İncinsen de İncitme
Vefatının 750. Yılında Hacı Bektaş-ı Veli
Tarih her döneminde başta idarecileri ve toplumun her kesimini yetiştiren ve yön veren âlimler, arifler, düşünürler, şairler ve sanatçılar vardır. Her toplum içinde bu vasıflı insanların varlığı ve onların gördüğü itibar ve ilgi aynı zamanda etkilerini de artırır. İslam dünyasında çok sayıda büyük insanlar yetişmiş aynı zamanda millet olarak bizim içimizden de çok sayıda değerli insanlar yetişmiştir. Anadolu’ya gelişimizden itibaren Ahmet Yesevi’den Hacı Bayram Veli’ye Yunus Emre’den Eşrefoğlu Rumi’ye çok sayıda insanımız yetişmiştir. Bu yıldız isimlerden birisi de hiç şüphesiz Hacı Beştaş-ı Veli’dir.
Tarihimizdeki bu yıldız isimlerin en temel özelliği sözlerine kaynaklık eden Kur’an ve sünnet olmasıdır. Yaşadıkları coğrafyaya göre bir anlamda Kur’an ve sünnetin öğretilerini tercüme etmişler. Bu sayede içinde yaşadıkları insanların zihin ve gönül dünyalarına hitap etmişlerdir. Bu tarihi şahsiyetlerin etkisi kâl ile hâl’i birleştirmelerinden kaynaklanmıştır. Yani söylediklerini öncelikle yaşamışlar. Ve bir anlamda dindarlığın görünen yüzü olan ahlak kavramını yaşayarak göstermişler. Bu fiili durum hem kendi inanç mensupları arasında ama aynı zamanda başka inanç mensupları üzerinde de derin izler bırakmış ve birçok insanında Müslüman olmasına vesile olmuştur. Bir başka özellikleri ise yaşadıkları dönemde toplumların içinde bulundukları kargaşa durumlarından çıkmaları için rehberlik etmişlerdir. İşte Hacı Bektaş Veli’nin yaşadığı dönemde İslam dünyasında Moğol istilasının yaşandığı zor bir dönem idi.
Kaynaklar Hacı Bektâş-ı Velî’nin 1209 yılında Nişabur’da dünyaya geldiğini bildirir. Vefat tarihi olarak da 1271 olarak ifade edilmektedir. Bu durumda Hacı Bektâş-ı Velî’nin 13. yüzyılın ikinci yarısında yaşadığı ve yaklaşık 63 yaşında vefat ettiği söylenebilir. Orhan Gazi ve I. Murat dönemi âlimlerinden. Mevlana ile aynı zaman diliminde yaşamış. Hz. Hüseyin soyundan yani Seyyid’tir. Hacı Bektâş, ömrünün 40 yılını Nişabur’da geçirmiştir. Ahmet Yesevî’nin talebelerinden Lokman Perende’den terbiye görüp daha sonra Moğol baskısı sebebiyle Anadolu’ya geldiği ve bugünkü ismi Hacı Bektaş olan Sulucakarahöyük’e geçtiği ifade edilmektedir.
Türkiye Diyanet Vakfı tarafından yayınlanan Makâlât adlı eserinde diğer eserleri hakkında geniş bilgi vardır. Şu hususu da ifade edelim ki, her eserin kendi dönemi ihtiyaçlarını ve tespitlerini öncelediğini ihmal edemeyiz. Ama hem Hacı Beştaş-ı Veli hem de diğer âlimlerin güzelliği ve önemi ise, dile getirdikleri tespit, tavsiye ve öğütlerin kendi çağlarını aşan değerlendirmelere sahip olmalarıdır. Ayrıca yukarda da ifade ettiğimiz gibi Kur’an ve sünneti esas almaları ki tespitleri, telmihleri hatta birebir atıf yapmaları bunu bize açık bir şekilde göstermektedir. Bir diğer güzellikleri ise dili iyi kullanmalarıdır. Her bilgi seviyesinden her insanın anlayabileceği ortak bir oluşturmuşlardır.
Öğütlerinin merkezinde insan vardır. Hem insanın yetişmesi hem de insanın diğer insanlara olan davranışları vardır. Mesela, İncinsen de incitme sözü gündelik hayatımızda sık karşılaştığımız insani bir hususla alakalı temel bir tavsiye ve öğüttür. Çok da kolay olmayan bir başkasını tahammül etmek, başkası bizim canımızı yaksa da imkan varsa affedici olmak ve aynı yanlışı yapmamak hususunda ciddi bir uyarı ve ahlaki bir tavırdır. Atasözlerimizden iyiliğe iyilik her kişi kârı, kötülüğe iyilik er kişi kârı sözü de bu ifadeyi destekleyen hususlardan birisidir. Eserinde insanın kendini arındırması için takip etmesi gereken yollar anlatılmıştır.
Bir diğer güzel anlamlı sözü ise şudur: Bir olalım, iri olalım, diri olalım. Bu öğüdü tarih boyuncu yol gösterici temel ifadelerden birisi olmuştur. Toplumların hayatlarında afetler veya savaşlar gibi zor zamanlar vardır. Böyle durumlarda toplum moral olarak çöker. Bir de üzerine maddi sıkıntılar eklenince tahammül edilemez bir hal olur. İşte böyle zor zamanlarda birlik olmak aynı zamanda güç demektir. Bu da toplumların umudunu ve gelecek planlarını artırır. Bir elin nesi var, iki elin sesi var atasözümüzde bu ifadeyi desteklemesi açısından anlamlıdır. Görüş farklılıklarına rağmen birliği muhafaza bir toplumun geleceği açısından hayati değerde bir öneme sahiptir.
Hacı Bektaş-ı Veli ve diğer bütün büyük şahsiyetler insanı esas almış, insanı eğitmek ve ahlakını güzelleştirmek için gayret göstermişlerdir. Örnek aldıkları yegâne kişi olan Hz. Peygamber (s.a.s.) de “ Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim “ (Muvatta’, Hüsnü’l-huluk,1.) buyurmadı mı? Ürettikleri kavramlar, oluşturdukları dil hem zihinlere hem de gönüllere hitap etmiştir. Yapıcı, hoşgörüyü esas alan, bağışlayıcı bir dil ve toplumu kaynaştıran ifadeler hep gündemlerinde olmuştur. Bir anlamda Kur’an-ı Kerimin ve hadislerin ahlaki öğretilerini kendi zamanlarında yaşadıkları coğrafyalarda anlaşılır kılan tercümeler yapmış gibidirler.
Vefatının yıl dönümünde tarihte iz bırakmış bir şahsiyeti anmak toplumun neye veya nelere önem verdiğinin bilinmesi açısından önemlidir. Gençlerimize göstereceğimiz rol model insanların duruşları, öğretileri, hayatları ve sözleri bizim için aynı zamanda bir yol haritasıdır. Onların büyüklükleri ise görüş ve düşüncelerini Kur’an ve sünnete dayanmalarındandır. Zaten biz Müslümanlar için bir fiilin veya sözün muteber olması ancak Kur’an ve sünnete uygunluğu ile geçerlidir. Rahmet olsun önden giden Hacı Bektaş-ı Velî’ye, âlimlere, ariflere ve cümle Ehl-i imana.