Bayram

Abone Ol

Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

“Bu günümüzde yapacağımız ilk şey namaz kılmaktır” ( Buhârî, ʿÎdeyn, 3 )

Biz Müslümanların iki bayramı vardır:  ramazan ve kurban. Arapça’da îdü’l-fıtr (ramazan bayramı) ve îdü’l-adhâ (kurban bayramı) şeklinde adlandırılan her iki bayram da, hicretin 2. yılından itibaren kutlanmaya başlanmıştır. ( “Bayram”,İbrahim Bayraktar, DİA ) Bayramlar hane halkı, akrabalar, komşular ve dostlarla birlikte kutlanır. Bayramlar, özellikle hayatın hızlı aktığı ve her birimizin meşguliyetinin çoğaldığı bu dünyada adeta zamanı durduran ve etrafa bakmamıza yardım eden özel günlerdir. Bizi bir araya getirir. Bizi tarihe götürür. Neşe ve sürur günleridir. Bayram gibi bize ait olan değerlerimizin içini boşaltmamak gerekir. Aile olmak, dost olmak ve toplum olmak gibi değerleri bir kez daha bize hatırlatır. Sadece bunlar mı? Elbette ki hayır. Bayramların bize hatırlattığı bazı hususlar şunlardır;

Bayramlar İnançtır:

Bayramları bize öğreten Hz. Peygamberdir. Fıtır ve Udhuyye bayramı Medine günlerinde teşri’ edilmiştir. Ve bayram günleri kılınan bayram namazı ile başlar. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Bu günümüzde yapacağımız ilk şey namaz kılmaktır” (Buhârî, ʿÎdeyn, 3; Müslim, Eḍâḥî, 7 ). Namaz, kulluğun en önemli nişanelerinden birisidir. Bu itibarla müminler bayram gününe bayram namazı ile başlarlar. Bayramlarda nasıl davranılması gerektiği, özellikle kurban bayramında kurban ibadetinin yerine getirilmesinde dikkat edilmesi gereken hususları Peygamber Efendimiz öğretmiştir. Öyle ki her bir madde de esasında hayata yön veren incelikler vardır. Şunu ifade edebiliriz ki kurban ibadetinin de bir ahlakı veya öğrettiği ahlaki değerleri vardır.

Bayramlar Tarihtir:

Bayramlar asırlar boyunca devam eden  bir güzelliktir. Kurban bayramı ile hac günleri aynı zaman dilimindedir.  Hem kurbanda hem de hacda Hz. İbrahim (s.a) ailesini anmak vardır. Bu anmaktan da maksadımız İbrahim hanesi ve Efendimizin öğrettikleri değerleri günümüze taşımak olmalıdır. Ve biz Müslümanlar için İbrahim ailesinin şirk karşısında verdikleri tevhit mücadelesi önemli kilometre taşlarından birisidir.

Bayram tatil değildir:

Bayramlar ailelerin buluştuğu, akrabaların görüştüğü, komşu ve dostların bir araya geldiği özel günlerdir. Maalesef son zamanlarda bayramları tatil gibi değerlendirme algısı oluşmaya başladı. Bu konuda çok dikkatli olmak gerekir. Özellikle ulu çınarlar anne-baba hayatta ise bayram günleri imkân dâhilinde onların gölgesinde olmaya çalışalım.  En azından ilk gün yanlarında olalım. Çocuklarımızın büyük aile, akrabalar ve dostlarla tanışacağı en kolay ve en güzel günler bayram günleridir.

Köklerimizle Buluşmaktır:

Biz bayramlaşmaya ölmüşleri ile başlayan bir kültürün çocuklarıyız. Ülkemizin hemen her ilinde ve yerleşim yerinde arefe günü veya bayram günü mezarlık ziyareti adeti vardır. Yani biz büyüklerimiz vefat etmiş olsalar bile unutmayız, unutamayız. Önden gidenleri rahmetle, hayır ve dua ile anarız. Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:  “Bunların ardından gelenler de “Ey rabbimiz” derler, “Bizi ve bizden önceki iman etmiş kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde iman edenlere karşı kötü bir düşünce ve duyguya yer bırakma. Rabbimiz! Kuşkusuz sen çok şefkatlisin, çok merhametlisin.” (Haşr,59/10). Bayramlar aidiyet duygularımızı güçlendirmektedir.

Ötekini hatırlamaktır:

Bayramlar sadece aile efradı değil, özellikle ihtiyaç sahiplerinin her zamankinden farklı ve ayrı bir ihtimamla hatırlandığı özel günlerdir. Kesilen kurbanların üçlü taksiminin sünnette öğretilmesi bu açıdan manidardır. Bir kimse dilerse hepsini kendisi için saklayabilir. Ama kurban ibadetinin ruhuna uymayacağı aşikârdır. Bazı köylerde gördüğümüz güzel adetlerden birisi de şudur: yaşı gereği evinden çıkamayan veya hastalığı sebebiyle evinde olanlar ayrı ve özel olarak evlerinde ziyaret edilir. Bu ve benzeri güzel davranışlar olunca bayram ayrı bir mana ve güzellik kazanır. Şehitlerimizin yakınları ile gazilerimiz ise bu toplumun emanetleridir. Sadece devlet yetkililerinin değil, her birimiz bu konuda duyarlı olmaya devam etmeliyiz. 

Büyükleri ve küçükleri sevindirmek:

 Bayramlarda büyüklerin gönlünü almak ve küçükleri sevindirmek en önemli görevlerimizdendir. Öncelikle büyükler asla ihmal edilemez. Hatta aramızdaki dünyalık bir takım hususlar olsa bile anne,. Baba ve diğer büyüklerimiz ihmal  edilmemeli. Sıla-ı rahim kur’an ve sünnetin öğrettiği temel görevlerimizdendir.

Küçükler konusunda uzmanların bir tespiti var. Şöyle ki: bir çocuğun zihin dünyasında dini değerlere ait ilk hatıraları ve tanışıklığı bayramlar ile başlar. Bu sebeple özellikle yetimlerin dünyasına dokunmak, bayram günlerinde yalnız olmadıklarını hatırlatacak davranışlar bayramın ruhu açısından önemlidir.

Affedici olmak ve Kardeşlik;

Bayramlarda ihtilaflar konuşulmaz. “Bugün bayram tatlı yiyelim tatlı konuşalım” sözü çok manidardır. Toplum olarak birliğimizi temin eden en önemli günlerden birisi elbette ki bayramlardır. Ve bayram gününde el uzatan biz olalım. Uzatılan eli geri çevirmeyelim. Salgın sebebiyle elbette bu bayramda da tedbirlere uyacağız. Ama normal zamanlar için ifade etmek gerekirse üzerine düşen görevi yapan biz olalım. Nefislerimiz bizi zorlayabilir. Unutmayalım ki eğer biz affedici olursak, Rabbimiz de bizi affedecek. Hangimizin kusur veya eksiği yok ki? Ayrıca biz, bize nasıl davranılmasını istersek başkasına da öyle davranmalıyız. Bu  Efendimizin bize öğrettiği ahlaki bir değer değil mi?

Tesanüttür :

Bayramlarda hatırlamak vardır. Bu hatırlama yanı başımızda bir kardeşimizin olduğunu bilmektir. Bu güven duygusu toplumsal dayanışma açısından çok önemlidir. Bu açıdan bayramlar tek başımıza kutlanmaz. Ve Hz. Peygamberin bayram namazlarını hanımların ve çocuklarında katılmasına imkan vermek için açık alanda kıldırması ve sonrasında halifelerin bu uygulamayı devam ettirmeleri çok dikkat çekicidir. Bütün bunlar toplumun dayanışması ve tesanüdü açısından bulunmaz bir imkandır.

Birliktir:

Gönüller birdir. Bayram namazında müminler buluşur, namaz kılınır ve sonrasında bayram hutbesini dinlerler. Bu manzara yeryüzünde müminlerin aynı anda bayram kutladıklarını hatırlatır. Hangi coğrafyada olursa olsun bu davranış birliği vahdete götürür. Bu konuyu Yahya Kemal ne güzel tasvir eder: 

Dili bir, gönlü bir, îmânî bir insan yığını
Görüyor varlığının bir yere toplandığını;
Büyük Allah`ı anarken bir ağızdan herkes
Nice bin dalgalı Tekbîr oluyor tek bir ses;
Yükselen bir nakaratın büyüyen velvelesi,
Nice tuğlarla karışmış nice bin at yelesi!

Hatırlamak ve hatırlanmak

Kurban bayramı özelinde ötekini hatırlamak çok önemlidir. Kurban aynı zamanda paylaşma davranışını da bize öğrettiği için toplumda fakir ve ihtiyaç sahipleri asla unutulamaz. Hediye edilen açısından hatırlanmak veren açısından ise hatırlamak vardır. Esasında her ikisi de mutludur. Veren, Allah için verir ve verdiğinden dolayı nefsini öne çıkarmaz. Çünkü kurban kesme esnasında imkan varsa peygamber Efendimizden öğrendiği üzere şu ayeti okur: “De ki: “Benim namazım, (her türlü) ibadetim, hayatım ve ölümüm, hepsi âlemlerin rabbi olan Allah içindir.“ ( En’am, 6/ 162). Yani kestiği kurbanlıkla şunu ilan ediyor: ben malımı Allah yolunda harcamaya hazırım. Hatırlanan açısından ise, din kardeşim beni unutmadı diye düşünür.

Hediyeleşme

Bayramın en güzel yönlerinden birisi de hediyeleşmektir. Bu hususta da gösteriş ve israftan sakınmalıyız. Ama özellikle küçüklerin, yetimlerin ve ihtiyaç sahiplerinin gönlünü almak bayramımıza ayrı bir güzellik katacaktır.

Sonuç:

Zaman geçtikçe bir takım örf ve adetlerde değişiklikler oluyor. Bu hayatın bir parçasıdır. Ancak kaynağını dinden alan davranışlar ve özellikle bayramlara ait değerlerimizi özünü kaybetmeden sürdürmeye çalışmalıyız. Mesela, evlerin temizlenmesi, yeni elbiselerin hazırlanması ve hanımların mutfaktaki uğraşıları bayrama hazırlık açısından önemlidir.

Ülkemizin birçok yerinde tarihten gelen bayram adetleri vardır. Bazı yörelerde bayram namazı kılındıktan sonra özellikle ramazan bayramı sonrasında cami bahçesinde büyük sofralar kurulur. Komşular evlerinden hazırladıkları yiyecekleri getirir. Ve bütün komşular birbirine ikramda bulunur. Bazı köylerde sabahtan bir mahallede öğleden sonra veya ertesi gün diğer mahallede bayramlaşma programı yapılır. Hanımlar bayrama özgü yemekler hazırlarlar. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. İsraf ve gösterişe girmeden bu güzelliklerin devamında fayda olduğunu düşünüyorum.

Ve bu yıl da kurban keserken ve bayramlaşma esnasında salgın sebebiyle alınması gereken tedbirler konusunda dikkatli olalım. Bu duygu ve düşüncelerle kurban bayramınızı tebrik ederim.