6 Şubat’ta Kahramanmaraş’ta meydana gelen ve 11 şehrimizde büyük bir yıkıma sebep olan iki büyük depremle ülkemiz kelimenin tam anlamıyla yasa büründü. Yaşanan acıyı tarif etmeye kelimelerin gücü yetmez.
Milletlerin büyük imtihanlardan geçtiği dönemler vardır. Bu afet, sebep olduğu yıkımlar, yol açtığı ölümler, geride bırakacağı izlerle tarihimizde elim bir yara olarak kalacaktır. Binlerce insanımızın şehit olduğu, binlercesinin de yaralı olarak kurtulduğu deprem felaketinin hemen ardından milletimiz yediden yetmişe seferber oldu. Devlet ve millet, el ele vererek bütün imkânlarıyla afet bölgesine koştu, geniş bir alanda meydana gelen felaketin yaralarını sarmaya, depremle evsiz kalan milyonları kışın soğuğunda açta açıkta bırakmamaya çalıştı.
Gerçekten de tarihte eşine az rastlanır bir dayanışma ruhuyla insanımız bu büyük acının etrafında kenetlendi. Dağ köylerinden uzak şehirlere kadar halkımız varını yoğunu ortaya koydu, koymaya da devam ediyor.
Diyanet İşleri Başkanlığımız ilk günden itibaren camileri halka açarak, personelini seferber ederek afet bölgesinin tam ortasında oldu. Kurtarma faaliyetlerinde, tırların hazırlanıp gönderilmesinde, iaşe ve yemek dağıtımında, çadırların kurulmasında ve defin hizmetlerinde yirmi bine yakın personelini aktif olarak sahada görevlendiren Başkanlığımız, bu elim olayda depremzedelerin ihtiyaç duyduğu manevi desteği de bütün imkânlarıyla ortaya koymaya çalıştı.
Büyük bir imtihan yaşayan aziz milletimizin; sabırla, azimle ve kararlılıkla bunun da üstesinden geleceğine, yaralarını sarıp yoluna devam edeceğine inanıyoruz. Diyanet Dergisi olarak bu sayımızda bu acımızı birçok yönüyle sayfalarımıza taşıdık. Mustafa Irmaklı, “Hassas Vicdanlar ve Mümin Yürekler”; Doç. Dr. Enver Osman Kaan, “Doğal Olaylara Doğru Bakış”; Doç. Dr. Bülent Özmen, “Deprem Gerçeği ve Türkiye”; Prof. Dr. Mahmut Çınar, “Depremin Gölgesinde”; Adil Elzerey, “Diyanet’in Deprem Seferberliği” başlıklı yazılarıyla dosyamıza katkıda bulundu. Bu ayki söyleşi konuğumuz ise Prof. Dr. Ali Akpınar Hocamız.
Allah milletimize bir daha böyle acılar yaşatmasın. Âmin.
Doç. Dr. Fatih KURT