6 Şubat Depremi ve Diyanet

Abone Ol

Asrın felaketinin hemen ardından Diyanet İşleri Başkanlığımız görevlendirmesiyle deprem bölgesinde bulunduğumuz süre zarfında hasbihal ettiğimiz ve irtibat/iletişim kurduğumuz vatandaşlarımızın, maruz kaldıkları onca acı ve hüzne rağmen, son derece mütevekkil bir duruşa sahip olduklarına şahitlik ettik.  Aynı zamanda vefakâr ve kadirşinas olduklarına da…

Sosyal Devlet, Mütevekkil ve Kadirşinas Millet

Nitekim Milletimizin, her zaman olduğu gibi bu felaket ortamında da; Devletimizin, tüm imkânlarını kullanarak kendi yanlarında olduğunun bilincinde olduğunu gördük. Buna mukabil Devletimizin de, tüm kurum ve kuruluşlarıyla, tüm ilgili ve yetkilileriyle ilk andan itibaren deprem bölgesinde bulunduğunu da yakından müşahede ettik. Zaten deprem ile büyük bir acı ve travma yaşamış, zorluk ve meşakkat içinde olan vatandaşlarımıza; dünya tarihinin en ağır, neticeleri itibarıyla da son derece olumsuz etkilerinin hissedildiği bir felaketin neden olduğu ortamda, sahip olduğu tüm olanakları Milletimiz için seferber ettiğine şahit olduk. Vatandaşlarımızın da tüm bu hizmetleri, büyük bir kadirşinaslık örneğiyle takdir ettiğini gözlemledik. Çeşitli mahfiller tarafından “Devlet görevini yapmıyor” anlamına gelebilecek algı operasyonlarının, tümüyle bühtandan ibaret olduğunu, mahallinde saptama imkânımız oldu. Akl-ı selim ve tabiatı salim Milletimiz fertlerinin, Devlet-Millet bütünlüğü ile yürütülen bu kolektif çalışma azmine ve dayanışma örneği gayretlere isnat edilen olumsuzluklara karşı, “Devletimiz zarar görmesin” düşüncesiyle son derece önemli bir direnç gösterdiklerini gördük, öğrendik. Dolayısıyla, böylesine acı ve meşakkatli bir ortamda bile Milletimizin, cihana nam salmış, dillere destan vakur duruşunu ve vefakârlığını bir kez daha, yerinde ve hayranlıkla izlemiş olduk.

Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkiye Diyanet Vakfı Çalışmaları

Hizmet sunan onca kurum ve kuruluş arasında dikkat çeken ve özel olarak zikredilmesi gereken kurumun -hiç şüphesiz- Diyanet İşleri Başkanlığı; sivil toplum kuruluşunun ise Türkiye Diyanet Vakfı olduğunu zikretmenin, hakkın teslim edilmesi adına son derece önemli olduğunu da bu noktada ifade edelim.  İlaveten; ayrıca ve özellikle bir başlık açılarak haklarının teslim edilmesi gereken Diyanet ve Vakıf çalışanlarını da unutmamak gerek. Evet; Başkanlığımız ile Türkiye Diyanet Vakfı mensubu personelimiz, herhangi bir ayrım yapmadan neye ihtiyaç duyuluyorsa ona cevap verebilmek, kendilerine tevdi edilen görevleri eksiksiz yerine getirebilmek için gece-gündüz demeden sahada iş başında oldu ilk günden itibaren. İki yıl geçmesine rağmen halen bu noktada ciddi çalışmalar yürütülmekte.  Bu bağlamda yürütülen faaliyetler ile sunulan hizmetlerin, sosyal/toplumsal anlamda çok önemli bir vazife icra ettiği hususu, inkâr edilemez bir hakikat olarak göze çarpmaktadır.

Moral Desteği/Manevi Destek

Deprem sonrası yerine getirilmesi gereken en önemli vazifelerden/sorumluluklardan biri de; yaşanan bu felaketten etkilenen vatandaşlarımıza -mümkün olduğu kadar- moral olmaya çalışmak, derinden etkilenen ruh dünyalarına belki bir nebze dinginlik hissi verebilmek, yaralanan iç dünyalarına manevi destek sağlamaya çalışmak olsa gerek. İşte bu kutlu ve önemli görevi; Müftü, Vaiz, Kur’an Kursu Öğreticisi, İmam-Hatip, Müezzin-Kayyım kadrolarında görev yapan, alanında uzman binlerce Diyanet İşleri Başkanlığı personeli, depremin hemen ardından sahada büyük bir özveriyle yürüttü, yürütmekte.

 Yürüttükleri bu görevle de; bölgede hemen her tarafın harap olduğu, kafanızı her çevirdiğinizde umutsuzluğun dipsiz kuyusuna düşme tehlikesinin bulunduğu bir atmosferde, bölge insanının geleceğe dair duygularının yitip gitmesine ve gözlerindeki umut ışıklarının sönmesine engel olabilecek nitelikte, fonksiyonel ve hayati bir vazife icra ettiler ve etmekteler.

Din Hizmetleri

Başkanlığımız, depremin hemen sonrasında bölgede oluşturulan çadır ve konteyner kentler ile prefabrik evlerin bulunduğu mahallerde, il ve ilçe müftülükleri aracığıyla konteyner ve prefabrik mescitler inşa etmek suretiyle vatandaşlarımızın ibadetlerini rahatça yerine getirebilmeleri için son derece hassas bir şekilde çalışmalar yürüttü.

Diğer taraftan Başkanlığımız; çadır ve konteyner kentlerde ikamet eden ailelerin çocuklarının içinde bulundukları olağanüstü ortamın olumsuz etkilerini asgariye indirmek, deprem öncesindeki rutinlerine bir an önce dönmelerine destek olmak ve ayrıca eğitim-öğretimden de mahrum kalmamalarını temin etmek amacıyla, prefabrik olarak inşa edilen 4-6 yaş Kur’an kurslarında çok önemli faaliyetler sürdürdü yine ilk haftalardan itibaren. Nitekim bu hizmetlerin depremin hemen sonrası günlere nispetle çok daha iyileştirilmiş olarak devam ettirildiğini görüyoruz iki yıl sonra bu günlerde. Aile ve Dini Rehberlik Büroları ile Diyanet Gençlik Merkezlerimizde görevli kadın Vaiz ve Kur’an Kursu Öğreticilerimiz ile Müftülerimiz de bu kurslara devam eden depremzede evlatlarımızı, belirli aralıklarla ziyaret ettiler, ediyorlar. Ziyaret esnasında çocuklarımıza dağıtılan kitap, defter, kalem, çanta, oyuncak ve diğer materyaller nedeniyle evlatlarımızın yüzlerinde oluşan tebessüme şahit olduk, depremin sonrasındaki günlerde. Böylelikle çocuklarımızın tebessümlerinin dünyalara değdiği hissiyatını da yerinde tanıklık ettik iki yıl önce bu günlerde.

Gıda Kolisi Dağıtımı, Üç Öğün Yemek İkramı ve Mobil İkram Araçları

Depremin ardından din hizmetleri ve manevi hizmetler bağlamındaki faaliyetler herhangi bir aksaklığa mahal verilmeden yürütülürken; diğer yandan da vatandaşlarımızın günlük gıda ve yemek ihtiyaçlarının karşılanması noktasında son derece planlı ve önemli hizmetler yürütüldü iki yıldan bu yana. İlk olarak; Türkiye Diyanet Vakfı tarafından farklı noktalarda kurulan prefabrik ve konteyner mutfaklar aracılığıyla günde üç öğün yemek ikram edildi depremden sonra aylar boyunca.

Diğer taraftan, kahvaltılıktan diğer temel gıda ürünlerine,  temizlik ve hijyen setinden iç ve dış giyime kadar, ihtiyaç duyulan çeşitli ürünlerden/malzemelerden oluşan “İhtiyaç Kolisi”, hem ilçe merkezinde hem de köylerde ikamet eden günlük ortalama 200 aileye (yaklaşık bin kişi) ulaştırıldı. Ayrıca; ısıtıcı, battaniye, yatak vb. diğer ihtiyaç malzemeleri de talep eden vatandaşlarımıza teslim edildi o en zor günlerde.

Öte yandan; çeşitli noktalarda kurulan “Türkiye Diyanet Vakfı Mobil İkram Aracı” ile gün boyu, çay ve bisküvi ikramında bulunuldu.

İşte bütün bu faaliyetler ve hizmetler, Diyanet İşleri Başkanlığı ile Türkiye Diyanet Vakfının planlama ve girişimi, personel ve mensuplarının da sahada aktif rol alarak çalışmasıyla yerine getirildi ilk günden itibaren.

Bütün bu hizmetler ve daha nice faaliyetler ile ilk andan itibaren; deprem bölgesinin en ücra köşelerinde bile canhıraş gayret gösteren ve adeta seferberlik ruhuyla vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılamak için mücadele eden Diyanet İşleri Başkanlığı personeli ve Türkiye Diyanet Vakfı çalışanlarını, Rabbim iki cihanda aziz kılsın!

Devletimize ve Milletimize zeval vermesin!

Amin!