Hep imtihandayız, hayat imtihan. İmtihan araçları farklı: Bedenimiz, ailemiz, evimiz, malımız, makamımız, itibarımız…
Hep imtihan aracı…
Karun malıyla imtihan edildi, kaybetti.
Bel’am ilmi ile imtihan edildi, kaybetti.
Yusuf (a.s.) Züleyha ile imtihan edildi, kazandı.
Uhud’da okçular ganimetle; aralarından biri hırsızlık yapan Beni Mahzum kabilesi adaletle; Talut’un Calut’un üzerine giden ordusu nehirle imtihan edildi.
Kazanan da oldu…
Kaybeden de…
İlim/bilgi de imtihan araçlarından biri. Onunla yükselecek mi yoksa dünyaya çakılıp kalacak mı alim/bilgin.
Deneniyor...
"Ne kadar bilgili!", "Deniz derya" iltifatları insanı kendisinden geçirebiliyor!
"Ne güzel konuşuyor!", "Muhteşem bir ses" cümleleri insanın ayağını yerden kesebiliyor! Zor gerçekten.
Bilgiyle yükselip tevazuyu kazanmak…
Manen dereceniz yükselecek ama başınız öne doğru eğilecek.
Makamınız yükselecek ama kalbimiz tir tir titreyecek…
Aman ya Rabbi! Ayağım kaymasın, kalbime ucb, kibir, gurur, enaniyet, riya hastalıkları sirayet etmesin...
İmamı Azam Ebu Hanife, çamurlu yolda yürüyen çocuğa; "Aman yavrum düşmeyesin" deyince çocuk: "Efendim ben düşersem üstüm çamur olur. Ama siz düşerseniz yüzler, binler düşer, siz daha çok dikkat edin." der.
Rabbim ayaklarımızı rızası istikametinde sabit kılsın.
"Allah ilmi insanlardan bir anda söküp almaz. Fakat alimlerin ruhunu alarak ilmi alır. Nihayet geride bir alim kalmadığında, insanlar cahil önderler edinirler. Onlara sorular sorulur, onlar da bilgisizce fetva verirler. Böylece hem saparlar, hem saptırırlar." (Buhari, ilim, 34)
Nefsin, şöhretin, servetin şehvetine kapılmadan bir duruş sergilemek gerekiyor.
İslamın en nezih konularının en olmayacak zeminlerde konuşulmasına malzeme olmamak gerekiyor.
Bir ömür çalışarak dahi çözüme kavuşturulamayan mevzularla hiç duymamış olanların zihinlerini yorup şevklerini kırmamak gerekiyor.
İlmin izzetini kuşanmak gerekiyor...