Diyanet Bilgi

İslam'da Temizlik

İslam'da temizliğin önemi nedir? Temizliğin çeşitleri nelerdir? Mutlak su nedir? Mukayyed su nedir? Temizlik nelerle yapılır?

Abone Ol

A) Temizliğin Önemi

İslam dininin çok önem verdiği konulardan biri de temizliktir.

Kur’an-ı Kerim’de, temizliğe riayet eden Müslümanlar övülmekte ve Allah’ın sevgisini kazanacakları bildirilmektedir.

Bu konuda Yüce Allah şöyle buyuruyor:

فٖيهِ رِجَالٌ يُحِبُّونَ اَنْ يَتَطَهَّرُواۜ وَاللّٰهُ يُحِبُّ الْمُطَّهِّرٖينَ

“Orada temizlenmeyi seven adamlar vardır. Allah da çokça temizlenenleri sever.”71

Peygamberimiz de

بُنِىَ الدِّينُ عَلَى النَّظَافَةِ. الطُّهُورُ شَطْرُ الإِيمَانِ

“Din temizlik üzerine kurulmuştur.”,72 “Temizlik imanın yarısıdır.”73 buyurarak, temizliğin dinimizde ne kadar büyük önem taşıdığını belirtmiştir.

Namazın sahih olabilmesi için de beden, elbise ve namaz kılınacak yerin temiz olması şart koşulmuştur.

Görülüyor ki Müslüman, bedenini, elbisesini, evini ve oturup kalktığı yeri her zaman temiz tutmak zorundadır.

Çevremizi kirletmemek, daima temiz tutmak da dinî görevlerimiz arasındadır. Peygamber Efendimiz, “Çevrenizi temizleyiniz”74 buyurarak çevrenin de temiz tutulmasını istemiştir.

Namaz kılan kimsenin abdest alması farzdır. Abdest almak ise günde birkaç defa temizlenmek demektir. Allah’ın her emrinde olduğu gibi gusül ve abdestle ilgili emirlerinde de nice hikmetler, sağlık açısından da pek çok faydalar olduğu bilinen bir gerçektir.

Dinimiz, dış temizliği gibi iç temizliğine de özen gösterilmesini emretmiştir. Müslümanın dışı temiz olacağı gibi kalbi ve ruhu da temiz olacaktır.

Organlarımız, maddi kirlerden temizlenirken aynı zamanda günahlardan da temiz tutulmalı, kalbimiz ve ruhumuz da her türlü kötü duygu ve düşüncelerden arındırılmalıdır.

İmam Gazâlî İhyâu ulûmi’d-dîn adlı ünlü eserinde temizliğin dört derecesi olduğunu bildiriyor:

1. Dışını her türlü kir ve pisliklerden,

2. Organlarını günahlardan,

3. Kalbini kötü huylardan,

4. Gönlünü Allah’tan başka her şeyden, temizlemektir.75

Özet olarak: Müslüman, dışını maddi ve manevi kirlerden, içini her türlü kötü duygu ve düşüncelerden arındırmalıdır ki Allah’ın sevgisini kazansın ve cennetine girmeyi hak etmiş olsun.

Diş temizliği de, peygamberimizin üzerinde ısrarla durduğu temizlik konularından biridir.

Peygamberimiz her fırsatta dişlerini temizler ve

السِّوَاكُ مَطْهَرَةٌ لِلْفَمِ مَرْضَاةٌ لِلرَّبِّ

“Misvak hem ağzı temizler, hem de Hakk’ın rızasını kazandırır.”76 buyururdu.

Dişlerini temizlemeyenleri gördüğünde de,

مَا لَكُمْ تَدْخُلُونَ عَلَىَّ قُلْحًا اِسْتَاكُوا

“Size ne oluyor da dişleriniz sararmış olduğu hâlde yanıma geliyorsunuz. Misvak kullanınız.”77 diyerek uyarırdı.

B) Temizliğin Çeşitleri

Temizlik iki türlüdür:

1. Hadesten Taharet

Bazı ibadetlerin yapılmasına mani olan hükmi pisliğe “Hades”, bundan temizlenmeye de “Hadesten Taharet” denir.

Hades, biri küçük, diğeri büyük olmak üzere ikiye ayrılır. Küçük hadesten temizlenmeye “Taharet-i Suğra” denir. Bu, abdestsizliği gideren temizliktir, yani abdest almak demektir.

Büyük hadesi gideren temizliğe de “Taharet-i Kübra” denir. Cünüplükten, hayız ve nifas hâllerinden temizlenmektir ki buna gusül denir.

Abdest almak veya gusletmek mümkün olmadığı hâllerde bunların yerine teyemmüm edilir.

2. Necasetten Taharet

Pis olan şeye “Necaset”, bundan temizlenmeye de “Necasetten Taharet” denir.

Namazın sahih olabilmesi için beden, elbise ve namaz kılınacak yerin temiz olması şarttır.

Namazın sahih olmasına mani olup olmaması bakımından necasetler ikiye ayrılır:

a) Necaset-i Galize

Hafif olmayan ağır necaset demektir.

Bunlar, İnsanlara ait (emzikli çocuğunki de dâhil) dışkı, sidik, vücudun herhangi bir yerinden akan kan, irin, ağız dolusu kusuntu, meni, kadınlardan adet, lohusalık ve istihaze hâllerinde gelen akıntılardır.

Eti yenmeyen hayvanların dışkı, sidik ve salyaları, eti yenilen hayvanlardan tavuk, kaz ve ördeklerin pislikleri, akan kan, karada yaşayıp usûlüne göre kesilmeden ölen hayvanların leşleri ile şarap da bu bölüme girer.

Namaz kılan kimsenin vücut, elbise ve namaz kılacağı yerin bu pisliklerden temizlenmiş olması lazımdır. Ancak bu pisliklerin katı durumunda olanlarından bir dirhemden (2.08 gr.) fazla bulunması, mayi ve akıcı olanlarından el ayasından (yani parmak diplerine kadar olan avuç içi genişliğinden) fazla bir sahayı kaplaması hâlinde namaz sahih olmaz. Bu miktarlardan az olan pislikler ise namaza mani değildir, fakat mekruhtur.

b) Necaset-i Hafife

Hafif olan, galiz olmayan necaset demektir.

Bunlar, Atın dışkı ve sidiği, eti yenen ehlî hayvanlardan koyun, keçi, sığır, manda ve devenin dışkısı ve sidiği. Eti yenmeyen kuşların pislikleri de bu bölüme girer.

Bu bölüme giren pisliklerden beden veya elbiseye bulaşan miktar, beden veya elbisenin dörtte birinden fazla ise namaz sahih olmaz. Bu miktardan azı ise namazın sahih olmasına mani değildir, fakat mekruhtur.

İğne ucu gibi idrar serpintileri ile yollardan sıçrayan çamurlardan sakınmak çoğu zaman mümkün olmadığından bunlar bağışlanmıştır. Ancak bu pislikler suya karıştığı takdirde suyu kirletirler.

Yollardan sıçrayan şeyin pislik olduğu belli olursa namaz yine sahih olmaz.

Pis olan kan, gerek insandan gerekse hayvandan akan kandır. Usûlüne uygun olarak kesilen hayvanın damarlarında ve etlerindeki kan, ciğer, dalak ve yürek kanları ile çekirge ve balık kanı, pire, tahtakurusu gibi korunulması zor olan şeylerin kanları namaza mani değildir, bunlar bağışlanmıştır.

İnsanın bedeninde, elbisesinde veya namaz kılacağı yerde namaza mani olmayacak kadar az pislik bulunmasıyla namaz sahihtir diye temizliği ihmal etmek yanlıştır. Bu pislikleri tamamen temizlemek mümkün iken bunlarla namaz kılmak mekruhtur.

Bu sebeple Müslüman, beden, elbise ve namaz kılacağı yerin temizliğine son derece dikkat etmelidir.

SULAR

Hades denilen hükmi pisliğin giderilmesi ve necaset denilen hakiki pisliklerin temizlenmesi genellikle su ile olur. Ancak her su ile temizlik yapılmaz. Temizliğin hangi sularla yapılıp yapılamayacağının bilinmesi gerekir. Bu itibarla sular “mutlak ve mukayyed” su olarak ikiye ayrılır:

1. Mutlak Sular

Bunlar, yağmur, dolu, kar, pınar, dere, ırmak, nehir, kuyu, göl ve deniz sularıdır. Su denilince de bunlar akla gelir.

2. Mukayyed Sular

Bunlar, kavun, karpuz, üzüm ve gül suyu gibi sularla, aslında mutlak su olduğu hâlde içine başka şeylerin karışması ile incelik ve akıcılığını kaybederek bozulan sulardır.

Böyle sularla abdest alınmaz, gusül yapılmaz.

Hadesten taharette, hükmi pisliği izaleye elverişli olup olmaması yönünden mutlak sular beş kısımdır.

a) Hem temiz, hem de temizleyici olup kullanılması mekruh olmayan sular: Bunlar, rengi, kokusu, tadı bozulmamış, aslı değişmemiş ve kullanılmamış olan sulardır. Böyle sularla her türlü temizlik yapılır, abdest alınır, gusledilir. Bu sular hem içilir, hem de yemeklerde kullanılır.

b) Hem temiz hem de temizleyici olmakla beraber kullanılması mekruh olan sular: Bunlar, kedi, tavuk gibi evcil hayvanlarla, atmaca, şahin gibi yırtıcı kuşların artığı olan sulardır. Başka su varken bu türlü sularla abdest almak, gusül yapmak mekruhtur.

Başka temiz su olmaması hâlinde bu gibi suların kullanılmasında bir sakınca yoktur.

c) Kendisi temiz olduğu hâlde hükmi necaseti temizlemeyen sular:

Bunlar, abdest ve gusülde kullanılmış olan sulardır.

Böyle sulara “Mâ-i Müsta’mel = Kullanılmış Su” denir. Bu sularla tekrar abdest alınmaz, gusül yapılmaz. Ancak bu kullanılmış su pis olmadığından isabet ettiği yeri kirletmiş sayılmaz. Bununla beraber abdest alan kimse bu gibi suların üzerine sıçramasından da sakınmalıdır.

d) Temiz Olmayan Sular: Bunlar, içine pislik karışan ve akar olmayan az sulardır. Akar veya büyük sulara pis bir şey düşer veya pislik karışır da bu pisliğin rengi veya tadı yahut kokusu suda hissedilirse böyle sular da temiz değildir.

e) Şüpheli Sular: Bunlar, temiz olup olmadıkları şüpheli olan sulardır. Ehlî olan eşek ile katırın artığı olan sular böyledir. Bu gibi sularla pislik yıkanır. Ancak başka temiz su varken böyle bir su ile abdest alınmaz, gusül yapılmaz. Başka temiz su bulunmadığı takdirde ise bu su ile abdest alınır, gusül yapılır ve ihtiyaten de teyemmüm edilir.

A) Artık Sular

İnsan ve hayvanın içtikten sonra geriye bıraktığı suya “Artık Su” denir.

Artık sularla ilgili hükümler dört kısımdır:

1. Temiz ve temizleyici olup kullanılması mekruh olmayan artıklar: Bunlar, ağızları temiz olmak kaydıyla insanın, at, koyun, sığır ve deve gibi etleri yenen ehlî ve vahşi hayvanların ve kuşların artıklarıdır.

Bu artıklar hem temiz, hem temizleyicidir. Her türlü temizlikte kullanılabilir.

Ağızları temiz olmayanların artıkları ise temiz değildir. Şarap içen veya ağız dolusu kusan bir kimse bunun peşinden su içerse, artığı temiz olmaz.

2. Pis olan artıklar: Bunlar, domuz, köpek, kurt, aslan gibi hayvanların artıklarıdır. Bunların artıkları temizlikte kullanılmaz ve içilmez.

3. Kullanılmaları mekruh olan artıklar: Bunlar, kedinin, sokaklarda gezip dolaşan tavuğun, atmaca, şahin ve doğan gibi yırtıcı kuşların artıklarıdır.

Başka su varken bunların artıklarının temizlikte kullanılması mekruhtur. Ancak başka su bulunmazsa bunlarla temizlik yapılabilir.

4. Şüpheli artıklar: Bunlar, eşek ve katırın artıkları olan sulardır. Bu artıkların kendileri temizdir fakat temizleyici olup olmadıkları şüphelidir. Başka su bulunmadığı takdirde bu sularla abdest alınır ve ihtiyaten de teyemmüm edilir.

B) Kuyuların Temizlenmesi

Yüzeyi yüz arşın (=68 m2) genişliğinden az olan kuyu, —suyu ne kadar çok olursa olsun— “küçük havuz” sayılır.

Böyle bir kuyunun içine kan, sidik gibi sıvı bir pislik yahut insan pisliği, kedi ve köpek gibi eti yenmeyen, tavuk, kaz ve ördek gibi eti yenen hayvanların pislikleri karışırsa veyahut kuyuya domuz düşerse —domuz ölmeden ve ağzı suya değmeden çıkarılsa bile— kuyunun suyu pislenmiş olur ve suyunun tamamen boşaltılması gerekir.

Kuyuya insan veya koyun ve keçi gibi büyük cüsseli bir hayvan düşüp ölürse veya serçe ve fare gibi küçük hayvanlar düşüp öldükten sonra şişer veya dağılır yahut da tüyleri dökülürse, yine kuyudaki suyun tamamen boşaltılması lazımdır.

Bu saydıklarımız, başka bir yerde öldükten sonra kuyuya atılmış olurlarsa hüküm yine aynıdır.

Bir kuyuda bir pislik, görüldüğü vakitten itibaren kuyu pislenmiş sayılır. Eğer kuyuda bir hayvan ölüsü görülür ve düştüğü vakit biliniyorsa o vakitten itibaren pislenmiş olur. Eğer hayvan ölüsünün kuyuya ne zaman düştüğü bilinmiyor ve şişmemiş ise ihtiyaten bir tam gün önce, şişmiş ise üç tam gün önce düşmüş kabul edilir.

O müddet zarfında böyle bir sudan abdest alanlar abdestlerini, gusül yapmış olanlar da gusüllerini ve kıldıkları namazları iade etmeleri gerekir.

Böyle bir su ile yıkanmış olan elbiselerin de tekrar yıkanması icap eder.

Modern usûllerle suyun temiz olup olmadığının belirlenmesi daha sağlıklı bir yoldur. Elbette ki temizlik temeli üzerine kurulan yüce bir dinin mensubu olan Müslümanların bu usûllerden mümkün olduğunca yararlanması lazımdır. Ancak bunun her yerde yapılması mümkün değildir.

C) Temizlik Nelerle Yapılır?

Pislik bulaşan şeyleri temizlemenin birçok yolu vardır.

Başlıcaları şunlardır:

1. Su İle Yıkayarak Temizleme

“Hades” denilen ve hükmi pislik olarak nitelenen abdestsizlik, cünüplük, âdet ve lohusalık hâlleri temiz olan “Mutlak su”lar ile abdest almak ve gusül yapmak suretiyle giderilir. Su bulunmadığı takdirde bunların yerine teyemmüm edilir.

“Necaset-i Hakikiyye” denilen maddi pislikler de temiz olan sularla giderilir.

Pislikler, a) Görünen pislik, b) Görünmeyen pislik olmak üzere ikiye ayrılır.

Görünen pislik ile kirlenen bir şey, su ile veya temiz bir mayi ile yıkanıp pislik giderilince temizlenmiş olur.

Görünmeyen pislik (sidik gibi) ile kirlenen bir şey, üç defa yıkanıp her defasında sıkmakla temiz olur. Üçüncü kere sıkılmada hiç su damlamayacak şekilde sıkılması gerekir.

Eğer yıkanan şey, halı, kilim, keçe gibi sıkılamayan bir şey ise her yıkayışta su damlaları kesilinceye kadar bırakılır ve böylece temizlenmiş olur. Tamamen kurumasına gerek kalmaz. Böyle bir şey, akarsu içinde bırakılır veya üzerine çok su dökülerek yıkanırsa pislikten iz kalmayınca temizlenmiş olur. Ayrıca, bunun sıkılmasına ve kurutulmasına ve suya tekrar sokulmasına gerek yoktur.

Porselen olmayan ve üzerinde sırça bulunmayan, yani içine su çeken topraktan yapılıp ateşte pişirilmiş olan kaplar pislenince üç kere yıkanır ve her yıkayışta damlalar kesilmek üzere beklenir. Pisliğin kokusu tamamen giderilince kaplar temizlenmiş olur.

2. Silerek Temizleme:

Bıçak, cam, ayna, düz mermer, porselen ve madeni tepsi gibi şeyler pislenirse bu gibi şeyler, içine pislik emmediğinden bez veya toprakla silinmek suretiyle temizlenmiş olur.

3. Ateşle Yakarak Temizleme:

Bazı pis şeyler ateşle yakılınca temizlenir. Mesela, tezek yanıp kül hâline gelirse temiz olur. Bazı şeyler de su ile kaynatılarak, bazı maddeler de kazımak suretiyle temizlenir.

Ayrıca günümüzde pek çok temizleme cihazı geliştirilmiş ve çeşitli temizlik maddeleri üretilmiştir. Bu sebeple kir ve pisliklerin giderilmesi kolay hâle geldiğinden temizliğin daha iyi bir şekilde yapılabilmesi için bunlardan imkânlar ölçüsünde yararlanılması gerekir.

KAYNAKÇA:

71. 9/Tevbe, 108.

72. Meşârık, II, 107.

73. Müslim, “Tahâre”, 1.

74. Tirmizî, “Edeb”, 41.

75. İhyâu ulûmi’d-dîn, I, 167.

76. Nesâî, “Tahâre”, 5, (I, 10).

77. Mecmau’z-zevâid, I, 221, hadisi, Ahmed ibn Hanbel ve Taberânî rivayet etmişlerdir.