İhlas

“İş, davranış ve ibadetleri gösteriş ve çıkar kaygılarından arındırıp sadece Allah için yapmak” manasına gelen ihlas, sözlükte saf, katışıksız, arı ve duru olmak gibi anlamlara gelir. İhlasın zıddı “riya” ve “süm’a”dır. Riya, bir işi gösteriş için yapmak, süm’a ise yapılan bir iyiliği, övünme ve çıkar amacıyla başkalarına duyurmaya çalışmaktır. Dolayısıyla Allah’tan başkası adına, başkasının gözüne girmek için yani Allah’a başka birini ortak kılarak yapılan ibadetin bir faydası yoktur. Zira Rabbimizin böyle bir kulluk gösterisine ihtiyacı yoktur. Ameller ihlasla ve Allah’ın rızası gözetilerek yapıldığında bir değer taşır. Din, özü itibarıyla ihlas ve samimiyetten ibarettir. Dolayısıyla samimiyetin olmadığı yerde dinden veya dindarlıktan söz edilemez. Allah Resûlü, namazlarının ardından, “...Allah’ım! Ey Rabbimiz ve her şeyin Rabbi! Beni ve ailemi dünya ve ahirette her an sana ihlasla bağlı kıl. Ey yücelik ve ikram sahibi!..” duasıyla Cenab-ı Hakk’a dua etmiştir. (Ebû Dâvûd, Vitir, 25)


Bir Hadis: "Ölülere sövmeyin. Çünkü onlar, önden göndermiş olduklarının (amellerinin) karşılıklarına ulaşmışlardır." (Buhârî, Cenâiz, 97)
Greenwich saati ile 12.36’da içtima olacak.