Köln DİTİB Genel Merkez Konferans Salonu’nda, Mustafa Furkan Yücel’in sunumuyla gerçekleşen iftar programına Almanya Federal Meclis Başkan Vekili Aydan Özoğuz, Türkiye Cumhuriyeti’nin Düsseldorf, Essen ve Köln Başkonsolosları, Katolik ve Protestan kilise temsilcileri, Köln belediye meclis üyeleri, siyasiler, sivil toplum kuruluşlarının ve Müslüman teşkilatların genel başkan ve yöneticileri, DİTİB yönetim kurulu üyeleri, dini danışma kurulu başkanları ve eyalet birliği başkanları ile çok sayıda davetli katıldı.
Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan iftar programının açılış konuşmasını DİTİB Genel Başkanı Dr. Muharrem Kuzey yaptı. Kuzey, Ramazan iftar sofralarında bir araya gelerek tanışmanın, dayanışma ile empatiyi güçlendirmenin ve paylaşmanın güzel bir gelenek haline geldiğini vurguladı.
Kuzey, son yıllarda yaşanan krizlerin sürekliliğine ve bunların tehlikeli bir boyuta ulaştığına dikkat çektiği konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“Son yüzyılların bütün insani değerlerini ve kazanımlarını hiçe sayarak, sadece güce, en güçlünün hakkına güveniyor. 15 aylık savaş, ölçülemez acıların ardından Gazze halkının yeni tehlikelerle karşı karşıya olduğunu gözler önüne seriyor. Ancak bu gelişme aynı zamanda dünya çapında en zayıf olanları da etkiliyor. Federal seçim kampanyasının son haftaları bize popülizmin radikal hareketleri daha da güçlendirdiğini bir kez daha gösterdi. Bu noktada çok açık bir şekilde ifade edecek olursak, tıpkı yüzyıl önce olduğu gibi, sadece özgür demokratik düzenimiz değil, insanlığımız da tehlikededir.” Kuzey geleceğe umutla bakılması gerektiğini ve toplumsal bölünmüşlüğe daha fazla dayanışma ile cevap verilmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.
DİTİB’in 40 yıldan beri kendini demokratik yapısal reformlarla geliştirdiğine ve dönüştürdüğüne de dikkat çeken Kuzey, Almanya’nın dört eyaletinde eyalet hükümetleri tarafından dini cemaat olarak DİTİB’in muhatap alındığını ifade ederek şu ifadelere yer verdi:
“Ihsan e.V. derneğimizin kuruluşu oldukça genç bir gelişim olmasına rağmen, hem orta hem de uzun vadede sadece Müslümanlara sosyal destek sağlamakla kalmayacak, aynı zamanda tüm topluma katkı sağlamayı hedeflemektedir. Almanya’daki imamlarımızın eğitimi 2007 yılından bu yana aşamalı olarak sürdürülmektedir. Almaya’da imamlar yetiştirmeyi amaçlayan İmam Eğitimi 2.0 programı bu yıl itibariyle başlatılmıştır. Bu yeni program, DİTİB’in bugüne kadar yaptığı en büyük yatırım olup, 40 yıllık tarihimizin en büyük çabasıdır. Ancak bu yatırım, gelecekteki DİTİB’i şekillendirecektir.”
Federal Meclis Başkan Vekili Aydan Özoğuz ise yaptığı konuşmasında, Ramazan ayında, toplu iftarların birçok gayrimüslim için güzel bir etkinlik haline geldiğini; aidiyet, kimlik ve toplumsal uyum gibi soruların giderek daha da kuvvetlendiği bir dönemden geçildiğinin altını çizdi. Özoğuz, “İslam Almanya’ya aittir” diyen Alman Cumhurbaşkanının sözlerinden sonra kendisine karşı yapılan en sert kampanyaları hatırlatarak “Ama, Müslümanların Almanya’ya ait olduğunu söylemeliydi” dedi. Özoğuz, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Gün geçtikçe, yalnızca yeni federal eyaletlerde değil, özellikle çarpıcı biçimde, ülkemizin güneyinde ve güneybatısında da çok belirgin bir şekilde sağa doğru muazzam bir kayma yaşıyoruz. Bu, yalnızca göçü bir bütün olarak değil, aynı zamanda Almanya’daki milyonlarca Müslümanın gerçek yaşamını da sorgulatıyor. Ne kadar farklı olsalar da burada mesele kişinin kendi dindarlığından ziyade Müslüman olmanın dışarıdan nasıl algılandığıdır. ‘Yabancı’ korkusu, dinin, özellikle İslam’ın göçmenlere karşı sadece sağcı ve popülist partiler tarafından değil, her kesim tarafından kışkırtılan öfke kaygı vericidir.”
Özoğuz sözlerini şöyle sürdürdü: “Federal seçimler artık geride kaldı, ancak son birkaç haftadır yaşanan tartışmalar ve olaylar hâlâ yankı uyandırıyor. Seçimden hemen önce ve şimdi de geçtiğimiz pazartesi günü Mannheim’da, yaklaşık bir yıl önce genç bir polis memurunun hayatını kaybettiği yere çok yakın bir yerde gerçekleşen saldırılar hepimizi derinden sarstı. Toplumumuzun ne kadar savunmasız olduğunu gösterdiler. Gazeteciler ve savcılar bir saldırganın İslam’a atfedilip atfedilemeyeceğini araştırıyor. Bu tehlikeli bir gelişme. Ancak bunun bir de diğer tarafı var: Sokaklardaki protestolar, aşırı sağcılığa ve dışlanmaya karşı gösteriler, toplum genelindeki dayanışma ifadeleri; açık, çeşitli ve daha dürüst bir toplum için mücadele eden geniş bir çoğunluğun olduğunu gösteriyor. Gelecek gençlerin elinde ve federal seçim bize düşünmemiz gereken çok şey sunuyor. Demokrasinin ve özgür toplumun sadece yaşlı nesil tarafından savunulması endişe vericidir.”
Din Hizmetleri Müşaviri Dr. Abdullah Kuşlu da programda yaptığı konuşmasında, Ramazan ve oruç ibadetinin anlamı üzerinde durdu. Kuşlu, DİTİB’in sadece din ve ibadet yerleri değil aynı zamanda bir okul olduğunu ifade ederek konuşmasına şu şekilde devam etti:
“DİTİB, farklı dünya görüşlerine sahip 7’den 70’e tüm vatandaşlara din hizmeti sunarak, toplumlar arasındaki iletişimi güçlendirmekte ve her bireyin kendi değerleriyle büyüyüp, içinde yaşadığı toplumla barış içinde yaşamalarına katkı sağlamaktadır. DİTİB camileri sadece ibadet yerleri değil, aynı zamanda genç nesillerin dini değerleri öğrendiği okullardır. Bu camilerde, gençlerimizin hem manevi hem de akademik olarak kendilerini geliştirebileceği kurslar ve etkinlikler düzenlenmektedir. Bu bağlamda, cami derneklerimiz sıkça Alman komşularımızı bu etkinliklere davet etmektedir. Alman komşularımızın ve misafirlerimizin camilerimizi ziyaret etmelerinden mutluluk duyuyoruz. Bu vesileyle, Ramazan ayının, Yüce Allah’ın rızasını kazanmamıza, birliğimizi ve dayanışmamızı güçlendirmemize ve mazlum coğrafyalara ve tüm insanlığa barış ve huzur getirmemize vesile olmasını diliyorum.”
Köln Başkonsolosu Hüseyin Kantem Al, yaptığı konuşmasında “Başkalarının sizin kim olduğunuzu veya nereye ait olduğunuzu belirlemesine izin vermeyiniz. Kökenlerinizle gurur duyabilirsiniz ancak Almanya’nın gelişmesine ve şekillenmesine aktif olarak katkıda bulunmalısınız. Türkiye ile Almanya arasında uzun, yakın ve özel bir ilişki var. Giderek belirsizleşen bir dünyada güçlü ortaklıklar her zamankinden daha fazla önem taşıyor. Almanya ile Türkiye arasındaki dostluk, sadece iki ülke açısından değil, aynı zamanda Avrupa ve uluslararası toplum açısından da büyük önem taşıyor. Bu zorlu zamanlarda işbirliğimizi daha da derinleştirmeli, barış ve istikrar için birlikte çalışmalıyız.” ifadelerini kullandı.
DİTİB iftar programında Alman Piskoposlar Konferansı Dünya Kiliseler Bölümü Başkanı Ulrich Poner ile Almanya Alman Protestan Kilisesi Yüksek Kilise Danışmanı Dr. Andreas Hermann da programda birer konuşma yaptılar.
Lindlar DİTİB cami din görevlisi Mahir Örgüz’ün okuduğu ezanla birlikte oruçlar açıldı. Samimi bir ortamda geçen iftar programı yapılan dua ile sona erdi.