Huşû ne demektir?

Sözlükte “sessiz ve sakin durmak, alçak gönüllü olmak, Hakk’a boyun eğmek; yumuşaklık, kolaylık” gibi anlamlara gelen huşû‘ kelimesi, terim olarak Allah’ın huzurunda olduğu bilinciyle tevazu gösterip boyun eğmeyi ifade eder.

Hudû‘ da (الخضوع) aynı mânaya gelmekle birlikte bu kelime daha çok bedenle gösterilen alçalmayı ve boyun eğmeyi, huşû ise bu nevi hareketlerle dışa yansıyan kalpteki sükûnet ve tevazu halini ifade eder. Huşûun esas itibariyle içten gelen ve muhatabın heybetinden kaynaklanan mânevî ve ahlâkî bir hal olmasına karşılık hudû‘ zorlama sonucunda mecbur kalınan bir boyun eğme de olabilir. Nitekim kelime Kur’an’da bu anlamda geçmektedir (eş-Şuarâ 26/4).

Kur'an-ı Kerim'de " Huşû" 

Bir âyette isim olarak huşû kelimesi (el-İsrâ 17/109), on altı âyette de bu kökün türevleri yer almaktadır (bk. M. F. Abdülbâkī, el-Muʿcem, “ḫşʿa” md.).

Kur’an’da mevcut kelimelerin anlam ilişkisine dair bazı eserlerde huşûun âyetlerde “tevazu” (el-Bakara 2/45), “korku ve çekinme” (el-Enbiyâ 21/90), “kıpırdamadan yere bakarak durma” (el-Mü’minûn 23/2), “çaresizlik” (tezellül) (Tâhâ 20/108; el-Kamer 54/7; el-Kalem 68/43) anlamlarında kullanıldığı belirtilmektedir (İbnü’l-Cevzî, s. 276-277; Hüseyin b. Muhammed ed-Dâmegānî, s. 158-159). Ancak huşû kelimesinin bazı âyetlerde (Âl-i İmrân 3/199; el-İsrâ 17/109; el-Enbiyâ 21/90; el-Mü’minûn 23/2; el-Hadîd 57/16) kullanıldığı konuma bakarak terim anlamını, “Allah karşısında duyulan saygı ve tâzimden dolayı her türlü benlik iddiasını terkederek O’na boyun eğme ve bunun hareketlere yansıyan tezahürü” şeklinde belirlemek mümkündür.

Huşû’ sahibine hâşi’denir. Çoğulu, hâşiûn ve hâşiîndir.

  • Huşû kavramı Kur’ân’da; mü’minleri, dağları ve yeryüzünü övme, âhirette kâfirlerin durumunu bildirme  bağlamında kullanılmıştır.

Zekeriya ve Yahya Peygamberler, (Enbiyâ, 21/90) îmân eden kitap ehli (Âl-i İmrân, 3/99) hâşiîn vasfı ile övülmüşlerdir. Kur’ân’da bu 
vasıf ile, îmân edip itâat eden, Allah’ın emir ve yasaklarına karşı saygılı olan, asla kibirlenmeyen, Allah’a karşı gelmekten sakınan ve korkan, 
Allah’ın va’d ve vaîdini doğrulayan mü’minler kastedilmiştir.

Huşû’un aslı, kalpte; tezâhürü, bedende olur.

Kalp Allah’a boyun eğerse azalar da boyun eğer. Hadîd sûresinin 16. âyetinde “kalbin huşûu”, Mü’minûn sûresinin 2. âyetinde “namazda huşû” söz konusu edilmiştir.

Kalbin huşûu, imân edip Allah’a saygı duyması, onu övmesi, anması ve ona karşı gelmekten sakınmasıdır. Zıddı katı kalplilik yani dinî değerler karşısında duyarsız, dinî öğütler karşısında vurdum duymaz olması ve İslâmî inanç ve düşünceyi savunmamasıdır.

Namazda huşûu, namazı Peygamberin bildirdiği şekilde, farz, vacip, sünnet ve adabına uyarak, kemal-i edep, huzuru kalp ve ihlâsla kılmaktır. “Dağ ve arzın huşûu” (Haşr, 59/21; Fussilet, 41/39); ilâhî yasalara uymasıdır. Dünyada kibirlenip Allah’a boyun eğmeyen, ilâhî emir ve yasaklara uymayan, Allah ve Peygamber’e baş kaldıran kâfirlerin; suçluluğun göstergesi olarak âhirette zilletten boyunlarını ve gözlerini öne eğecekleri ve seslerini kısacakları “huşû” kavramı ile ifade edilmiştir (Kamer, 57/7-8; Kalem, 68/43; Me’âric, 70/44; Tâ-hâ, 20/108; Şûrâ, 42/45). 

Namazda huşû için nelere dikkat edilmelidir?

Kur’ân-ı Kerîm’de huşû ile namaz kılmak, müminin ayırıcı niteliklerinden biri olarak zikredilir (el-Mü’minûn, 23/2). Resûlullah (sas), “Namaz gözümün nuru kılındı.” (Nesâî, ‘İşratü’n-nisâ, 1 [3939-3940]) buyurarak namazın özel durumuna işaret etmektedir. Namazda huşû; dikkati dağıtacak dış etkenlerden uzak olup kalbin Allah’a (cc) bağlanabilmesi ile gerçekleşir. Kişinin iç dünyasında yaşadıkları, düşünceleri namazındaki huşûunu etkiler ve davranışlarına da yansır. Bu sebeple namaz kılarken kişi Allah’ın huzurunda bulunduğunun bilincinde olmalı, zihin ve gönül dünyası ile namaza yönelmeli; sağa sola bakmak, elbisesiyle oynamak ve ta’dîl-i erkâna riâyet etmemek gibi hâl ve hareketlerden kaçınmalıdır. Okuduğu sûre ve zikirlerin anlamına odaklanmaya çalışmalıdır. Bunun yanında namazda iken akla gelen haricî düşüncelerin peşine düşmemeye ve Rabbinin huzurunda olduğunu hatırlayarak zihnini toparlamaya gayret etmelidir.