Tıpkı bireyin oluşumunda hatıralar gibi milletlerin teşekkülünde de tarihin hayati bir önemi vardır. Tarihle bağını koparmış toplumlar, hafızasını yitirmiş bir insana benzer ki bu insanın tarih sayfalarında kaybolup gitmesi kaçınılmazdır. Mazisiyle irtibatını kesen milletler aslında geleceklerini ve tarihsel aktörlüklerini kaybetmiş olurlar.

Tarih bilincinin mayaladığı düşüncelerin başında vatan şuuru gelir. Atalarının hangi çetin süreçleri atlatarak, nasıl zor günlerden geçerek bir vatan sahibi olduğunu bilmek; bu vatanı korumak için kendinden önceki nesillerin hangi bedelleri ödediğine vakıf olmak, kişinin vatanla tarihsel bir bağ kurmasına imkân verir.

Bu açıdan bakıldığında Anadolu’yu bizlere yurt yapan Malazgirt Meydan Muharebesi’nden Çanakkale Savaşları’na, oradan İstiklal Harbi’ne uzanan çizgide vatan ve tarih şuurunun emsalsiz bir şekilde ete kemiğe büründüğünü görürüz. Toplumlar en çetin süreçleri vatan ve tarih şuuru sayesinde atlatırlar. Bu şuurdan yoksun toplumların tarih boyunca istilacıların ve sömürgecilerin elinde oyuncak olduğuna şahit oluruz.

Üzerinde yaşadığımız topraklarla kuracağımız tarihî, kültürel ve siyasi bağ, bizim dünyaya bakışımızı, davranışlarımızı ve tercihlerimizi de belirleyecektir. Milletimizin taşıdığı yüksek ahlaki hasletlerin temelinde ecdadından devraldığı miras yatmaktadır. Türkler tarihin hiçbir döneminde boyunduruk altına girmemiş, kendi kaderini kendi tayin etmiş, bu özgürlükçü karakter sayesinde imparatorlukların dağıldığı, dünya düzeninin alt üst olduğu bir süreçte İstiklal Harbi’nden alnının akıyla çıkmış, Osmanlı Devleti’nin hemen ardından Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuştur. Bu ay Cumhuriyet’in ilanının 100. yılını idrak ediyoruz. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere; vatan topraklarını bize miras bırakan şehit ve gazilerimizi rahmet ve şükranla anıyoruz.

Bu sayımızda dosya konumuz Vatan ve Tarih Şuuru. Dosyamıza Prof. Dr. Cengiz Tomar, “Milleti Millet Yapan Değerler”; Koray Şerbetçi, “Türk Milletinin Varoluş Mücadelesi Bağlamında Cumhuriyet ve Diyanet”; Dr. Sema Yaniç, “Geleceğe Açılan Pencere: Tarih Şuuru”; Prof. Dr. Ali Sarıkoyuncu, “Cumhuriyete Giden Yol: Çanakkale, Millî Mücadele ve Din Adamları” başlıklı yazılarıyla katkıda bulundu. Söyleşi konuğumuz ise Prof. Dr. Feridun M. Emecen.

Bereketli okumalar dilerim.

Cafer Tayyar DOYMAZ

DergilereAboneOlmakİçinTıklayınız