Ya Hasîb ne demektir?
Hasîb deyince aklımıza sadece hesap tutan/gören gelse de esma-i hüsnanın pek çoğunda olduğu gibi bu ismin de türediği köke bağlı olarak birden çok anlam taşıdığını görürüz: “Hisab” mastarından gelmişse “her şeyi saymışçasına bilen ve hesaba çeken.” (Nisâ, 4/6) anlamına gelirken “haseb” mastarıyla bağlantılı olarak “yüce ve şerefli” demek olur.
“Hasb” kökünden geldiğinde ise “yeten, kâfi gelen” anlamındadır ve her çaresiz kalışımızda medet talebimizi iletme vasıtamız olan “hasbünallahü ve ni’mel-vekil (Allah bize yeter! O ne güzel vekildir)” zikri bu isimle böyle bir yakınlık içindedir.
Gazzâlî’ye göre Hasîb isminin anlamı yeterliliktir ve ona göre “kâfi” vasfı sadece Allah Teâlâ’ya mahsustur. Çünkü kâinatta hiçbir varlık tek başına herhangi bir hususta kendi kendine yeterli değildir.
Hasîb isminin ilk anlamı olan hesap tutma Yüce Allah için söz konusu olduğunda insanların hesap tutmasına benzemez. Yüce Allah’ın Hasîb oluşu sayılabilecek her şeyi sınırsız ilmi ile saymışçasına kuşatması ve bu hesabın sonucunu insanlara bildirmesi demektir.
Hasîb olan Allah kullarının hiçbir yaptığını boşa çıkarmaz; bütün amellerini kaydeder.
İyiliği mükâfatsız, kötülüğü cezasız bırakmaz. Nisâ suresi 86. ayette Allah Teâlâ’nın kimin daha güzel selam alıp verdiğini dahi hesaba kaydettiğinin bildirilmesi buna en güzel delildir.
Kur’an-ı Kerim’de Hasîb İsmi
Kur’an-ı Kerim’de Rabbimize atıfla h-s-b kökünden çok sayıda isim ve fiil bulunsa da Yüce Allah’tan bahisle Hasîb ismi üç yerde gelir. Kur’an-ı Kerim’de sonu Allah’ın isimleri ile biten ayetlerde bu isimlerle ayette işlenen konular arasında müthiş bir ilişki vardır. Esma-i hüsnanın her birinin anlam derinliğini birazcık olsun anlayabilmek için bu ilişkiye dikkat edilmelidir. Mesela yukarıda bahsettiğimiz üç ayetten ikisinde Allah’ın bütün davranışların hesabını soracağı vurgulanırken (Nisâ, 4/6, 86), üçüncü ayette bu ismin kâfi gelme anlamı öne çıkmakta ve başta peygamberler olmak üzere ilahi emirleri insanlara tebliğ edenlerin Allah’tan başka kimseden korkmadıkları, zira Cenab-ı Hakk’ın herkese kâfi geldiği belirtilmektedir. (Ahzâb, 33/39)
Yeterli olma manası ifade eden hasb kelimesi ise inkârcıların ve münafıkların İslam dini ile mensupları aleyhine sinsi faaliyetlerine karşı Hz. Peygamber’in (sas) ve müminlerin manevi güçlerini korumalarını, ümitlerini yitirmemelerini ve Allah’ın kendilerini savunup koruyacağı şuurunu zinde tutmalarını tavsiye eden ayetler içinde yer alır. Talâk suresinin 2. ve 3. ayetlerinde de eşler arasında anlaşmazlık ortaya çıktığında tarafların, özellikle erkek tarafının adilane ve insani duygularla davranması emredilmekte ve Allah’ın kendisine tevekkül eden kimseye yeteceği belirtilmektedir.
Hasîb’i Hesaba Katmak
Rabbimizin güzel isimlerinin çoğu bir açıdan bakıldığında lütuf ve ikram ifade ederken diğer açıdan uyarı ve tehdit içerirler. Hasîb ismi de böyledir. Durduğunuz yere, attığınız adıma göre Hasîb ismi lehinize de işleyebilir aleyhinize de. Mesela Nisâ suresinin 6. ayetinde velilerin yetimlerin mallarına nasıl yaklaşması gerektiği anlatıldıktan sonra “Hesap görücü olarak Allah yeter!” buyurulması herhangi bir haksızlığa bulaşan herkes için bir tehditken mazlumun yüreğine su serpen bir ifadedir.
Kur’an-ı Kerim’de geçen ifadesiyle Allah Teâlâ “seriu’l-hisab (hesabı çabuk gören)” (Bakara, 2/202; Mâide, 5/4) ve “esrau’l-hasibin (hesap görenlerin en hızlısı)”dir. (En’âm, 6/62) Bunca çeşitliliğine rağmen bütün mahlukatı göz açıp kapayana kadar muhasebe eder. Hiçbir söz ve davranış hatta imalar dahi dikkatinden kaçmayan, kalplerdeki niyetlere varıncaya kadar her detaya vâkıf ve bunların hesabını akla hayale gelmeyecek kadar çabucak gören bir Rab’dir O.
Hz. Peygamber (sas)’in: “Ey Seriu’l-hisab olan Allah’ım! Şu bize karşı birleşmiş olan düşmanları bozguna uğrat!” (Buhârî, Cihad, 96) şeklindeki niyazı bu ilahi vasfın sadece ahirette değil, dünyada da tecelli edebileceğini göstermektedir. Bu da Hasîb olan Allah’ı hesaba katmadan bir tek adım dahi atılmaması gerektiğini gösterir.
Yine Kur’an-ı Kerim’de kıyametin isimlerinden olmak üzere “hesap günü” ifadesinin geçmesi, hadislerde büyük hesap gelmeden kendi kendimizi hesaba çekmenin tavsiye edilmesi hep Hasîb olan Allah’ı hesaba katma yönünde ikazlardır. Bu nedenle işlerimizi planlarken, adımlarımızı atarken, duruşumuzu belirlerken ilk hesaba katılması gereken O’dur.
Hasîb Tecelli Ederse
Bu ismin tecellileri, anlamındaki çoğulluğa uygun olarak çok katmanlıdır. Öncelikle “hesaba çeken” manasını ele alalım: Nisâ suresinin 6. ayetinde belirtildiği gibi “Hesap gören olarak Allah kâfidir.” diyebildiğimizde O’nun dışındaki bütün hesap mercilerinin baskılarından kurtulmuş oluruz. Hasîb ismine bu mertebede bir iman, insan onurunun en büyük garantörü ve insanı tarihüstü yapan büyük bir güçtür. Kuşeyrî de Hasîb ismine tam anlamıyla inanan kimsenin kıyamet gününde dünyadaki her davranışından hesaba çekileceğinin şuuruna ereceğini ve o gün gelmeden önce kendi kendini hesaba çekeceğini söylerken bunu kast etmektedir. Aynı zamanda Hasîb isminin “her şeye kâfi gelen” manası üzerinde duran Kuşeyrî bu isim bir insana ahlak olduğu zaman Allah’ın onu dünyaya tamah etmekten koruyarak elindekini kâfi görme seviyesine yükselteceğini belirtir. Kuşeyrî bu noktada Allah’ın bir insanı “kendini muhtaç görme” duygusundan kurtarmasının bu hissi verdikten sonra onun ihtiyaçlarını gidermesinden daha büyük bir lütuf olduğunu söyler. Yine ona göre gerçek anlamda sadece Allah’ın kâfi geleceğine ve kendisini O’nun dışındaki her şeyden müstağni kılacağına inanan kul ihtiyaçlarını yalnız O’na sunar ve yalnız O’na güvenir. Bu inanç düzeyinin insanın onur ve haysiyeti ile ilgisi tartışılmaz biçimde açıktır. Bu hayattaki en büyük mutsuzlukların hep yetinmeme duygusundan kaynaklandığı malumdur. Allah’ın her konuda kendisine yeteceğine inanan, O’nun içine doldurduğu serinlik ve kifayet duygusuyla insanların ellerinde olana özenmekten korunan bir kişinin yaşayacağı doygunluk hissinin verdiği mutluluğu, insanın sahip olduğu hiçbir şey veremez.
İletişim ve insan yönetimi açısından baktığımızda Hasîb ismi bize kayıt, takip ve hesap sormanın önemini gösterir. Hesap verme ve hesaba çekilmeye açık olma bir medeniyet göstergesidir. Fakat birçok insan hesap vermeyi kendisine güvenilmemesi olarak algılamakta ve hesap vermekten rahatsızlık duymaktadır. İnsanları idare etme mevkiinde olanlar hesap verme kültürünü mutlaka yerleştirmelidir. Ancak bunu insanları rencide edecek ve güvensizlik unsuru olarak algılanacak şekilde yapmamalıdırlar. Hesap işi tamamen bir bilgilenme ve bilgilendirme olarak algılanmalıdır.
Söze “hasbünallah” ile başladık, onunla bitirelim. Bu sözün manasına göre Allah’ın kendisine kâfi olduğuna, bu yeterliliğin bütün derinliği ile inanan kul itaat ve ibadetlerini sırf Allah (cc) için yapar. Cennet ümidi ve cehennem korkusu dahi Rabb’inin zatının her hususta kendine kâfi olduğu bilincinde olan kul için ikinci sıradadır. Ona Allah (cc) yetmektedir...