“Birinin başına gelen kötü bir durum senin de başına gelebilir” anlamında kullandığımız atasözüne “gülme komşuna gelir başına” deriz. Çoğunlukla bu atasözünü bir başkasının başına gelen üzücü olaylara gülen, kınayan veya alay eden kimseleri uyarmak için kullanırız. Alay ettiğimiz şeyin ölmeden önce bizim de başımıza gelme olasılığını düşünseydik, yine de başkasının başına gelen üzücü olaylara sevinir miydik acaba?
Bunu bir kez daha düşünelim…
İçimizde hâlâ “Olsun, ben yine de gülerdim!” diyenlerimiz varsa bakış açınızda bir problem var demektir. Hatta bu açıdan bakınca çok çirkin göründüğünüz bile söylenebilir. Eğer kimsenin gönül aynasında böylesine çirkin görünmek istemiyorsak, tercihimizi güzel olandan yana yapalım. Böylelikle biz de güzelleşmiş olalım. Güzellik dediysek, sakın dış güzellik anlaşılmasın. Dışımızla beraber içimizin güzelliği de çok önemlidir.
Edebe bürünen kimsenin gözünden her yeni gün güzeldir, her batan güneş güzeldir, her atan kalp güzeldir ve şu memleketimizin taşı toprağı, dağı taşı, börtü böceği bile çok güzeldir. Asıl çirkin olan şey ise kötü düşüncelerimizdir.
Bir kere insanın bakış açısı kirlenmeye görsün her şeyde kusur aramaya veya başkasının başına gelen kötü durumlar ile alay etmeye başlar. O sebeple “açı” önemlidir diyoruz. Dünyaya bakış açısını düzeltebilmek için de insanın iç âlemine dönüp bir muhasebe yapması gerekir.
Ama nasıl bir muhasebe yapması gerekir?
Elbette adam akıllı bir muhasebe yapıp nereden geldiğini ve nereye gideceğini iyi hesap etmesi gerekir. En azından başımızı yastığa koyduğumuzda şunu diyebilmeliyiz:
“Ben bugün hangi kötü alışkanlığımdan vazgeçtim? Hangi komşumun veya arkadaşımın başına gelen kötü bir durumu düzeltmek için gayret ettim ya da bunun için zaman ayırdım?”
İşte bu şekilde düşünmeye başladığımız an, dünyaya bakan penceremizdeki kirlerden de kurtulmuş oluruz. Ayrıca etrafımızdaki güzelliklerin farkına varırız. Güzelliklerin farkına vardıkça da şükreden bir kul oluruz. Şükür ise bizi Allah’a severek ve isteyerek ibadet etmeye yönlendirir.
Bakınız, bir “açı” bizi nereden nereye getirdi. Buna rağmen hâlâ bir başkasının düştüğü kötü durumlara bakıp da “Olsun, ben yine de gülerim!” diyebilir misiniz?
Diyemezsiniz ya!
Çünkü bunca güzellik ve iyilik dururken kötülüğe meyil edemezsiniz. Bu şekilde yaparsanız gizli ve aşikâr düşmanlarınız tarafından gafil avlanmış olursunuz. “Her fırsatta anne babaya, komşulara, bütün insanlara, hatta hayvanlara ve bitkilere kısacası bütün mahlûkata iyi davranmayı tavsiye eden Peygamber Efendimiz, Yüce Allah’ın müminlere her işte iyiliği emrettiğini bildirmiştir.”
O hâlde en büyük iyiliği kendimize yapıp, dünyaya bakan penceremizi temiz tutalım.