Yüce Allah’ın (c.c.) insanları doğru yola çağırmak için gönderdiği peygamberlerin birçoğu Filistin bölgesinde yaşamış, zulme karşı tevhid mücadelesini bu topraklarda vermiştir. Üç semavi dinin atası Hz. İbrahim’den Hz. İsa’ya kadar pek çok peygamber, ilahi kelamı Filistin semalarında dillendirerek insanları Hakk’a ve hakikate çağırmıştır. Peygamberler vasıtasıyla vahyin tecelli ettiği bu mübarek belde Hz. Muhammed’in (s.a.s.) de isra ve miraç mucizelerinin başlangıç mekânıdır. Kutsiyeti Kur’an-ı Kerim’de de ifade edilen (Maide, 5/21.) Kudüs, hem Yahudilerin hem Hristiyanların hem de Müslümanların ziyaret mekânlarından biridir. Mümin gönüllerde Kudüs’ün apayrı bir yeri vardır. Zira o Mescid-i Aksa’yı bağrında taşımaktadır.
Nice peygamberin hatırasını barındıran ve İslam’ın çağları aşan hakikatinin nakşolunduğu topraklar, maalesef bir asra yakın süredir haddi aşan bir azınlığın elinde en karanlık yıllarını yaşıyor. Kavramlar da nasibini alıyor zulmün karanlığından. Filistin sorunu diye lanse ediliyor yaşanan acılar. Filistin ve sorun bir arada zikredilerek bir algı oluşturuluyor. Fakat sosyal medyayı da aktif kullanan vicdan sahibi insanların eliyle asıl sorunun haksız bir işgal, haddi aşan bir zulüm ve katliama varan bir saldırı olduğunu görüyoruz. Gerçek sorun emperyalist güçlerin desteğiyle haddi aşan İsrail sorunudur. Bugün, Gazze’de, Batı Şeria’da yaşanan ve zihinlerimize kazınan görüntülerin gerçek müsebbibini biliyoruz.
İnsanlığı elem içinde bırakan görüntülere sahne olan Filistin, geçmişte Müslüman idareciler eliyle kazandığı esenlik günlerinin özlemini yaşıyor. Filistin bölgesi, Hz. Ömer (r.a.) tarafından Bizanslıların tahakkümünden kurtarılıp İslam topraklarına dâhil edildiğinde beş yüzyıl sürecek bir huzur ortamına kavuşmuştu. Ardından Haçlı işgaliyle belde korkunç bir katliama tabi tutularak kedere boğulmuş, Filistin’in yaraları ancak Selahaddin Eyyübi’nin destansı zaferi ile sarılmıştı.
Filistin, 1. Dünya Savaşı’nın ardından bir kez daha zalimin karanlık yüzüyle sınandı. Emperyalist güçlerin desteğiyle zorbalığını dünyaya gösteren İsrail yüzünden Filistin toprakları asrın felaketini yaşadı. Kudüs’ün tarihi tarumar edildi. Gazze, Müslüman bilinciyle ayakta durmaya çalışırken insanlık dışı saldırıların odağı oldu. Filistinliler öz yurtlarında hor görüldü, yaşam hakları ellerinden alındı. Bölgenin işgalinden itibaren siyonist zihniyetin yürüttüğü politika sadece Filistinlileri değil, insanlığımızı da yaraladı. Bugün dünyanın her yerinde hem mümin gönüller hem de vicdan sahibi insanlar, Gazze’nin dünyayı titreten haykırışına eşlik ediyor. Filistin bir kez daha insanlığın sınav kâğıdı olarak gözümüzün önünde duruyor.
Diyanet Dergisi olarak bütün insanlığın ortak derdi zulme karşı bu ayki dosya konumuza “Nehirden Denize Özgür Filistin” dedik. Dosyamıza Doç. Dr. Eldar Hasanoğlu, “Kadim Şehir Kudüs”; Prof. Dr. Cengiz Tomar, “İskân, Sürgün ve Katliam: Siyonist İşgalin Kronolojisi”; Doç. Dr. Sema Çelem, “Manevi Bağlarımız Açısından Arz-ı Mukaddes ve Kudüs” yazılarıyla katkı sundu. Bu ayki söyleşimizi ise Belkıs İbrahimhakkıoğlu ile gerçekleştirdik.
Gazze’nin, Batı Şeria’nın insanın izzet ve onuruna yakışan günlere kavuşmasını diliyor, Kudüs’ün esenlik dolu günlere tekrar kavuşmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyoruz. Bereketli okumalar diliyorum...
Cafer Tayyar DOYMAZ