Hayatımıza Anlam Katan Dualar

“Rabbimiz! Günahlarımızı ve işimizdeki aşırılıklarımızı bağışla, (yolunda) ayaklarımızı sağlam tut, kâfir topluluğa karşı bize yardım et!” (Âl-i İmrân, 3/147)

Abone Ol

Zor zamanlarda sabrı kuşanan müminlerin dualarından bir örnektir bu ayet-i kerime. Allah yolunda sebat edenlerden biri olmaktır bu niyazda bulunan muhlis müminlerin arzusu.

Yüce Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’de eski ümmetlerin yaşantılarından örnekler verir. Verir ki yaşadığı sıkıntılar karşısında ümidini kaybetmeye başlayan mümin yeniden toparlansın ve hak yolunda mücadeleye kaldığı yerden devam etsin.

Tarih sahnesi inananların Allah yolunda karşılaştığı nice sıkıntılara şahit olmuştur. Bu ayet, zorlu süreçlerde metanet timsali olan kullarla tanıştırır bizi. Peygamberlerine destek olmak için fedakarlıktan kaçınmayan bu insanlar, karşılaştıkları zorluklara ve çektikleri eziyetlere rağmen inançlarını kaybetmediler. Mümine yakışan bir tavırla, kula yakışan bir edeple sığındılar Cenabıhakk’a. Başlarına gelen imtihanların bir hikmeti bulunduğunun bilincinde olduklarından isyan etme yolunu seçmediler. Geçirdikleri zorlu sürecin, kendilerinde var olan bir kusurdan veya yaptıkları bir hatadan dolayı olabileceğini düşünüp, Allah'ın affına sığındılar.  Önce istiğfar ettiler sonra kâfirlere karşı yüce Allah’tan sabır ve zafer dilediler. Sabır ve tevekkül yolunu seçip tevbeye ve duaya sarıldılar.

Allah’ın rızası uğrunda mücadele ederken, istedikleri zenginlik, mükafat veya herhangi bir karşılık değildi. Sadece O’na yönelmekti, hatalarının affıydı murat ettikleri.  Allah'ın yardımını niyaz ettiler ama dünyevi hedeflere ulaşmak temennisiyle değil. İslam’ın aziz olması için, hak yolda ayaklarının kaymaması için… Bağışlanan kullardan olabilme ümidiyle edilen samimi bir duaydı gönüllerinden süzülüp dillerinden dökülen. Elinden geleni yaptıktan sonra Yaratan’a olan güveni kanıtlayan bir dua. Çabayla tevekkülün bir arada bulunduğu bir dua: "Ayaklarımızı sabit kıl ki yolundan ayrılmasın. Kafirlere karşı bize yardımcı ol."

Ayette verilen örnek müminlerin davranışları, karşılaşılacak durum ne olursa olsun Yüce Rahman’a güveni temsil ediyor. Rabbimiz bizlere ne güzel bir tablo sunuyor: Sabrediyorlar, dua ediyorlar, gayreti de elden bırakmıyorlar. Sonunda da Allah’ın yardımıyla galip geliyorlar. Gerektiğinde sevdiklerinden vazgeçebilecek imana sahip oldukları için galip geliyorlar. Girdikleri savaşı kaybetseler de kazanıyorlar aslında. Zira tevekkülün her durumda rızaya ulaştırdığının bilincinde olmak her durumda kazanca ulaştırır.

Zorluklarla karşılaştığımızda gevşeklik, bıkkınlık değil sabır ve sebat gösteren bu mütevekkil müminler gibi olmamızı ister Hak Teala.

Sıkıntılı dönemlerde müminin iki seçeneği vardır. Ya karşılaştığı sıkıntılı süreci Rabbine yakınlaşmaya vesile kılıp duaya ve istiğfara sarılacak ya da sıkıntıları bahane edip Rabbinden uzaklaşacak...

İstiğfara devam etmek, kula hem maddi hem manevi faydalar sağlar. İstiğfarı dilinden düşürmeyen, üzüntü ve elem içindeyken O’nu hatırlayan, O’na yönelen kişiden Yüce Mevla razı olur. Dara düştüğü zamanlarda ona bir çıkış yolu gösterir.

Allah sevgisi ile mesafeler aşar insan. Hayat yolunda yürürken kalbindeki sonsuz sevgi sayesinde bıraktığı dünya yükü onu hafifleştirir. Düştüğü yerden kalkmasını bilir yüreğindeki sevdayla. Kınayıcının kınamasından korkmaz; her koşulda hakkı tutar, hakkı kaldırır. Derdin sinesinde yoğrulurken duayı dilinden düşürmez.

Ne mutlu darlık içindeyken isyan yolunu değil teslimiyet ve tevekkül yolunu seçenlere; tevbeyi dilinden düşürmeyenlere. Onlar için Allah Resûlü’nün kutlu bir müjdesi vardır:

“Bir kimse istiğfârı dilinden düşürmezse, Allah Teâlâ ona her darlıktan bir çıkış, her üzüntüden bir kurtuluş yolu gösterir ve ona beklemediği yerden rızık verir.” (Ebû Dâvûd, Vitir 26, İbni Mâce, Edeb 57)