Yüce Allah’ın biz kullarına armağan ettiği eşsiz zaman dilimlerinden biri olan Kurban Bayramı’na kavuşmanın sevinç ve heyecanı içindeyiz. Bizleri bir kez daha bu özel zamana eriştiren Rabbimize sonsuz hamd-ü senalar olsun.

Bayramlar, aynı inancın mensuplarını bir araya getiren müşterek sevinç günleridir. Ümmet bilincini tazeleyen, ibadet zevkini derunileştiren, kardeşlik ruhunu güçlendiren vahdet günleridir. Muhabbet ve uhuvvetin kol kola girip hane hane, sokak sokak, şehir şehir, diyar diyar dolaştığı bu günler, zenginle fakiri bir araya getiren, büyükle küçüğü kucaklaştıran, düşmanlıkları dostluğa dönüştüren mübarek vakitlerdir. Sevdiklerimizle aynı sofrada buluştuğumuz, aynı mabette divana durduğumuz, aynı duygularla coştuğumuz vuslat anlarıdır. En güzel duyguların hayatı kuşattığı bu günlerde müminler, Allah’a yakınlaşmanın önündeki engelleri kaldırma, iyilik ve güzellikleri çoğaltma azmiyle etraflarına ışık saçarlar. Acısı olanın acısını, yükü olanın yükünü, derdi olanın derdini hafifletme; gönülden gönüle köprüler kurma, sevinme kadar sevindirmenin gayreti içinde olurlar. Zira bayramlar, dilleri, renkleri, ırkları ve coğrafyaları farklı ama kıbleleri, idealleri, hedefleri ve duaları bir olan Müslümanları kardeşliğe, dayanışmaya, yardımlaşmaya ve paylaşmaya davet eder. Kurban Bayramı ise müminlerde teslimiyet, tevhit ve vahdet ekseninde güçlü bir bilinç ve büyük bir heyecan oluşturur. Nitekim kurban ibadetinin, bize sevdiğimiz şeyleri Allah yolunda feda edebilme iradesi kazandıran; bizi iyiliğe, hayra ve takvaya ulaştıran; kendimize, Rabbimize ve kardeşlerimize yakınlaştıran bir yönü vardır.

Unutulmamalıdır ki bayramlar, ancak bütün Müslümanlar için sevinç günü olduğunda ve sevinçler hep beraber yaşandığında gerçek anlamını bulacaktır. O zaman hüzünler azalacak ve gönüller sürur içinde muhabbetle dolacaktır. Bugün maalesef gönül coğrafyamızın pek çok yerinde kardeşlerimiz zulüm, haksızlık ve katliamların gölgesinde bir bayram geçiriyor. Gazze ve Kudüs’te yaşanan tarihin en büyük insanlık dramı, yüreklerimizi dağlıyor. Hiçbir değer tanımayan, hiçbir bir inanca saygısı olmayan azgın bir azınlık tarafından Filistin topraklarında aylardır soykırım yapılıyor. Ahlakı, vicdanı ve uluslararası hukuku hiçe sayan gözü dönmüş siyonistler; kadın, erkek, çocuk, yaşlı demeden mazlumları hunharca katlediyor. Böyle bir vasatta Müslümanlar olarak bizlere düşen, bu örgütlü kötülük karşısında yılmadan, yorulmadan direnmek, mücadele etmektir. Maddi ve manevi yardımlarımızla kardeşlerimize destek olmak, Kudüs ve Gazze özgür oluncaya kadar azim ve sabırla çalışmaktır.

Bu duygu ve düşüncelerle, aziz milletimizin ve tüm İslam aleminin Kurban Bayramı’nı tebrik ediyor; bu bayramın insanlığın barış, güven ve huzuruna vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum.

Prof. Dr. Ali ERBAŞ

Diyanet İşleri Başkanı