Başkanlığımızca her sene Ekim ayının ilk haftasında kutlanan Camiler ve Din Görevlileri Haftası birçok açıdan önem taşıyor. Bu hafta vesilesi ile camilerimizi maddeten ve manen imar etmeye odaklanıyor, Allah Teâlâ’nın övdüğü kullarından olabilme noktasında cami ve din görevlilerimizin önemini hatırlama fırsatı buluyoruz. Bu hafta bize hizmetlerimizi daha kaliteli ve etkin hale getirmek için bir şuur tazelenmesi sağladığı kadar cehd-ü gayretimizi artırma fırsatı da sunuyor. Bu vesile ile dünyaya gönderiliş gayemizin bir parçası olarak uhdemize bırakılan yeryüzünü imar görevini, farklı perspektiflerden değerlendirme imkânı bulmuş oluyoruz.
Bu haftada cami ve mescidlerin imarını değerlendirirken yeryüzünün imarı ile caminin imarı arasında bağlantı kurarak işe başlamak uygun olacaktır. Malum olduğu üzere camiler, hayatımızda en ayrıcalıklı yere sahip maddi yapılarımızdır. Allah’a ibadete ve kulluğa hasredilmiş olmaları, kapılarının herkese açık olması cami ve mescidleri her zaman özel bir saygıya mazhar kılmış ve kutsal mekânlar olarak değer görmüşlerdir. Cenâb-ı Hak “şüphesiz mescidler Allah’ındır” ( Cinn, 18) buyurarak mescidlerin aidiyetini kendi zatına nispet etmiş, böylece cami kapılarını bütün kulları için ardına kadar açmıştır. Öte yandan camilerimiz, şehirlerimize ruh katan, bizi ve hayatımızı şekillendiren, köklerimizi diri tutan yapılardır. Kâbe’nin bir şubesi olarak camiler bize her zaman Beytullahı hatırlatır, Allah’a ve onun rızasına doğru tuttuğumuz yolda bize en büyük desteği sağlar. Bu itibarladır ki yeryüzü imarında camilerimizin çok yönlü ve kritik rolünü teslim etmek ve camilerin imarını da bu bağlamda ele almak önemlidir.
Cami, maddi varlığıyla, kıblesiyle, ezanı ve selaları ile, içinde okunan Kur’an’ı, yapılan vaz’u nasihatları, irâd edilen hutbeleriyle, bünyesinde gerçekleştirilen eğitim faaliyetleri ile topluma istikamet verir; en önemlisi de müslümanların aklını ve gönlünü besleyerek mamur bir dünya ve ahiret hayatı için en temel katkıyı sunar. Zira dünya hayatı gibi bir tercih ve imtihan âleminde, manevi yönlerini güçlendirmeyenlerin ya da maneviyatını harap edenlerin sonuçta yolunu şaşırması, bir canavara dönüşmesi çok zor olmayacaktır.
Müslümanları, asırlar boyu cami imarına, camileri ihyaya sevk eden en önemli etken bu farkındalıktır. Ecdadımız yeryüzünün imarının maneviyatla her daim içiçe, ilimle mücehhez insanlarla ve güçlü bir toplum yapısı ile mümkün olabileceğinin idraki içinde olmuşlar, camileri ilim, edep, ahlak ve toplumun huzur ocağı haline getirmeyi başarmışlardır. Onlar camiyi imar etmiş cami de onları madden ve manen imar etmiştir. Bir beldeye yerleşir yerleşmez ilk önce camilerini inşa etmişler, şehir yapılarını camiyi merkeze alarak düzenlemişlerdir. Hayatla iç ice olan ve hayata yön veren cami, medeniyete şekil vermiş, madde ile mana, dünya ile ahiret arasında denge, müslümanların hayatına cami ile sağlıklı bir şekilde yerleşebilmiştir.
Asırlar boyu insani değerler etrafında kökleşip yayılan ve arkasında üstün ahlak izleri bırakabilen güçlü İslam devletleri, bu özelliklerini camilere borçludur dersek yanlış söylemiş olmayız. Gücün adaletin hizmetine girmesi, merhametin toplumun bütün katmanlarını sarıp sarmalaması, dayanışmanın bireyler arasında etkin hale gelebilmesi gibi hususlar, camilerde yapılan ibadetler, eğitimler ve camilerden etrafa yayılan maneviyat esintileri sayesinde olmuştur. İşte bu sebepledir ki camileri imar etmek demek, toplumu ayakta tutacak değerleri de imar ve inşa etmek demektir. Cami inşa etmek, yeryüzünü Allah’ın rızasına has kılabilme ve yeryüzünü O’nun istediği şekilde dizayn edebilme azminde olmak demektir.
Bunların dışında camilerimizi, İslam toplumlarının en sıkıntıları zamanlarında en önemli sığınakları olarak görmekteyiz. 15 Temmuz’da da gördüğümüz gibi en zor zamanlarında müslümanlar camilerinden güç alarak zorlukların üzerine gitmişler, dinlerini, vatanlarını, namuslarını camilerden aldıkları güçle savunmuşlardır. Bu yönüyle de camiler, Müslümanların birbirlerine kenetlendikleri, birlik-beraberliklerini perçinledikleri mekânlar olmuşlardır. Camilerimiz bu açıdan müslümanların bağımsızlıklarının ve izzetlerinin de en önemli bir simgesidir diyebiliriz.
Sonuç olarak cami ve mescidlerimizin değerini bilmemiz ve hayatı cami ile birlikte ihya etmeye çalışmamız son derece önem arz etmektedir. Bugün camilerimizin hayatla iç içe olmasına ve orada güzel hizmetler sunulmasına çok daha fazla ihtiyaç bulunmaktadır. Bugün sahip olduğumuz imkânlar açısından baktığımızda cami ve mescidlerin fiziki imarının ötesinde bir noktada bulunduğumuzu söyleyebiliriz. Çünkü cami, orada ibadet eden, dua dua Allah’a yalvaran cemaati ile bünyesinde gerçekleştirdiği ilmi ve sosyal faaliyetlerle, bireye ve topluma yaptığı maddi-manevi katkılarla ancak gerçek anlamda imara kavuşmuş olacaktır. Değerlerin her geçen gün daha da fazla yıprandığı bir çağda hem kendimiz hem de gelecek nesillerimiz için camilerimizle olan bağımızı güçlendirmek zorundayız. Bütün ailemizle birlikte hayatımızda camilerimize daha nitelikli bir yer ayırmalıyız. Camilerimizden aldığımız feyiz ve bereketle İslam’ı güzel bir şekilde yaşayıp temsil etmeliyiz. Unutmayalım ki bugün insanlık her zamankinden daha fazla Müslüman duyarlılığına ve gerçek anlamıyla insani değerlere ihtiyaç duymaktadır. Zira dünya hiçbir zaman ölen/ öldürülen çocuklara, türlü işkence ve tecavüzlere maruz kalan kadınlara, insanların katledilmelerine bu kadar kör ve sağır kesilmemişti. Filistin, Suriye, Irak, Keşmir, Arakan, Yemen, Afrika’nın birçok ülkesinde yaşananlar bunun en açık göstergesini teşkil ediyor. Kendi ülkelerindeki sivrisinek ve fillerin bile yaşam koşullarına her türlü hassasiyeti gösterenler, kendilerinden olmayan insanların çırpına çırpına can vermesine en ufak bir duyar göstermemektedirler. Şüphesiz bunda eziyetler altında inleyen ve hayatını kaybedenlerin çoğunluğunun Müslümanlar olmasının rolü bulunsa da kimden ve nerden gelirse gelsin her türlü feryada kulak kabartmak bizlerin sorumluluğundadır. Bütün bu sebeplerden dolayıdır ki bugün müslümanların caminin temsil ettiği değerlere daha fazla dikkat kesilmesi ve camiden gelen mesajlara daha ciddi bir şekilde kulak kabartması gerekmektedir. Zira camiden yükselen felah çağrısına icabet etmek bugün sadece bizim için değil bütün insanlık için de ciddi bir gereklilik olmuştur. Şimdi vakit hayatımızı camiyle mamur kılma, dünyayı camilerimizden aldığımız değerlerle yeniden imar etmeye azmetme vaktidir!