Din İşleri Yüksek Kurulu tarafından Diyanet Akademisi Başkanlığı Konferans Salonu’nda düzenlenen sempozyumun açılışında konuşan Başkan Erbaş, Müslümanların tarih boyunca Kur’an-ı Kerim’i anlamak için çok büyük emekler sarf ettiğini belirterek, şöyle konuştu:
"Müslüman alimler anlamayı sadece tefsir ilmiyle yeterli görmediler. Farklı alanlarda yani bugün müspet ilimler dediğimiz alanlarda çok büyük mücadeleler verdiler, emekler sarf ettiler. 7’nci asır, 8’inci, 9’uncu, 10’uncu hele 11’inci asra gelince Müslümanlar tıpta, matematikte, fizikte, astronomide, jeolojide yani bugün üniversitelerde okutulan müspet bilimler olarak tasnif ettiğimiz o alanlarda çok büyük çalışmalar yaptılar. Hatta 16-17’nci yüzyıldan sonra Batılıların önünü açan o ilmi çalışmaları Müslümanlar yaptılar."
- "Kur’an, fen, matematik veya fizik kitabı değildir"
Başkan Erbaş, Kur’an’ın özellikle yaratılış ve tabiatla ilgili konularda, fizik, tıp ve coğrafyaya dair hususlarda çeşitli bilgiler barındırdığına dikkati çekerek, “Söz konusu ayetlerin bilimsel keşifler vasıtasıyla her dönemde yeniden yorumlandığını görüyoruz. Bu noktada şunu ifade etmek gerekir ki merhum Elmalılı’nın ifadesiyle Kur’an bir fen, matematik veya fizik kitabı olmadığı gibi bir ayrıntılar kitabı da değildir. Kur’an-ı Kerim, ilahi bir kelamdır; ilkeler, ölçüler ve kurallar barındıran evrensel bir rehberdir." ifadelerini kullandı.
- Var oluşla ilgili bilimsel ayrıntılar insanda mevcuttur
Kur’an’da tefekküre, tezekküre, araştırmaya ve aklı kullanmaya teşvik eden pek çok ayetin olduğuna vurgu yapan Başkan Erbaş, "Tüm bu ayetler, tecrübi bilgilerin önemine ve bilgiyi elde etme vasıtalarına dikkat çekmektedir. Nitekim Cenabıhak; ’Gökte ve yerde olan şeylere bakın’, ‘(Resulüm!) De ki: Yeryüzünde gezip dolaşın ve Allah’ın ilk yaratılışı nasıl başlatıp devam ettirdiğini görün.’ buyurmaktadır. Bu ayetlerle Kur’an-ı Kerim, kainat ve tabiat üzerinde düşünmeye yöneltmektedir. Buradan hareketle diyebiliriz ki Cenabıhak, kainatta var oluşla ilgili müspet bilimlere dair kanunların, bilimsel ayrıntıların tespit ve tetkikini bizzat insana yüklemiştir.”
- Kavli ve kevni ayetler arasındaki tenasüb ortaya koyulacak
Başkan Erbaş, "Din ve bilim arasındaki ilişkiyi, biri güçlenirken diğeri zayıflayan, biri ilerlerken diğeri yok olmaya mahkum olan iki şey arasındaki ilişki gibi görmek ve göstermek isteyen yaklaşımlar her zaman olacaktır. Kadim ulemamız, geçmişte tezahür eden bu tür marazi düşüncelere ilmin vakarına yaraşır şekilde gereken cevabı vermişlerdir. Bu alanda pek çok eser yazmış, büyük bir müktesebat oluşturmuştur. Allah cümlesinden razı olsun." diye konuştu.
Hakikatin çağın idrakine bugünün diliyle yeniden sunulması gerektiğini dile getiren Başkan Erbaş, kavli ve kevni ayetler arasındaki tenasübün ortaya koyulmasına yönelik bir seri halinde gerçekleştirilen bu sempozyumları son derece önemsediklerini belirtti.
3 gün sürecek olan sempozyumun açılışında, Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Prof. Dr. Abdurrahman Haçkalı, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. İbrahim Hilmi Karslı, Mushafları İnceleme ve Kıraat Kurulu Başkanı Dr. Hafiz Osman Şahin, Eğitim Hizmetleri Genel Müdürü Sedide Akbulut, Yönetim Hizmetleri Genel Müdürü Bünyamin Kahraman, akademisyenler ve Başkanlık uzmanları da hazır bulundu.