Yalı Mahallesi'nde bulunan tarihi fırın, 1810 yılında Rum bir aile tarafından bölgenin ilk yapısı olarak inşa edildi.
O dönemde "Fatma Hanım'ın Fırını" olarak bilinen yapı, şimdiki adını ise meydanda bulunan 5 çeşmeden aldı.
Binanın yapıldığı dönemde simit pişirilen fırının kapağının üst bölümündeki duvarına kazınarak yapılan, Yunan alfabesindeki delta ve gama harfleri ile haç işaretinden oluşan mühür ise hala duruyor.
Maltepe'de 2 asrı aşkın süredir hizmet veren fırın, Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı ordusunun ekmek ihtiyacını karşıladı.
Günde ortalama 1500'e yakın simit satılıyor
Fırın, odun ateşinde pişirilen sıcacık simitleriyle ünlense de çeşitli ürünleriyle de müşterilerin damaklarını çatlatıyor.
Taş fırın simidinin yanı sıra ekşi mayalı ekmek, çay kurabiyesi, sade, susamlı, kepekli ve anasonlu galeta ile tahinli pide de satılıyor.
Her gün sabahın erken saatlerinde başlayan üretim ve hizmet geç saatlere kadar sürüyor. Günde ortalama 1500'e yakın simidin satıldığı fırında her yarım saatte bir sıcak simit çıkıyor.
Özellikle hafta sonları İstanbul'un birçok ilçesinden ve şehir dışından kahvaltıya gelenler, önünde uzun kuyruk oluşturuyor. Kahvaltıda dileyenlere söğüş, peynir çeşitleri ve yumurta gibi kahvaltılıklar da ikram ediliyor.
"Maltepe'nin ilk binası olarak inşa edilmiş"
Fırının işletmeciliğini yapan Savaş Toraman, yapının taş fırın olarak yapıldıktan sonra su almaması ve rahat imalat yapılabilmesi için üstüne bir katın daha eklendiğini söyledi.
Toraman, geçen sürede tekrar su akması sebebiyle binanın çevresi demir yolu rayları da kullanılarak birbirine kilitlenen tuğlalarla kaplandığını aktardı.
Fırını 1975'ten sonra ailesinin çalıştırdığını, 2005 yılından itibaren de kendisinin işlettiğini belirten Toraman, şöyle devam etti:
"Birinci Dünya Savaşı'nda ekmek çıkarmış, ekmek yapıyormuş o zamana kadar. 1975'e kadar ekmek çıkıyormuş ama 1975'ten sonra İstanbul'da simit kültürü biraz daha çok olduğu için simide dönmüş. 1975'ten 2005'e kadar burasını galeta fırını diye biliyorlardı. Tabii ki simit çıkıyordu ama galeta daha çok çıktığı için, galeta fırını diye biliyorlardı. Ancak simit İstanbul kültüründe bir başkadır. O yüzden müşterilerimiz de ekonomik olması nedeniyle burayı tercih ediyor."
Simidin yanında galeta ve çay kurabiyesi de en çok tercih edilenlerden
Savaş Toraman, ürettikleri simitlerin taş fırında yapıldığı için diğerlerinden daha lezzetli olduğunu ifade etti.
Simit üretiminde herkesin aynı malzemeleri kullandığını anlatan Toraman, "Ama bu fırının o zamanki mimari çalışmasında dört dörtlük yapılması, yani simidi güzel pişirmesi ayrı lezzet katıyor. Aynı malzemeleri kullanıyorlar ama aynı lezzeti bulamıyorlar." ifadelerini kullandı.
Müşterilerin fırında yaptıkları ürünlerden en çok simit, ikinci sırada ise galetayı tercih ettiğini kaydeden Toraman, "Çay kurabiyesi, sade galeta, kepekli galeta, halka. Bursa'ya ait özel bir tahinli pide var, onu yapıyoruz. Çınarcık kurabiyemiz var." dedi.
Kapalı ve hijyenik şekilde kahvaltılık ürünler de sunduklarını, herkesin bütçesine göre kahvaltı yapabildiğini dile getiren Toraman, "Özellikle hafta sonu kentin birçok noktasından müşteriler geliyor. Yoğun tempoda çalışıyoruz. Hafta sonu 8'de başlayan kahvaltı servisi akşam saatlerine kadar sürüyor. Müşterilerimizden memnunuz, onlar da bizden memnun. Tarihi bir yerde, Maltepe'nin ve İstanbul'un en eski fırınlarından birinde hizmet veriyoruz." diye konuştu.
Toraman, simidin üretim sürecinin bilinenin aksine çok meşakkatli olduğunu ama tüm zorluklara rağmen müşterilerin isteklerine yetişmeye çalıştıklarını sözlerine ekledi.