Hırs mı Azim mi?

Abone Ol

Rabbinin rahmetini onlar mı bölüştürüyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık. Birbirlerine iş gördürmeleri için, (çeşitli alanlarda) kimini kimine, derece derece üstün kıldık. Rabbinin rahmeti, onların biriktirdikleri (dünyalık) şeylerden daha hayırlıdır.

(Zuhruf 43/32)

---

Herkes var olur belki ama var olma bilincine erenler, varlık gösterme gayretinde olurlar. O halde gayretin ilk adımı, varlığın kıymetinin bilinmesiyle başlar. Çünkü var olmak, insana bahşedilmiş en büyük nimet ve lütuftur. Bu kıymetin farkındalığında olan insan harekete geçer ve varlığının gereğini ortaya koyar.

Her insan mizacı ve meşrebi gereği tamamlayıcı bir rol üstlenir bu hayatta. Bu sebepten her insan özeldir ve kabiliyetleri doğrultusunda vazifelerini yerine getirdiğinde aradığı anlam ve huzura kavuşur. Bunun için kendini ve Rabbini bilerek varlık alemindeki ehemmiyetinin şuuruna ermesi gerekir. Kendini tanıyıp, kendinden razı ve hoşnut olmalı ki teslimiyet ve tevekkülle adım atabilme cesaret ve azmini kendinde bulmalıdır. Çünkü insanın vazifesi adım atıp yol almak, kendini ötelere taşımaktır.

İstidat ve kabiliyetler herkeste farklı olmakla birlikte, bu potansiyelin geliştirilmesinin yolu her insana açıktır. Bu farklılıklar rahmettir de aslında. Her insan bir başkasından farklı ilham ve feyizler alır. Kendini inşa edip, kemale ermenin bir güzel yolu da farklılıklardan beslenmektir. Hayırda yarışmak nevinden olduğunda bu durum insanlar için büyük bir nimettir. Ancak olumsuz duygulara esir olup, hasede sebep bir nazarla bir diğerini odağına almak yoldan eder insanı.  “Allah’ın, kiminizi kiminize üstün kılmaya vesile yaptığı şeyleri (haset ederek) arzu edip durmayın...” (Nisa 4/32) Ayette de geçtiği üzere bir diğerinin değil elindekinin kıymetine erenler, attığı adıma odaklanabilirler. Var olmanın kıymetini bilmek, var edildiğimiz halimizle değerli olduğumuzu fark edip, bu değeri öteye taşımak için azmetmekle mümkündür. Hased ve mutsuzlukla değil, bir diğerinin azmini ve gayretini ilham kaynağı kılarak, kendini geliştirmekle mümkündür.

“İnsan için ancak çalıştığı vardır.” (Necm 53/39) buyrulur ayette. Emekle gelen her şey değerlidir ama asıl emek veren insandır değerli olan. Çünkü o, emek vermeye değecek en büyük nimet olan hayatının farkında olandır. Sayılı nefesini, nefsinin amansız kandırmacalarıyla heba etmeyendir. Çalışmanın hırs göstermek olmadığını, herkesin kemal yolculuğunun eşsiz ve özel olduğunu bilendir.

Hırs ve haset yıkıcı, azim ve gayret yapıcıdır. Hırs alabildiğine sürükler ve tepetaklak eder, azim yola yoldaştır. Muhteris, başaramadığında öfkeye düçardır. Azmeden ise kanaatle huzur bulur. Hırsla hareket eden, nail olamaz olsa da doyamaz. Azmeden ise vardığı neticeden razı ve hoşnut olur ve “...Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah’a tevekkül et, (ona dayanıp güven). Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever.” (Âl-i İmrân 3/159) ayetinin gereğini yerine getirir.

 Hasılı, zehirli duyguların en tesirli panzehri, azimle çalışmak ve kanaat etmektir. Boşluk kabul etmeyen hayat, boşta olanı olumsuzluklarla istila eder. Yoluna ve önüne bakan hedefine yaklaşır, hırs ve tamahla etraftan gözünü alamayan ise düşe kalka yaralar alır.