Filistin

İşgalciler, Gazze'deki Filistinlileri göçe zorlamaya devam ediyor

İşgalciler, saldırı altında tuttuğu Gazze Şeridi'nde zorunlu göçü sistematik bir silah olarak kullanmayı sürdürüyor.

Abone Ol

Yaklaşık 2,3 milyon kişinin yaşadığı Gazze'de, işgalcilerin saldırıları ve tehditleri nedeniyle Filistinlilerin zorunlu göç çilesi bitmiyor.

Saldırılardan kaçmak için oradan oraya savrulan Filistinliler, güvenli yerin olmadığı Gazze'de nereye gideceklerini bilmiyor.

Zira, işgalciler, "güvenli olduğunu" iddia ettiği yerlerin daha sonra boşaltılmasını istiyor hatta buralara da saldırılar düzenliyor.

İşgalcilerin, Gazze'de son bir hafta içinde "güvenli" olduğu iddia edilen bölgenin bazı kısımları dahil olmak üzere 5 ayrı sözde "tahliye emri" yayımladı.

İşgalcilerin Sözcüsü Avichay Adraee, sosyal medya hesabından yeni bir harita paylaştı.

Adraee, Gazze'nin güneyindeki Han Yunus'a bağlı Beni Süheyla kabasının dahil olduğu bazı bölgelerin boşaltılmasını istedi.

BM Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA), katil İsrail'in Gazze'de bu ay şu ana kadar 13 ayrı "tahliye emri" yayınladığını belirtti.

Katil İsrail'in bu kararlarının Gazze'de yaklaşık 250 bin kişiyi etkilediğine dikkati çekilen açıklamada, "Aileler, 'askeri operasyonlar' ve yaz sıcağı arasında taşıyabilecekleri ne varsa yanlarına alarak tekrar tekrar yerlerinden ediliyor. Gazze Şeridi'nde bu yorucu döngüden kaçış yok." ifadelerine yer verildi.

Katil İsrail'in Gazze'nin farklı noktalarına düzenlediği saldırılarda 4 Filistinli hayatını kaybetti

Han Yunus kentinde bulunan Nasır Hastanesi'ndeki sağlık kaynaklarından alınan bilgiye göre, işgalcilerin güneydeki Abesan kasabasına düzenlediği saldırı sonucu 3 Filistinli öldü.

Sivil Savunma Teşkilatı'nın Telegram hesabından yaptığı açıklamaya göre ise kuzeydeki Gazze kentine bağlı Ez-Zeytun Mahallesi'ne düzenlenen saldırıda 1 Filistinli hayatını kaybetti.

Orta kesimdeki Nusayrat Mülteci Kampında yerinden edilmiş Filistinlilerin sığındığı bir depoya düzenlenen saldırıda ise yaralananlar oldu.

İşgalcilerin 7 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda en az 16 bin 480’i çocuk, 10 bin 980’i kadın olmak üzere 40 bin 265 Filistinli öldü, 93 bin 144 kişi yaralandı.

BM: Ekim 2023'ten bu yana Gazze nüfusunun yaklaşık yüzde 90'ı yerinden edildi

OHCHR, X sosyal medya platformundan işgalcilerin yoğun saldırıları altındaki Gazze'de yaşananlara ilişkin paylaşımda bulundu.

Katil İsrail'in, 1 Ağustos'tan bu yana Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un bazı bölgelerinde yaşayan Filistinlilerden 13'üncü kez "sözde insani bölgelere" gitmelerini istediği belirtilen paylaşımda, "Ekim 2023'ten bu yana Gazze nüfusunun yaklaşık yüzde 90'ı yerinden edildi. Şimdi Gazze Şeridi'nin sadece 10'da 1 kadar bir alana itildiler." bilgisi paylaşıldı.

Paylaşımda, Gazze'de hiçbir yerin güvenli olmadığının da altı çizildi.

Katil İsrail, Gazze'de zorunlu göçü sistematik bir silah olarak kullanıyor

Katil İsrail, 7 Ekim'de başlattığı saldırılardan bu yana yayınladığı "tahliye" kararlarıyla Gazze Şeridi'ndeki Filistinlileri sürekli olarak oradan oraya göçe zorluyor.

BM verilerine göre, Gazze'de yaşayan her 10 kişiden 9'u kaitl İsrail saldırıları nedeniyle zorla yerinden edildi.

Gazze'de oradan oraya savurulan Filistinliler, saldırılar ve gıda sıkıntısının yanı sıra zorunlu göç nedeniyle de zor günler geçiriyor.

BM'ye göre, Gazze'deki Filistinlilerin büyük çoğunluğu ayda bir göç etmek zorunda kalıyor.

Katil İsrail'in saldırılarından kaçan Filistinliler, çaresizlik içinde sığındıkları alanlarda derme çatma çadırlarda hayata tutunmaya çalışıyor.

Katil İsrail'in zorla yerinden ettiği Gazzeliler, temel ihtiyaçlardan mahrum bir şekilde hayata tutunmaya çalışıyor

İşgalcilerin saldırılarından kaçarak mülteci kamplarına ve okullara sığınan Filistinliler, basit şilteler üzerinde yerlerde uyuyor, yemek yapmak için odun ve kağıtlarla ateş yakıyor.

Başlarının üzerinde bir çatı dahi olmayan ve derme çatma çadırlarda kalan Gazze halkı, çevrede çoğalan böcek ve sürüngenleri uzaklaştırmak için geceleri kaldıkları çadırların çevresinde ateş yakıyor.

Bir bölgeden diğerine gidebilmek için hiçbir ulaşım aracının olmadığı Gazze'de insanlar sadece gündüzleri bulabildikleri eşek arabalarını kullanıyor.

Gazze'nin orta kesimlerindeki Nusayrat Mülteci Kampı'nda küçük bir çadırda kalan Sümeyye Ebu Haşiş, katil İsrail'in bombardımanları ve ambulans sesleri altında odun ve kağıtlardan yaktığı ateşte çocukları için konserve yiyeceklerden akşam yemeği hazırlıyor.

Filistinli anne, tüm eksikliklerin ortasında ailesini doyurmak için çabalarken, eşi ise kumaş ve naylonlardan yapılmış çadırda katil İsrail'in saldırıları nedeniyle korku yaşayan çocuklarını neşelendirmeye çalışıyor.

Gazzeli baba, gündüz güneş enerjisiyle şarj ettiği küçük el feneriyle yaşadıkları ağır durumdan biraz olsun çıkabilmeleri için çocuklarına basit oyunlar oynatıyor.

Bölge sakinleri hem temel ihtiyaçlarını karşılamak hem de telefonlarını şarj etmek için güneş enerjisini kullanıyor. Güneş enerjisini sağlayan paneller yaygın bir şekilde bulunmuyor ve sadece birkaç saatlik ihtiyacı karşılayabiliyor.

Umutlar savaşın bitmesi yönünde

Çadırda yaşayan Filistinli ihtiyar kadın Vatife Ebu Haşiş, yerinden edildiği Gazze'nin kuzeyindeki Beyt Hanun kentinde ailesiyle birlikte geçirdiği güzel günleri yad ederken, daha önce huzurlu hissettiği karanlık gecelerde artık korku ve acının hakim olduğunu söylüyor.

Yüksek sıcaklıkların da bunalttığı Ebu Haşiş ailesindeki çocuklar, havalandırmanın olmadığı, sıcaklığı içeride tutan naylon çadırlarda cilt hastalıklarına yakalanıyor.

Evlerine dönüp acı ve korkudan uzak yaşamak isteyen Ebu Haşiş ailesi, sevdiklerinden birçoğunu yaşamdan koparan ve hayatlarını alt üst eden katil İsrail'in saldırılarının bir an önce sona ermesini umuyor.

İmkansızlıklar Gazzelileri ilkel zamanlara götürdü

Filistinli anne Sümeyye Ebu Haşiş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Yerinden edilmenin ve savaşın acısını yaşadık. Şimdi de temel yaşam ihtiyaçlarından, yemek pişirmek için elektrik ve tüpten yoksun bir çadırda yaşıyoruz. Kullandığımız her şey ilkel, hatta ayakkabı ve kıyafet bile az bulunuyor." dedi.

Ebu Haşiş, "Gece olunca korkularımız artıyor. Çünkü karanlık her yeri kaplıyor. Biz de ay ışığını veya varsa zayıf bir el feneri kullanıyoruz ki o da çok az aydınlatıyor." ifadesini kullandı.

Katil İsrail'in saldırılarına değinen Ebu Haşiş, "Çocuklar geceleri şiddetli bombardıman sesleri yüzünden uyuyamıyor ve korkudan titriyorlar. Ne kadar çok korktukları yüzlerinden okunuyor." şeklinde konuştu.

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) Orta Doğu ve Kuzey Afrika İletişim Sorumlusu Salim Oweis, 17 Ağustos'ta, "Gazze'deki birçok çocuk gördüklerini düşünmekten ve korkudan uyuyamıyor. Çocukların başa çıkması gereken çok fazla şey var. Bence bu durum uluslararası toplumun harekete geçmesi ve çocuklara öncelik vermesi için bir çağrı. Eğer böyle devam ederse, korkarım ki gelecek çok daha kasvetli olacak." ifadesini kullanmıştı.

Gazze'de çok sayıda Filistinli aile, Ebu Haşiş ailesi gibi temel ihtiyaçlardan yoksun ve korku ve endişenin kol gezdiği şartlar altında hayatta kalmaya çalışıyor.

Katil İsrail'in saldırılarında evlerini ve sevdiklerini kaybeden Gazzeliler, bir an önce şiddetli bombardımanlardan, yıkımdan, ışığın olmadığı karanlık gecelerden uzakta güvenli bir hayata dönmeyi ümit ediyor.

Bombardıman sesleri altında uyumaya çalışıyorlar

Filistinli Salim ailesi, çocuklarıyla birlikte çadırlarının dışında yaktıkları ateşin başında otururken, işgalcilerin Bureyc Mülteci Kampı, Deyr el-Belah ve Han Yunus kentine yönelik saldırılarının sesleri gecenin karanlığını deliyor.

Salim ailesi, tahta, naylon ve kağıt yakarak gecenin karanlığını aydınlatarak çocuklarının korkularını biraz olsun dindirmeye çalışıyor.

Ateşkes haberi umuduyla dinlenen radyo

Salim ailesinin babası Ebu Muhammed, ateşkesin ilan edildiğini duymak ve terk etmek zorunda kaldıkları şehirlerine dönebilmek umuduyla radyoda haberleri dinliyor.

Çadırlarını aydınlatacak hiçbir şeyleri olmayan Salim ailesi, yemeği yaktıkları ateşte pişirmeye, karanlık için ise ay ışığından faydalanmaya çalışıyor.

Gazze Şeridi'ne kısıtlı bir şekilde insani yardımın ulaşmasına izin verilse de işgalcilerin saldırılarının yoğunluğu, uzun süredir devam etmesi ve yerinden edilenlerin sayısının halkın çoğunluğunu çoktan aşması nedeniyle bu yardımlar Gazzelilerin temel ihtiyaçlarını karşılamasına yetmiyor.

 "Gazze'de şimdi ateşkese ihtiyacımız var"

Wennesland, BM Güvenlik Konseyi'nde yaptığı konuşmada, işgalcilerin Gazze'deki saldırılarına ve ateşkes sağlanamaması durumunda Orta Doğu'da yaşanacak tehlikelere dikkati çekti.

BM Koordinatörü, "Gazze'deki savaş, tüm insani trajedi, bölgesel tırmanışın ciddi riski, çözülememiş katil İsrail-Filistin çatışması ve devam eden işgalle birlikte Orta Doğu'daki ateşi alevlendirmeye hazır bir durum yaratıyor." dedi.

"(Gazze'de) Şimdi ateşkese ihtiyacımız var." diyen Tor Wennesland, herhangi bir kıvılcım veya yanlış hesaplamanın, milyonlarca insanı daha çatışmaya sürükleyecek "bir dizi kontrol edilemez tırmanışa yol açabileceği" uyarısında bulundu.

Wennesland, "Gazze'de, kitlesel sivil kayıpları, katil İsrail'in yerinden edilmiş kişilere barınak sağlayan okullara ve camilere düzenlediği hava saldırıları ve sivil altyapının kasten tahrip edilmesi, daha geniş bölgede yankılanan acı ve şiddeti körüklüyor." diye konuştu.

Katil İsrail'in son haftalarda tekrarlanan tahliye kararlarını eleştiren Wennesland, "Bu kabul edilemez koşulların devam etmesine izin verilirse Gazze'deki insani yardım operasyonları, nüfusun muazzam ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak kalmaya devam edecek." ifadesini kullandı.

İşgal altında bulunan Barı Şeria'daki "şiddet ve gerginliğe" dikkati çekti

BM Orta Doğu Barış Süreci Özel Koordinatörü Tor Wennesland, uluslararası toplumun Gazze'ye odaklandığını, fakat işgal altındaki Batı Şeria'da "şiddet ve gerginliğin" arttığını, ortamın "barut fıçısına" döndüğünü belirtti.

15 Ağustos'ta Nablus yakınlarındaki Filistin köyünde katil İsrailli yerleşimcilerin gerçekleştirdiği saldırıya atıfta bulunan Wennesland, bu saldırının, katil İsrailli yerleşimcilerin Filistinlilere uyguladığı şiddet nedeniyle "hesap vermemesinin bir başka sonucu" olduğunu söyledi.

Wennesland, "Açıkça belirteyim ki bir başka artan tırmanışı önlemek istiyorsak, şiddet sona ermeli. Terör eylemlerinin hiçbir gerekçesi yok, siviller korunmalı ve kışkırtma durdurulmalı. Kutsal yerlerdeki statükonun herhangi bir ihlali de kesin şekilde reddedilmelidir." değerlendirmesinde bulundu.

BM Koordinatörü, hem Gazze'yi hem de işgal altındaki Batı Şeria'yı "etkili bir şekilde yönetebilen" ve işgal altındaki Filistin topraklarında istikrar ve güvenliği sağlayabilen bir Filistin hükümetinin "işini kolaylaştıracak bir çerçeve oluşturulması" gerektiğini vurguladı.

Wennesland, "Sonuç olarak, bu umutsuzluk kısır döngülerinden çıkmanın tek yolu işgali sona erdirecek ve iki devletli bir çözüme ulaşacak siyasi bir ufuktur." dedi.

Uluslararası STK'lar, katil İsrail'in Deyr el-Belah'taki sivilleri göçe zorlamasına tepki gösterdi

Uluslararası yardım kuruluşları imzaladıkları ortak bildiride, Gazze'de altyapıya ve temel yardım malzemelerinin saklandığı depolara sahip Deyr el-Belah'ın katil İsrail'den gelen emirle zorunlu olarak boşaltılacağı belirtildi.

Deyr el-Belah'taki Gazzeliler ve insani yardım görevlilerinin daha önce de defalarca zorunlu göçe tabii tutulduğu hatırlatılan bildiride, bu uygulamaya insani yardım malzemelerinin tutulduğu depoların da dahil edildiği bildirildi.

Bildiride, "katil İsrail'in 13, 15, 16 ve 21 Ağustos'ta ilan ettiği sözde 'tahliye emirleri', Save the Children, Sınır Tanımayan Doktorlar, Oxfam ve Islamic Relief gibi kuruluşların operasyonlarıyla ActionAid, War Child, Danimarka Mülteci Konseyi ve WeWorld gibi kuruluşların Filistinli partnerleri gibi sayısız sivil toplum örgütünü etkileyerek yardım operasyonlarını engellemeye devam ediyor." ifadeleri kullanıldı.

Katil İsrail'in 8-17 Ağustos arasında Han Yunus ve Deyr el-Belah'takileri göçe zorlamasının 17 sağlık kuruluşunun operasyonlarını da etkilediğine işaret edilen bildiride, hayati öneme sahip çocuk felci aşılama çalışmalarının da bu uygulamalardan etkileneceğinin altı çizildi.

Bildiriye imza atan uluslararası yardım kuruluşları, göçe zorlananların hayati yardım malzemelerine ihtiyaç duyduğuna dikkat çekti.

"İnsani yardım çalışanlarının, ihtiyaca göre yardımlarını dağıtmasına izin verilmeli, taraflardan birinin, bir bölgeyi güvenli ilan etmesine göre değil." değerlendirmesi yapılan bildiride, çocuk felci aşısının her zamankinden daha fazla acil olduğu kaydedildi.

Bildiride, tüm tarafların insani yardım ihtiyaçlarını sağlama yükümlülüğü bulunduğu vurgulanarak, "İşgalci güç olan katil İsrail, işgal ettiği bölgelerdeki nüfusun ihtiyaçlarını karşılamaktan sorumludur. Buna, Uluslararası Adalet Divanı'nın aldığı tedbir kararlarıyla emrettiği gibi insani yardımları kolaylaştırmak ve yardım malzemelerinin güvenli şekilde sağlanmasını mümkün kılacak koşulları oluşturmak da dahildir." ifadelerine yer verildi.

Bildiride, şunlara yer verildi:

"Refah, mayısın başlarına kadar Gazze'nin zorlu yardım operasyonlarının ana merkezi olarak hizmet etmişti, işgalciler oradaki kara operasyonlarını genişletti. Yardım kuruluşları operasyonlarını Deyr el-Belah'a taşımak zorunda kaldı. Gazze'nin kuzeyi yerle bir olmuşken, güneyi büyük ölçüde erişilemez durumdayken, artık sivillerin, yardım görevlilerinin ve kritik derecede ihtiyaç duyulan insani yardım operasyonlarının gidecek hiçbir yeri kalmadı."

Ortak bildiride açıklamalarına yer verilen Save the Children Orta Doğu Bölge Direktörü Jeremy Stoner, "katil İsrail, çocuk felci aşılarının girmesine izin verse bile Gazze'deki aşı kampanyasını yürütenlerin sürekli bir yerden bir yere savrulduğu bir ortamda etkili bir kampanyayı nasıl yürütür ve acil ihtiyaç duyan çocuklara nasıl ulaşabiliriz?" diye sordu.

Oxfam Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölge Direktörü Sally Abi Khalil de "Gazze'deki Filistinliler, acımasızca yerlerinden edildi, sözde güvenli bölgelerin birinden diğerine zorla götürüldü, hayal edilemeyecek zorluklara ve kayıplara katlandı. Bunların içinde başka insanların hayatlarını kurtarmak için kendisini riske atan cesur insani yardım görevlileri de var." ifadelerini kullandı.

Ortak bildiriye aralarında Save the Children, Oxfam, Islamic Relief, ANERA, WeWorld ve Norwegian Church Aid gibi çoğu Avrupa ve ABD merkezli 27 yardım kuruluşu imza attı.