Oruç, insanoğlunun ayartıcı güçler tarafından teslim alınması ve dünya hırsına yenilmesi neticesinde dağılan bünyenin ilâhi vahiy tarafından yeniden toparlanıp kontrol altına alınmasıdır.
Ömür hızla ilerlerken bir Ramazan tüneline alınan insanoğlu bir aylık zaman zarfında farklı istasyonlarda yıkama, temizlenme ve arınma ile fıtrat ayarlarına yeniden döndürülür.
Şimdi farkında değil belki insan ama kabirde yatan bir çok insan imanının sağlamlığını ve inancındaki istikameti Ramazanın muhafaza ettiğini söyleyecektir.
Oruç tutanların bu arınma düzeneğinden istifade ettiği bu sürecin biraz ağır, biraz zorlu ve mücadele ile geçmesi neticesinde kazanılan zaferin bayramı armağan edilir kendisine...
İşte bayram bir hakediş, kazanılan şanlı mücadeledeki emeğin ve alın terinin neticesidir.
Yanıp tutuşmayınca olgunlaşılmıyor.
Bir gün çoban şehre inmiş ve bir ayakkabıcı dükkanın önünde yeni ayakkabılara bakarken çobanın ayağındaki çarık yeni kunduralara seslenmiş; Yahu seninle ikimiz aynı gönden (deriden) yapıldık. Ben kimi zaman hayvan peşinde kimi zaman ahırda perişan haldeyim sen ise kunduracının vitrininde pırıl pırıl kalıyorsun bu Allah'tan reva mıdır deyince süslü ve parlayan kundura çarığa şöyle seslenir:
Ey dostum benim beni bu hale sokmak için ne büyük azap ettiler. Yaktılar ateşte bana şekil vermek için, sıktılar mengenede, işkencede bıraktılar günlerce... bağırmak isteyince çekiçle ağzıma vurdular. Desen vereceğiz diye yüzümü çizdiler. Sonra bu sekilde değerli hale getirdiler. diyerek geldiği olgunlaşmış halin serüvenini anlatır.
Ramazan ismi de aşırı sıcaklar yüzünden taşların ve kayaların yakıp kavrulma haline denilir.
Elbette Ramazan'la nefse zor gelse de gaflet halindeki davranislarimizdan vazgeçip tuttuğumuz orucumuza halel gelecek diye hassasiyet gösterdik, haramlardan uzak durduk. Nefsin istek ve arzularına gem vurduk. Dayandık dünyanın çekiciliğe karşı, sabrettik açlık ve susuzluğa... nefisle büyük meydan muharebesi yaptık ama yorulsak da, nefse ağır gelse de hamdolsun ayakkabıcının elinde bir kunduranın şekil aldığı gibi yandık, piştik ve şekil aldık, sırat-ı müstakim yolcularından olmayı başardık.
Şimdi ilahi lütuf olarak Ramazan'ın bayramını kutlama zamanı...
Bayram eğlenme, terkedip, uzaklaşma değil, bu nimeti verene hamd etme, şükretme günleri ve müminlerle kardeş olma zamanıdır.
Rabbim yaşadığımız bu güzellikleri üzerimizde ahlâk ve davranış olarak devam ettirebilmeyi nasip eylesin. Allah azze ve celle bizleri bu ayda kazandıklarını Ramazandan sonra da devam ettirenlerden eylesin.
Bayramınız mübarek olsun.