İrade sahibi olan insan, yapıp ettiklerinden sorumlu tutulmuştur. Dünya hayatında başıboş bırakılmayan insanoğlunun rehberi ise Allah Teâlâ’dan aldıkları vahyi insanlara ulaştırmak üzere seçilmiş kişiler olan peygamberlerdir. “Nebi” haber getiren, “Resul” ise elçilik yapan anlamına gelir. Dilimizde bu zor görevi yüklenen insanlar için Farsçadan geçen “peygamber” kelimesi kullanılır ki o da elçi anlamındadır. Yaradan’ın buyruklarını insanlara ulaştıran peygamberlerin varlıkları ve görevleri bir aracılığa indirgenemeyecek kadar önemlidir. Zira onların yüklendiği görev zor ve meşakkatlidir. İlahi emirleri sadece aktarmakla kalmaz, rızayı ilahiye uygun yaşayarak ümmetlerine de örnek olurlar. Tevhid mücadelesinin neferleri olan peygamberler, bu uğurda kâfirlerin zulmüne maruz kalsalar da hak bildikleri yoldan dönmemiş, Hz. Âdem’den (a.s.) Hz. Muhammed’e (s.a.s.) kadar gönderilen bütün dinlerin de özü olan İslam’ın şaşmaz savunucusu olmuşlardır. Peygamber gönderilerek insanlığın Yüce Allah tarafından muhatap alınması, Yaradan’ın insanoğluna bahşettiği bir lütuftur. Rabbimizden bir hidayet rehberi, bedeli ölçülemeyen bir ihsandır. Onlar insanlığın kurtuluş rehberleridir.
Yüce Allah ilahi vahiyde müminlerin peygamberler arasında fark gözetmemeleri gerektiğini bildirir. (Bakara, 2/285.) Allah’ın kullarına bir ikramı olan peygamberliğin sürekliliği de (Müminun, 23/44.) yeryüzünde hiçbir milletin başıboş bırakılmadığının göstergesidir. Risalet zincirinin son halkası Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s.) ile de Yüce Şari nimetini tamamlamış, insanlar için din olarak İslam’ı seçmiştir. İlk insan ve ilk peygamber Hz. Âdem ile başlayan nübüvvet zinciri Sevgili Peygamberimiz ile nihayete ermiştir. “Benim ve benden önceki peygamberlerin durumu, bir ev inşa eden kimseye benzer. O kimse evi güzelce yapıp mükemmel hâle getirmiş fakat bir köşede sadece bir tuğla yeri boş kalmıştır. İnsanlar bu evi dolaşırlar, ona hayran olurlar ve şöyle derler: Keşke şu tuğla da yerine konulmuş olsaydı. İşte ben o tuğlayım. Ben peygamberlerin sonuncusuyum.” (Buhari, Menakıb, 18.) buyurarak bu hakikate işaret eder. İşte o evi taş taş döşeyen, insanları Allah’ın dinine davet eden bütün peygamberlerin ortak çabası onları dünya ve ukba saadetine eriştirmek, ahirette cehennem azabından korurken dünyada da erdemli ve anlamlı bir hayatın kapısını aralamaktır. O son tuğla ise Sevgili Peygamberimizdir.
Diyanet Dergisi olarak yeni sayımızda “İnsanlığın Kurtuluş Rehberleri: Peygamberler”e yer verdik. Prof. Dr. Halis Aydemir, “Müjdeci ve Uyarıcı Bir Misyon Peygamberlik”; Doç. Dr. Mustafa Kara, “Tebliğ Mücadelesinin Erleri: Peygamberler”; Prof. Dr. Erdinç Ahatlı, “Hatemü’l Enbiya Hz. Muhammed (s.a.s.)” başlıklı yazılarıyla dosyamıza katkı sundu. Bu ayki söyleşimizi ise Prof. Dr. Eyüp Baş ile gerçekleştirdik.
İnsanlığın kurtuluş rehberi peygamberlerin yolumuzu bir kez daha aydınlatmasını niyaz ediyor bu vesileyle şubat ayında idrak edeceğimiz Miraç Kandili’nizi tebrik ediyoruz. Asrın felaketinin sene-i devriyesinde, vefat eden insanlarımızı rahmetle anarken devletimizin bir daha böylesi afetlerle karşılaşmaması için dua ediyoruz. Bereketli okumalar diliyorum...
Cafer Tayyar DOYMAZ