Öfke; ha yatta kalmamızı, saldırıları bertaraf etmemizi sağlaması yönüyle bizi koruyan bir duygu iken kontrol edilmediğinde de kişiye ve çevresine zarar veren son derece yıkıcı bir histir. Meşru yönde kullanılamayan, yönetilemeyen öfke duygusu, aile içi şiddetten toplum sal çatışmalara kadar uzanan agresif tutumları tetiklemekte, olması gereken birlik ve beraberliği yok etmektedir. İnsanın itibar ve saygınlığını azaltırken Allah’ın rahmetin den uzaklaşmasına da sebep olmaktadır. Peki, iki yönü keskin bir bıçak olan öfke, hangi durumlarda nasıl kullanılmalıdır? Zarar veren, kontrol altına alınamadığı takdirde hem dünya hem de ahiret hayatımızda kötü sonuçlara yol açan öfkeyle baş etmenin yöntem leri nelerdir?
Diyanet Aile Dergisi olarak bu ay dosyamızda öfke kontrolünü ele aldık. Psikolog Cihan Uluç, “Öfke Kontrolü” yazısıyla dosyamıza katkı sundu. Öfkenin iyiliğini ve kötülüğünü, fayda ve zararını öfke hissinden sonraki davranma biçiminin belirlediğine dikkat çeken yazar, bireysel ruh sağlığı, aile hayatı ve toplumsal huzur açısından öfke duygusuna de ğindi. Sena Deniz, “Öfkenin İlacı: İstiâze” yazısıyla dergimizde yer aldı: “Öfke şeytandan olduğu için onun tahriklerinden Allah’a sığınmak en uygun davranış biçimidir. Böylece sinirlenen birey öfkenin ani saldırısında istiâze çekerek sakinleşip kendini kontrol altına alabilir.” Dr. Öğrt. Üyesi Mehmet Bağçivan, Bir Ayet Bir Yorum köşemizde Âl-i İmrân su resi 134. ayet-i kerime ışığında “Öfkelerine Hâkim Olanlar”ı kaleme aldı.
Bizbize köşemizde Meryem Çetin Bahadır, “Şiddetin Panzehiri: Merhamet” yazısıyla evlerde, okullarda merhamet eğitiminin önemine dikkat çekti. Medeniyetimizin Mü nevver Kadınları köşemizde Meryem Dalğıç, tarihte kadınlara mahsus medrese ve aynı zamanda mazlum kadınlar için sığınma evi olarak kullanılan Ribatü’l Bağdadiyeyi inşa ettiren “Tezkâr Pây Hatun”u siz okurlarımızla buluşturdu. Ayşe Kızılay, “Başrol Öğret men” yazısıyla öğretmen temalı filmler üzerinden öğrencilerinin hayatına dokunan, idealist öğretmen karakterlerini dergimizin sayfalarına taşıdı.
Sümeyra Çelik, “Yerin Göğe En Yakın Avlusu Kudüs” yazısıyla tüm insanlık için bir sı nav olan Kudüs gerçeğini bize yeniden hatırlattı: “Kubbeleri, mescitleri, namazgâhla rı, şadırvanları, medreseleri, sebilleri, halvethaneleri ve zeytin ağaçlarıyla birlikte bu mübarek mabet, kutsal şehrin kalbidir. Peygamber kavlinin ve kademinin işaretleriyle Mescid-i Aksa bir diriliş karargâhıdır. Şimdi Kudüs semaları; işgal edilmiş vatanlarında mukaddesat için dökülen gözyaşlarına tanıklık ediyor. Ve herkes Kudüs’te yeniden do ğacak bir sabahı bekliyor.”
Sizleri dergimizle baş başa bırakırken yüreklerimizi dağlayan, Filistin’de şehit olan mü min kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Kudüs’ün tekrar se lam yurdu olmasını Rabb’imizden niyaz ediyoruz.
Dr. Lamia LEVENT ABUL