Allah, insan aklını yaratırken aklını çalıştıracak, yönetecek, doğru kullanmasını sağlayacak bir de rehber göndermiştir. Kur’an-ı Kerim’de 46 yerde “Akıl” sözcüğü geçmekte ve hepsi üstüne basa basa aklın kullanılmasının önemine vurgu yapmaktadır.
“Düşünesiniz diye…
Aklınızı kullanmıyor musunuz?
Aklını çalıştıran bir toplum için…
Ya atalarının aklı almıyorsa…
Akılları almıyor.
Aklınız alsın diye Allah size böylece ayetleri açıklar.
Aklınız çalışmıyor mu?
Eğer aklınızı çalıştırsanız…
Onlar akıllarını çalıştırmayan bir toplumdur.
Onların çoğunun kafaları çalışmaz.
Hala aklınız ermiyor mu?
Allah katında en kötüler aklını çalıştırmayanlardır.
Aklını kullananlar için pek çok delil vardır.
Akıllarını çalıştıracaklarını mı sanıyorsun?
Aklını kullananlar için ders vardır.”
Diğer yandan Kur’an “Oku” emriyle başlamış, “Bilenle bilmeyen eşit olamaz” buyurarak bilginin önemine dikkat çekmiştir. Hz Peygamber de “Öğreten, öğrenen, dinleyen ya da ilmi seven/destekleyen ol, beşincisi (cahil) olma, helâk olursun!” diyerek Müslümanlar için bilgiye dayalı bir hayat anlayışını tavsiye etmiş ve kendisinin de “Muallim/öğretmen” olarak gönderildiğini buyurmuştur. (Mukaddime)
Akıl, insanın kendisidir. Akılsız olmanın ne demek olduğunu anlamak için akıl hastası olan bir insanın durumunu düşünmek yeterlidir. Dinin gönderiliş gayelerinden biri de aklı korumaktır. Aklı durduran ve zarar veren madde ve içkiler bu yüzden yasaklanmıştır.
Ulaşım ve iletişim başta olmak üzere insanlığın sahip olduğu ve hayatı kolaylaştıran bütün teknolojik imkanlarda aklın ürünüdür ve çalışan aklın neler üretebileceğini bizlere yakinen göstermektedir. Dolayısıyla aklın varlığı kadar onun kullanılması da önemlidir. Zira yukarıda okuduğumuz ayette de işaret edildiği üzere Allah, aklı kullanmayanları insanların en kötüsü olarak tanımlamıştır.
Benzin gitmediğinde arabanın motoru çalışmaz ve araba hareket edemez. İnsanın aklını besleyen ve onu çalıştıran faktörler arasında bilginin yeri de büyüktür. Bilgi, aklı düşünmeye, araştırmaya ve üretmeye sevk eder.
Her türlü bilgi değerlidir. Fizik, kimya, matematik vb. bütün bilim dalları öğrenilmelidir. Hatta bu bilim dallarını bulanların genelde Müslüman bilim adamları olduğunu da biliyoruz. Ancak saymış olduğumuz bu bilim dalları, hakikatin ve doğrunun bulunması yönünde ve iyi insan yapma, insanın değerini anlama ve kavrama noktasında tek başına yeterli olmuyor. Günümüz dünyasında devletleri yönetenlerin hepsinin en az üniversite mezunu olduğunu, bir çoğunun bilim adamı ünvanı taşıdığını, ancak büyük bir kısmının, hatta maddi olarak en gelişmiş ve modern kabul edilmiş devlet yöneticilerinin dünyayı nasıl kana buladıklarını, masum çocukların kanlarını nasıl hunharca akıttıklarını, her gün binlerce insan açlıktan ölürken vicdanlarının hiç sızlamadığını hep birlikte seyrediyoruz. Demek ki, vahye dayalı ilim devre dışı bırakılıp diğer bilgilerle donatılmış olmak iyi ve vicdanlı insan yapmaya tek başına yetmiyor.
İstanbul/Güngören Belediyesinde çalışan temizlik işçisinin, beş yüz bin Türk Lirasını bulduğunda sergilediği davranışı ekranlardan izledik. “Bu parayı yemek haramdır” diyerek sahibini aramaya sevk eden faktör üzerinde kafa yormak gerekir. Yarım milyon para, o temizlik işçisinin gözünü karartamamıştır. Paranın sahibinin menfaatini, kendi menfaatine tercih etmiştir. Ömrü boyunca çalışarak biriktiremeyeceği o paranın cazibesine kendisini kaptırmamıştır. Geçici olan konforu değil de, devamlı ve kalıcı olan ölüm sonrası konforu tercih etmiştir. Çünkü bu davranışa sevk eden inancı ve bilgiyi aklına yükleyen Allah’ın kitabı Kur’an’dır.
Dolayısıyla “Oku!” emriyle başlayan o Kitap okunmadan, anlaşılmadan, yaşanmadan, hakikati kavrama ve anlama noktasında akıl yetersizdir.
Müslümanlık akıl işidir. Akıl ne kadar aktifse insanlık ve Müslümanlık da o oranda kalitelidir. Hiroşima’ya atom bombası atılması emrini veren, o bombayı insanların üzerine atıp yüzbinlerce insanın ve canlının soyunu kurutanlar görünürde akıllıdır ama akl-i selim değildir.
Kur’an, aklın anahtarıdır. İyi insan, merhametli insan olma yolunda akl-i selim düşünmeyi kazandırır. Bu sebepledir ki, kendisini yaratan ustasını tanıyamamış, insanoğlu olmanın ötesine geçememiş ve insanlıktan nasipsizlerin bilgi seviyesi ne kadar üstün olursa olsun, Kuran-ı Kerim’e göre onlar Allah nazarında akılsızdır.