Diyanet İşleri Başkanlığınca başlatılan "Değerleriyle Güçlü Ailem" projesi kapsamında Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Prof. Dr. Fuat Sezgin Konferans Salonu'nda "Ailede Çözüm Becerileri" konulu konferans düzenlendi.
Kur'an'ı Kerim tilaveti ile başlayan programda selamlama konuşmasını yapan Bandırma İlçe Müftüsü Dr. Abdulhamid Pehlivan, "Çocuk, duygu ve düşüncelerini ifade edebilmesi için uygun bir zemin bulduğunda, özgüveni yüksek, girişken ve insan ilişkilerinde başarılı bir birey olarak yetişir. Ancak şunu unutmamak gerekir ki, çocuklar donmamış hamur gibidir; üzerine ne düşerse iz bırakır. Bu nedenle, çocuklar söylediklerimizden daha çok, bıraktığımız izleri takip ederler. Ebeveynler, çocuklarını büyütürken sadece onların psikososyal gelişimlerine katkı sağlamakla kalmamalı, aynı zamanda doğa ve sosyal çevreyle ilgili temel değerleri de öğretmelidir. Bu süreçte, aile içindeki sağlıklı iletişim en önemli yapı taşlarından biridir." dedi.
Programda konuşan Balıkesir İl Müftüsü Hasan Hayri Yaşar, ailenin öneminden bahsederek, özellikle günümüzde ailenin taşıdığı anlam ve önemin daha da arttığını vurguladı.
Müftü Yaşar, "Ülkemize ve milletimize geri dönüp baktığımda, Rabbime her zaman hamd ediyor ve şükrediyorum. İyi ki sağlam bir aile yapımız var. Tarihe göz attığımızda, millet olarak pek çok zorlu badireden geçtiğimizi görüyoruz. Ancak, Allah'ın izni ve keremiyle, güçlü aile yapımız sayesinde bu zorlukların üstesinden başarıyla geldik. Aile, toplumun temel yapı taşıdır. Bir binanın temeli ne kadar sağlam olursa, o bina da o kadar güçlü olur. Aynı şekilde, bir milletin aile yapısı ne kadar kuvvetli olursa, o milletin geleceği de o kadar parlak olur. Ancak üzülerek ifade etmek gerekir ki, son 30-35 yıl içinde aile yapımız ciddi tehlikelerle karşı karşıya kaldı. Ailelerimizin uçurumun kenarına sürüklendiğini görmekteyiz. Bu nedenle, devletimiz ve Diyanet İşleri Başkanlığımız, aileyi güçlendirmek adına pek çok çalışma ve program düzenlemektedir. Ailelerin önemini anlatmak, toplumun bu konuda farkındalığını artırmak için var gücümüzle gayret gösteriyoruz. İnşallah bu tür etkinlikleri artırarak, diğer ilçelerimizde de düzenlemeyi hedefliyoruz. Aile yapımız ne kadar sağlam olursa, toplumumuz da o kadar güçlü olacaktır. Ancak bu gücü elde edebilmek için emek ve çaba göstermemiz gerekiyor. Çocuklarımızı eğitirken şu gerçeği unutmamalıyız: Onları gereğinden fazla terbiye etmeye çalışmak yerine, kendimizi onlara örnek alacak şekilde eğitmeliyiz. Çünkü çocuklar, söylediklerimizi değil, yaptıklarımızı taklit ederler. Bu nedenle, bizim hal ve davranışlarımız onların gelişimi için en büyük rehber olacaktır." ifadelerini kaydetti.
"Günümüzde aile kurma ve çocuk sahibi olma oranlarının düşüşe geçtiğini üzülerek görmekteyiz. Cumhurbaşkanımızın da belirttiği gibi, bir toplumun kendini yenileyebilmesi ve sürdürülebilirliği için doğurganlık oranının en az 2.1 olması gerektiği aşikardır. Ancak Türkiye'de bu oran maalesef 2'nin altına düşmüş durumda. Bu durum, toplumumuzun ilerleyen yıllarda batıda olduğu gibi yaşlanan bir toplum haline geleceğini gösteriyor. Bu nedenle aile meselesini daha sık gündeme getirmek, bu konuda bilgi ve bilinç kazandırmak son derece önemlidir. Aile kavramını doğru anlamak adına, Kur'an-ı Kerim'e baktığımızda, Allah'ın insanları kadın ve erkek olarak yarattığını, bu iki farklı cinsin sevgi, merhamet ve huzur bağlarıyla bir araya geldiğini görmekteyiz. Kur'an-ı Kerim, bu bağı 'sevgi ve şefkat' temellerine oturtmaktadır. Aile, insanın ruh dünyasını şekillendiren, sevgi ve huzur ortamını sağlayan bir yapıdır. Ailenin psikolojik işlevleri, biyolojik ve ekonomik işlevlerinden çok daha önemlidir. Çünkü insan kişiliğinin temel taşları aile içinde atılır. Bugün kim olduğumuzu, inançlarımızı, değerlerimizi, hayata bakış açımızı ve sorunlarla başa çıkma yetilerimizi ailemizden öğreniyoruz. Bu nedenle aile, bireyin olduğu kadar toplumun da temel taşıdır. Aile olmadan toplumun varlığını sürdürebilmesi mümkün değildir. Ne yazık ki günümüzde tek kişilik aile kavramı giderek yaygınlaşıyor ve bu, toplumun çözülmeye başladığının önemli bir işaretidir. Tıpkı bir bedenin hücreleri ölünce yaşamasının mümkün olmadığı gibi, aile kurumunun çözülmesi de toplumu ayakta tutamaz hale getirir. Aile, toplumun moral bağını kuran, köprü işlevi gören kutsal bir yapıdır. Bu nedenle hepimizin ailemizi ve toplumu korumak adına elimizden geleni yapması gerekiyor."
Program, konuşmaların ardından hatıra fotoğrafı çekimi ile sona erdi.