Yıl, 28 Kasım 1919 Cuma sabahı, Maraş kalesinin burcunda bayrağının dalgalanması mutluluğu ile günü kucaklayan Maraşlılar, Türk bayrağının indirilmiş olduğunu görünce şaşkına döndüler. Maraş halkı işte o gün işgal altında olduğunu anladı.Yürekleri o gün daraldı, nefesleri kilitlendi.. Zira Maraş halkı kulağı ezanda, gözü kalede dalgalanan bayrakta idi..Ezanı okunuyor ve bayrak dalgalanıyorsa kendilerini güvende hissediyor, nefes alıyorlardı.
28 Kasım Cuma sabahı penceresinden kaledeki Türk bayrağının indirilmiş olduğunu gören Mehmet Ali (Kısakürek) hasta yatağından kalkarak, duyduğu üzüntünün sonucu vatani ve millî duygusuyla bir beyanname yazdı. Birkaç nüsha çoğaltılarak ayrı ayrı zarflara konulan ve üzerlerine “Âlem-i İslama Hitap” yazılı Beyannamede şu ifadeler yer almıştır:
Ey millet-i necibe-i Osmaniye! (Ey yüce Osmanlı milleti) Vaktine hazır ol. Bin üç yüz seneden beri Hazreti Allah’ı ve Peygamber-i Zişanını (en şanlı Peygamber) hizmetinle razı ettiğin bir din ölüyor. Yani ecdadının kanı pahasına fethettiği bir kalenin burcu barusundaki (bayrak direği) al sancağın bugün Fransızlar tarafından indirilip, yerine kendi bandıraları kondu. Şimdi acaba bunu yerine koyacak sende birkaç yüz İslam gayreti hiç mi yok? İğtişaş (coş-kunluk) arzu etmeyelim. Yalnız pür vekâr (ağırbaşlılıkla) ve azamet olarak, ol al sancağımızı geri yerine koyalım. Tekrar kemâl-i mehabetle yerlerimize avdet edelim. Korkma, korkma seni buradaki birkaç Fransız kuvveti kıramaz. Sen mütevekkilen Allah’a (Allah’a güvenerek) kendi mevcudiyetini gösterecek olursan değil birkaç Fransız kuvveti, hatta bütün Fransız milleti kıramaz. Buna emin ol!"
Avukat Mehmet Ali Kısakürek tarafından yedi adet yazılan bu beyanname Ulu Camii, Sarayaltı ve Çarşıbaşı gibi şehrin belirli yerlerine konmuştu. --Cuma namazı için abdest almaya gelenler bu beyannameyi okudular. Halk bu duygular içinde cuma namazını kılmak için camiye girdiler. Şerbetçioğlu Mehmet “sancağı çıkarın” diye bağırırken, Muhaciroğlu Murat “Allah’ını seven sancağın altına geçsin.” dedi. Ezan okundu, sünnetler kılındı ve hatip hutbeye başladı. Egemenliğin ve hürriyetin kıymetini çok iyi bilen Ulu Camii İmamı Rıdvan Hoca; “Hürriyeti elinden alınan bir milletin cuma namazı kılmasının caiz olmadığını söyledi.” Bunun üzerine cemaat minberdeki sancağı alarak dışarıya çıktı. Avluda beli bükülmüş bir ihtiyar, “haydin babam din kavgasıdır bu” diyerek halkı teşvik etti. Halkın Ulu Cami’den sancağı alarak kaleye doğru hareket etmesi bir anda şehrin her tarafına yayılmıştı. Halk sarp yoldan akın akın kaleye akıyordu. Kaleye doğru gittikçe artan kalabalığın tekbir sesleri gök kubbeyi kaplamıştı. Kalenin kapıları Fransız kuvvetleri tarafından kapatılmıştı. Bunun üzerine halk kale duvarlarına tırmanarak içeri girdi ve kapıları açtı. Fransız askerleri bu mahşeri kalabalık karşısında çarpışmayı göze alamayarak kalenin arka kapısından kaçtılar. Burçları ilk defa aşan onbaşı Osman Erşan, Türk bayrağını kale burcuna dikti. Kaleye Türk bayrağını çeken Maraş halkı, cuma namazını kıldıktan sonra hükümet konağına gitti. Mutasarrıf Ata Bey’e Fransızların bayrağa hiçbir şekilde müdahalesini kabul etmeyeceklerini bildirdiler.
29 Kasım 1919 Cumartesi günü halk dükkânlarını açmadı. Bu durumu öğrenen Fransız Komutan Andre tercümanı ile birlikte çarşıya çıktı. Nakip Camii’nin önüne geldiğinde Aşıklıoğlu Hüseyin ile karşılaştı. Ona kendisini tanıttıktan sonra bayrak hadisesini hatırlatarak, bir bez parçası için niçin bu kadar gürültü yapıldığını, Türk halkı üzerine top tüfek kullanabileceğini, Türklerin çoluk çocuklarına zarar gelebileceğini söyledi. Andre’nin bu sözleri üzerine Aşıklıoğlu Hüseyin; "bayrak için ölmenin her Türk’ün görevi olduğunu, onu görmeden yaşayamayacaklarını, ve Türk çoluk çocuklarına top tüfek kullanılması hâlinde, Türklerin evvela kendi çocuklarını kendilerinin öldürüp sonra da şehri ateşe vereceklerini "MARAŞ BİZE MEZAR OLMADAN DÜŞMANA GÜLZAR OLMAZ" diyerek tarihi sözünü söyledi..Bu sözler üzerine verecek bir cevap bulamayan Andre konuşmayı bırakıp oradan uzaklaştı.(K.Maraş ansiklopedisi)
Maraş’ta yaşanan bu “Bayrak Olayı” bir kez daha bizlere bayrağın, cumanın, caminin ve hürriyetin birbirleri ile bütünleştiğini göstermiş, bu değerlere olan ölümüne bağlılık sonucunda şehir halkı tek bir yürek olmuş, işte bu milli ve manevi idrak sonucu Maraş Fransız işgalinden kurtarılmıştır...
BU DİRENİŞ DESTÂNI İLE BİZLERE MUHTEŞEM BİR MİRAS BIRAKAN ECDADIMIZIN RUHLARI ŞAD OLSUN..