Her insan değer görmek ister, değerli olduğunu hissetmek diler. Değer gördüğü ortamlarda huzura, değerli olduğu mekânlarda sürura erer.
Her insanın değer algısı, değere yüklediği anlam farklı farklıdır. Ve her insanın değer verdiği ve değer bulduğu anlar, farklı zaman ve mekânda saklıdır. “…Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır…” (Hucurât, 49/13.) ayetinde işaret edilen “en değerli” kavramı, Sevgili Peygamberimizin “Allah sizin suretlerinize ve mallarınıza bakmaz, ancak kalplerinize ve amellerinize bakar.” (Müslim, Birr, 34) nebevi beyanı ile izah olur, Cenab-ı Hakk'ın nazarında kalb-i selim ve amel-i salih değer bulur.
Peki, acaba insanlar yanında değer nasıldır?
Değerli Olmak
İnsan özü itibariyle değerli bir varlıktır. Muhatabının gözü ile bu ölçü değişecek değildir. Zira karşı tarafın elindeki kalıplar her gün farklıdır. Kalıba uymayan davranış sergilendiğinde gözden düşmek an meselesidir. Ama malumdur ki altın yere düşmekle pul olmaz, Allah'a güvenen kişi de O'ndan başkasına kul olmaz.
Değer Vermek/Bilmek
İnsan, isim itibariyle unutkan bir varlıktır. Yapılan iyilikleri, verilen nimetleri çabucak unutuverir. Ya da varlık içinde yüzerken “hiçbir şeyim yok” deyiverir. Allah Resûlü’nün, “Beş şey gelmeden önce beş şeyin değerini çok iyi bilmelisin, ihtiyarlığından önce gençliğinin, hastalığından önce sağlığının, yokluğundan önce varlığının, meşguliyetinden önce boş vaktinin ve ölümünden önce hayatının.” (Hâkim, Müstedrek, IV, 341) sözü bize hatırlatır ki, zeval bulmadan elimizdekilerin kıymetini bilmeli ve değer vermeli. O değeri ebedi yurda sermaye etmeli.
Değer Görmek/Bulmak
İnsan, yaratılış itibariyle şerefli bir varlıktır. Bu erdemi geliştirdiğinde, gözden uzak olsa bile, bir yer edinir gönüllerde. İhtiyaca binaen aranmaz, belli gün ve haftalarda değil her vakit hatra düşer. Güzel, yumuşak, latif bir söz ile gönlü hoş olur, sevinir, mütebessim bir göz ile gam kaybolur, neşelenir.
Değer Katmak
İnsan, konum itibariyle seçkin bir varlıktır. Yürüyüşü ve duruşu ile bir farkındalık oluşturur zihinlerde. Konuşması ve susması ile iz bırakır derinlerde. Sorumluluklarını yerine getirir, ailesine değer katar; vazifesini aksatmadan yapar, topluma ayna tutar.
İnsan değerlidir, içinde büyük âlemin nüvesini taşır, marifet üretir. İnsan mükerremdir, ahsen-i takvim üzere yaşar, medeniyet kurar.