Mescid, sözlükte, “secde edilen yer” demektir. Çoğulu “mesâcid”dir.
Terim olarak Mescid, içinde Allah’a ibadet edilen kutsal mekândır. Mescitlerin büyüğüne cami denir.
İslam’da cami ve Mescidin önemli bir yeri vardır. Allah’ın evi kabul edilen camiler, İslam’ın alameti sayılmıştır. Bir yerde bulunan cami, o yer halkının Müslüman olduğunu gösterir.
Peygamberimiz, yeryüzünde Allah’a en sevimli yerlerin camiler olduğunu bildirmiştir.147
Bunun içindir ki O, Mekke’den Medine’ye hicret ettiğinde daha Medine’ye ulaşmadan Medine yakınında Kuba Mescidini, Medine’ye geldiklerinde de Mescid-i Nebi’yi inşa etmiştir.
Peygamberimizin bu hareketini örnek alan Müslümanlar, özellikle Müslüman Türkler, gittikleri her yerde cami yapmışlar, kendi evlerinden daha çok ibadet edecekleri camilere önem vermişlerdir.
Cami yapmak, imanın ve dindarlığın göstergesidir. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmuştur:
اِنَّمَا يَعْمُرُ مَسَاجِدَ اللّٰهِ مَنْ اٰمَنَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ وَاَقَامَ الصَّلٰوةَ وَاٰتَى الزَّكٰوةَ وَلَمْ يَخْشَ اِلَّا اللّٰهَ فَعَسٰىٓ اُو۬لٰٓئِكَ اَنْ يَكُونُوا مِنَ الْمُهْتَدٖينَ
“Allah’ın mescidlerini, yalnız Allah’a ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve sadece Allah’tan korkan kimseler onarırlar. İşte doğru yola ermişlerden olmaları umulanlar bunlardır.”148
Peygamberimiz, cami yaptırmanın fazileti hakkında şu müjdeyi veriyor:
مَنْ بَنَى مَسْجِدًا يَبْتَغِي بِهِ وَجْهَ اللَّهِ بَنَى اللَّهُ لَهُ مِثْلَهُ فِي الْجَنَّةِ
“Kim Allah rızası için mescit yaparsa, Allah, benzerini onun için cennet’te inşa eder.”149 Müslim’in diğer bir rivayeti, “Allah cennette ona bir köşk yapar.” şeklindedir.
Diğer bir hadis-i şerifte de şöyle buyuruyor:
إِنَّ مِمَّا يَلْحَقُ الْمُؤْمِنَ مِنْ عَمَلِهِ وَحَسَنَاتِهِ بَعْدَ مَوْتِهِ عِلْمًا عَلَّمَهُ وَنَشَرَهُ وَوَلَدًا صَالِحًا تَرَكَهُ وَمُصْحَفًا وَرَّثَهُ أَوْ مَسْجِدًا بَنَاهُ أَوْ بَيْتًا لاِبْنِ السَّبِيلِ بَنَاهُ أَوْ نَهْرًا أَجْرَاهُ أَوْ صَدَقَةً أَخْرَجَهَا مِنْ مَالِهِ فِي صِحَّتِهِ وَحَيَاتِهِ يَلْحَقُهُ مِنْ بَعْدِ مَوْتِهِ
“Bir mümine öldükten sonra amelinden ve yaptığı iyiliklerinden ulaşacak şeylerden biri de, yaydığı ilim, geride bıraktığı iyi evlat, miras olarak bıraktığı mushaf-ı şerif, yaptırdığı mescit, yolcular(ın barınması) için inşa ettiği ev, akıttığı su, sağlığı yerinde iken malından çıkar(ıp ver)diği sadakadır. Bunlardan hangisini yapmış ise öldükten sonra onun sevabı kendisine ulaşır.”150
Hadis-i şeriflerde, mescit ve diğer hayırları yapanlara ahirette büyük mükâfatlar verileceği müjdelenmiştir.
Mescitlerin en faziletlileri üçtür. Bunlar: Mescid-i Haram, Mescid-i Nebi ve Mescid-i Aksa’dır.
Mescid-i Haram: Kâbe’yi çevreleyen mesciddir. Buna “Mescid-i Haram” dendiği gibi “Harem-i Şerif” de denir.
Haram, saygıdeğer ve kutsal demektir. O’na karşı saygısızlık caiz değildir. Kâbe ile onu çevreleyen Mescitten başka Mekke-i Mükerreme’ye de “Belde-i Haram” adı verilmiştir. Harem dâhilinde kan dökmek, ağaç kesmek, av avlamak haram kılınmıştır.
Mescid-i Nebi: Peygamberimizin Mekke’den Medine’ye hicret ettiklerinde inşa etmiş oldukları Mescittir. Peygamberimizin kabri de bu mescidin içerisindedir.
Mescid-i Aksa: Kudüs’teki “Beytü’l-Makdis” tir. Aksa çok ırak demektir. Mescid-i Haram’dan çok uzakta bulunduğu için bu adı almıştır. Bu mescid, Süleyman aleyhi’s-selam tarafından inşa edilmiştir.
Peygamberimiz bu üç mescidin fazileti ile ilgili olarak şöyle buyurmuştur:
“Namaz ve ibadet için hiç bir mescide yolculuk edilmez (yolculuk edilmesi doğru olmaz.) Yalnız şu üç mescid hariç, bunlara yolculuk edilir. Mescid-i Haram, Mescid-i Nebi ve Mescid-i Aksa.”151
Bu mescitlerin diğer mescidlerden üstünlükleri, bunların, Peygamberler tarafından yapılmış olmalarından dolayıdır. Bununla beraber Mescid-i Haram, aynı zamanda Müslümanların kıblesidir. Mescid-i Aksa da geçmiş ümmetlerin kıblesi idi.
Bunların en faziletlisi, Mescid-i Haram, sonra da Mescid-i Nebi’dir. Nitekim Peygamberimiz şöyle buyurmuşlardır:
صَلاَةٌ فِي مَسْجِدِي هَذَا خَيْرٌ مِنْ أَلْفِ صَلاَةٍ فِيمَا سِوَاهُ إِلاَّ الْمَسْجِدَ الْحَرَامَ
“Benim şu mescidimde kılınan bir namaz, Mescid-i Haram hariç, başka mescidlerde kılınan bin namazdan daha sevabdır.”152
صَلاَةٌ فِي مَسْجِدِي أَفْضَلُ مِنْ أَلْفِ صَلاَةٍ فِيمَا سِوَاهُ إِلاَّ الْمَسْجِدَ الْحَرَامَ وَصَلاَةٌ فِي الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ أَفْضَلُ مِنْ مِائَةِ أَلْفِ صَلاَةٍ فِيمَا سِوَاه
“Mescidimde kılınan bir namaz, Mescid-i Haram hariç, başka mescidlerde kılınan bin namazdan hayırlıdır. Mescid-i Haram’da kılınan bir namaz da diğer mescidlerde kılınan yüz bin namazdan daha faziletlidir.”153
Fazilet itibariyle Kuba Mescidi, bu üç mescidden sonra gelir. Bundan sonra, en eski, daha sonra da en büyük olan mescidlerdir.
Bir kimsenin oturduğu mahallenin mescidinde namaz kılması, diğer mescidlerde namaz kılmasından daha çok sevabdır. Ancak kendi mahallesinin dışındaki bir mescidde görevli imam daha bilgili ve takva sahibi olursa o takdirde o camiye gidip namaz kılması daha sevab olur.
1. Camide Dikkat Edilecek Hususlar
Mescidler, Allah’a ibadet edilen mekânlar olduğu için kutsal yerlerdir. Bu yerlere gelişigüzel girilmez.
Cami’ye girildiğinde kerahet vakti değil ve henüz namaza başlanmamış ise iki rekât “Tahiyyetü’l-Mescid” kılınır. Peygamberimiz, “Sizden biriniz mescide girdiği vakit, oturmadan önce iki rekât namaz kılsın.”154 buyurmuştur.
Soğan ve sarımsak yemiş olan kimselerin camiye gitmeleri uygun olmaz. Çünkü bunların kokusu başkalarını rahatsız eder.
Peygamberimiz,
مَنْ أَكَلَ ثُومًا أَوْ بَصَلاً فَلْيَعْتَزِلْنَا أَوْ قَالَ فَلْيَعْتَزِلْ مَسْجِدَنَا، وَلْيَقْعُدْ فِي بَيْتِهِ
“Her kim sarımsak veya soğan yemişse bizden yahut mescidimizden ırak olsun, evinde otursun.”155 buyurmuştur.
Bunları yemek haram değil, helaldir. Ancak kokuları rahatsız edici olduğundan, bunları yiyen kimsenin camiye gitmemesi öğütlenmiştir.
Camilerde gürültü yapmak, kayıp ilan etmek de uygun değildir. Bunun gibi alışveriş yapmak ve dilenmek de caiz değildir. Camiler, ibadet yerleri olduğu için buralarda —vaaz edenler, ders verenler hariç— yüksek sesle konuşmak uygun olmaz.
Camilere en güzel ve en temiz elbiseleri giyerek gitmeli, cemaati rahatsız edecek kirli, yağlı iş elbiseleriyle gitmemelidir. Cenab-ı Hak, “Ey Âdemoğulları, her mescide gidişinizde ziynetli elbiselerinizi giyin.”156 buyurmuştur.
Cami ve mescitlerin inşasından tutun da temizliğine ve aydınlatılmasına varıncaya kadar verilecek hizmet, övgüye değer bir hizmettir. Rivayete göre, bir zenci kadın peygamberimizin mescidini devamlı silip süpürür ve temizliğini yapardı. Bir ara görünmez olmuştu. Peygamberimiz bu kadını sorunca, öldüğünü söylemişler, peygamberimiz üzülmüş ve, “Bana ölümünü haber vermeli değil mi idiniz? Haydi, Kabrini bana gösterin” buyurmuş ve kabrinin başına varıp üzerine namaz kılmış, dua etmiştir.157
Bu, camiye hizmetin, Peygamberimiz tarafından takdir gören bir davranış olduğunu göstermektedir.
Ayhali ve lohusa olan kadının ve cünüp olan kimselerin zorunlu bir durum olmadıkça camiye girmeleri caiz olmaz.
Gayr-ı müslimin cami ve mescide girmesi caizdir. Peygamberimiz, Müslüman olmayan Sakif kabilesi heyetini mescidde misafir etmiş, Ebû Sufyân Müslüman olmadan önce Kureyş’in bozduğu Hudeybiye antlaşmasını yenilemek üzere Medine’ye geldiği zaman onu da mescidde kabul buyurmuştur.158
KAYNAKÇA:
147. Müslim, “Salât”, 53.
148. 9/Tevbe, 18.
149. Buhârî, “Salât”, 65, Müslim, “Zühd”, 3, İbn Mâce, “Mesâcid”, 1.
150. İbn Mâce, “Mukaddime, 20.
151. Buhârî, “Fazlu’s-salât fî mescid-i Mekke ve’l-Medîne”, 1, Müslim, “Hacc”, 74.
152. Buhârî, “Fazlu’s-salât fî mescid-i Mekke ve’l-Medîne”, 1, Müslim, “Hacc”, 94.
153. İbn Mâce, “Salât”, 195, Ahmed ibn Hanbel, II, 16-68.
154. Buhârî, “Salât”, 60, Müslim, “Salâtü’l-müsâfirîn”, 11.
155. Müslim, “Mesâcid”, 17.
156. 7/A’râf, 31.
157. Buhârî, “Salât”, 74.
158. ed-Dürrü’l-muhtâr, V, 340-341, el-Eşbâh ve’n-nezâir, II, 176.