DÜNYA

Afrika'da iklim değişikliğinin olumsuz etkileri diğer ülkelere oranla daha çok hissediliyor

Yıkıcı etkileri giderek artan iklim değişikliğinin geçim kaynakları üzerindeki etkileri bölgeler arasında büyük farklılıklar gösteriyor.

Abone Ol

Afrika ülkelerinin de aralarında bulunduğu iklim değişikliğine karşı en savunmasız bölgelerde bu etkiler çoğu zaman günlük yaşamı oldukça olumsuz etkiliyor.

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli'nin (IPCC) raporuna göre, Afrika kıtasındaki ülkeler sera gazı emisyonlarına en az katkıda bulunmasına rağmen, insan kaynaklı iklim değişikliğinin zararlarının en çok etki ettiği ülkeler sıralamasında ilk sırada yer alıyor.

Zararlı etkilerin diğer bölgelere göre daha yüksek olmasında, yağmura bağlı tarıma yüksek bağımlılık, finansal kaynaklara adaletsiz erişim ve zayıf uyum kapasitesi gibi çeşitli faktörler rol oynuyor.

ND-GAIN iklim kırılganlığı ve direnci endeksleri, iklim değişikliğine karşı en kırılgan ve en az dirençli 10 ülkeden 9'unun Afrika'da yer aldığını gösteriyor.

Bu ülkeler arasında Çad, Orta Afrika Cumhuriyeti, Gine-Bissau, Eritre, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Sudan, Nijer, Zimbabve ve Liberya yer alıyor.

Yükselen su seviyeleri Afrika kıyılarını tehdit ediyor

İklim değişikliği, okyanuslarda su seviyesinin yükselmesi Afrika'nın kıyı metropollerinin arazi alanlarının daralması, kıyı taşkınları, daha güçlü fırtına dalgalanmaları gibi etkilerle tehdit ediyor.

Afrika kıyı şeridi kırk yıldır deniz seviyelerinde istikrarlı bir yükselme yaşıyor. Mevcut hızın devam etmesi durumunda uzmanlar deniz seviyesinin 2030'a kadar 0,3 metre yükseleceğini ve 117 milyon Afrikalıyı etkileyeceğini öngörüyor.

Afrika'nın ithalat ve ihracat ticaretinin tahmini yüzde 90'ının gerçekleştiği kıyı limanlarının bu tehdit karşısında ayakta kalamaması dünyadaki en yüksek nüfus artışı ve kentleşme oranlarının yaşanması beklenen Afrika'nın kıyı bölgelerinde endişeye yol açıyor.

Yükselen deniz seviyeleri, halihazırda hızlı nüfus artışı ve arazi baskısı yaşayan kıtada küresel ısınmanın son derece somut ve yıkıcı bir etkisini gözler önüne seriyor.

Aynı zamanda yer altı sularının yükselmesi ve kentsel alanları sulak alanlara dönüştürmesi tehdidiyle karşı karşıya olan kıyı kentlerinde halk sağlığına yönelik endişeler de artıyor.

Yükselen deniz seviyeleri bir yandan da büyük sellerin ve erozyonların yaşanmasına neden oluyor.

Dünya Bankası, yılda ortalama iki metre erozyona maruz kalan Benin, Fildişi Sahili, Senegal ve Togo'daki kıyı şeridinin yaklaşık yüzde 56'sında erozyon, sel ve kirliliğinin yılda 3,8 milyar dolar zarara yol açtığı tahmin ediliyor.

En fazla risk altında olan şehirler

Nil Deltası'nda bulunan İskenderiye 30 yıl içinde sular altında kalma riski yaşayan yoğun nüfuslu kıyı şehirleri arasında bulunuyor.

İskenderiye, Rosetta ve Port Said şehirleri için yapılan bir hassasiyet değerlendirmesi, deniz seviyesinin 0,5 metre yükselmesi halinde 2050'ye kadar 2 milyondan fazla insanın evlerini terk edebileceğini, 214 bin kişinin işini kaybedebileceğini ve 35 milyar doların üzerinde maddi kayıp yaşanabileceğini ortaya koyuyor.

Deniz seviyesinin 1 metreye yükselmesi halinde, sadece İskenderiye'nin 50 milyar dolar zarar görmesi bekleniyor.

Nijerya'nın 20 milyondan fazla insana ev sahipliği yapan kıyı şehri Lagos'ta sadece akarsu ve su taşkınlarının toplam maliyetinin yıllık 4 milyar dolar olduğu belirtiliyor.

Bazı tahminlere göre, küresel ısınmanın 3 derece artması durumunda, Lagos'taki nüfusunun üçte birinin deniz seviyesi nedeniyle yer değiştirmesi öngörülüyor.

Dünya Bankasına göre Senegal'in Dakar bölgesinde 39 milyar dolar değerinde ekonomik varlık sele karşı savunmasız durumda bulunuyor.

Birçok bölge sakininin yerinden edildiği Senegal'in St. Louis kenti ise yükselen denizin altında yok oluyor.

Mozambik'in kıyı şehirleri de ısınan deniz yüzeyi sıcaklıkları nedeniyle genişleyen ve yoğunlaşan bir siklon yolu üzerinde yer alıyor.