Nerede olursak olalım, konumumuz ne olursa olsun, hangi devirde yaşarsak yaşayalım iyilik yapmak, iyilikleri biriktirmek gerekir. Vakit beklemeden, zaman gözetmeden, şimdi olmaz demeden her anı fırsat bilmelidir insan.
Ve yine makam, mevki, mekân gözetmeden kötülüklere imkân tanımamak gerekir. Görmezlikten gelmeden, bana ne demeden şerri önlemelidir insan.
İyiliğin, eyleme dökülmesi sayesinde, kötülük bertaraf edilir.
Zira Allah Rasülü: “İnsanlar iyilik yaparlarsa biz de iyilik yaparız, zulmederlerse biz de zulmederiz.” diyen zayıf karakterli kimseler olmayın. Bilakis iyilik yaptıklarında insanlara iyilikle karşılık vermeyi, kötülük yaptıklarında ise onlara zulmetmemeyi alışkanlık hâline getirin.” (Tirmizî, Birr, 63) buyurur.
Dolayısıyla; kötülüğün hep mühim gerekçeleri vardır. Basireti örtüp aklı ikna eden, vicdanı susturup gönlü razı kılan, çelişkileri tutarlı hale getirmek için vaz geçmeden gayret sarf eder.
İyiliğin her daim sunulan dilekçeleri vardır. Hüznü giderip yüzleri güldüren, sıkıntıyı giderip feraha ulaştıran, ilişkileri düzenleyerek yararlı olabilmek için hız kesmeden hizmet var eder.
İyiliğin iyileştirici özelliği sayesinde kötülük af edilir.
Zira yüce Allah: “İyilikle kötülük bir olmaz. Kötülüğü en güzel bir şekilde sav. Bir de bakarsın ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse sanki sıcak bir dost oluvermiştir.” (Fussilet, 41/34.) buyurur.
Dolayısıyla; kötülüğe kötülük ile karşılık verildiğinde öfke tohumları ekilir, intikam rüzgârları ile aşılanır, kin ve düşmanlık ekini hasat edilir. Gönül ambarları her an hem kendine hem karşısındakine eza ve cefa ikramlarını sunar.
Kötülüğe iyilik ile karşılık verildiğinde ise, sevgi fideleri dikilir, hilm ve ihsan yağmurları ile hayat bulur, nedamet ağacı çiçek açar, yaprak verir. Huzur bahçeleri her dem bütün sinelerde yediveren güllerini açar.
İyiliğin artıcı olması sayesinde kötülük itlaf edilir.
Zira Allah Rasulü: “Biriniz İslâm’ı güzelce yaşadığında, yapacağı her bir iyiliğe karşılık on mislinden yedi yüz katına kadar (sevap) yazılır; yapacağı her bir kötülüğe ise ancak bir misli (günah) yazılır.” (Buhârî, Îmân, 31) buyurur.
Dolayısıyla; kötüler her türlü kötülük için bir grup oluşturuyorsa eğer, iyiler iyilik için her türlü organize olabilmelidir.
Kötülüğü yaymak için batıl projeler üretenlere karşı, “…Hak geldi, batıl yok oldu…” (İsrâ, 17/81.) gür sadasıyla iyiliği hakim kılmaya devam etmelidir.
Ve sevgili Peygamberimizin Ebu Zer’e yaptığı tavsiye unutulmamalıdır: “Nerede olursan ol, Allah’a karşı gelmekten sakın. Bir kötülüğün arkasından hemen iyilik yap ki onu yok etsin. Bir de insanlara güzel ahlâkla davran! ” (Tirmizî, Birr, 55)