Kabirleri ziyaret etmek erkekler için olduğu gibi, kadınlar için de mendubdur.
Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:
“ زُورُوا الْقُبُورَ فَإِنَّهَا تُذَكِّرُكُمُ الآخِرَةَ
“Kabirleri ziyaret ediniz. Çünkü kabirleri ziyaret, size ahireti hatırlatır.”142
كُنْتُ نَهَيْتُكُمْ عَنْ زِيَارَةِ الْقُبُورِ فَقَدْ أُذِنَ لِمُحَمَّدٍ فِي زِيَارَةِ قَبْرِ أُمِّهِ فَزُورُوهَا فَإِنَّهَا تُذَكِّرُ الآخِرَةَ
“Ben sizi kabirleri ziyaret etmekten nehyetmiştim. Fakat Peygamberiniz Muhammed’e (sas.) annesinin kabrini ziyaret etmesi için izin verildi. Siz de kabirleri ziyaret ediniz. Çünkü kabir ziyareti, ahireti hatırlamaktır.”143
Peygamberimiz, ilk zamanlarda kabirleri ziyaret etmeyi yasaklamıştı. Bunun sebebi şu idi:
İslamiyet, tevhid akidesini getirmiştir. İslam’ın en belirgin niteliği budur. Bu inanç, bir olan Allah’a inanma esasına dayanır. Allah vardır ve birdir. Eşi ve dengi yoktur. Yalnız O’na ibadet edilir ve yalnız O’ndan yardım istenir. O’na gösterilen saygı ve tazimin bir benzerini başkasına göstermek tevhid inancına aykırıdır.
İslamiyet’ten önce Arap yarımadasında putlara tapılıyor, kabirlere secde ediliyordu. Yahudi ve Hıristiyanlar da aziz saydıkları kimselerin kabirlerini ibadet yeri hâline getirmişlerdi. Allah’ı bir bilmek ve yalnız O’na ibadet etmekten ibaret olan İslam dinini yeni kabul etmiş olan insanlar, İslamiyet’ten önceki bu alışkanlıklarını İslam’a da aktarabilirler ve böylece tevhid inancını bozarlar endişesiyle Peygamberimiz ilk zamanlarda kabirleri ziyaret etmeyi yasaklamıştı. Müslüman olanlar, İslamiyet’i ve Onun tevhid inancına verdiği önemi iyice kavradıktan sonra Peygamberimiz kabirleri ziyarete izin vermiştir. Bizzat kendisi de annesi Âmine’nin mezarını ziyaret etmiştir. Ayrıca Peygamberimiz her yıl Uhud şehidlerini ziyaret ederlerdi. Ara sıra Medine’deki Bakî Kabristanını da ziyarette bulunur, dua ederdi.
Hz. Âişe validemiz de Mekke-i Mükerreme’de defnedilmiş bulunan kardeşi Abdurrahman’ın kabrini zaman zaman ziyaret ederdi.
İbn Ebî Müleyke diyor ki: Bir defasında Hz. Âişe validemiz kabir ziyaretinden dönüyordu. Kendisine:
—Ey Müminlerin annesi, nereden geliyorsunuz, diye sordum. Hz. Âişe:
—Kardeşim Abdurrahman’ın kabrini ziyaret ettim, oradan geliyorum, dedi. Ben kendisine:
—Peygamberimiz kabirleri ziyareti yasaklamamış mı idi, diye sordum. Hz. Âişe:
—Evet, vaktiyle yasaklamıştı, fakat sonra ziyaret edilmesini emretti, diye cevap verdi.144
Peygamberimiz ve Ashabının kabir ziyareti bizim için örnektir.
Kabirleri ziyaret ederek ölülerimize dua etmemiz ve onlar için Allah’tan af dilememiz, hem ölüler için hem de hayattakilerin ölümü hatırlayarak kendilerine çekidüzen vermeleri için yararlıdır. Peygamberimiz, kabir ziyaretinin sebebini açıklarken, “çünkü kabir ziyareti, size ahireti hatırlatır.” buyurmuştur.
1. Kabirleri Ziyaretin Adabı
Kabirleri haftada bir gün özellikle cuma veya cumartesi günleri, bu olmadığı takdirde hiç olmazsa bayram günlerinde ziyaret etmek iyi olur.
Kabirleri ziyaret eden kimse kıbleye veya ölünün yüzüne karşı durarak şöyle dua eder:
اَلسَّلاَمُ عَلَىْكُمْ دَارَ قَوْمِ الْمُؤْمِنِينَ وَإِنَّا إِنْ شَاءَ اللّٰهُ بِكُمْ لَاحِقُونَ أَسْأَلَ اللّٰهَ لَنَا وَلَكُمُ الْعَافِيَةَ
“Ey Müminler yurdunun sakinleri. Bizler de inşallah sizlere kavuşacağız. Allah’tan bizim için ve sizin için afiyet dilerim.”
Peygamberimiz, Bakî mezarlığını ziyaret ettiğinde böyle selam verir ve dua ederdi.
Ziyaretçinin oturup Kur’an okuması da sevabdır. Bu sevabı ölülere bağışlamasından onlar yararlanır. Kendisine de Cenab-ı Hak ecir ve mükâfat verir.
Kabirlere doğru namaz kılınmaz ve kabirler üzerine oturulmaz.
Peygamberimiz,
لاَ تَجْلِسُوا عَلَى الْقُبُورِ وَلاَ تُصَلُّوا إِلَيْهَا
“Kabirlerin üzerine oturmayın, onlara doğru da namaz kılmayın.”145 buyurmuştur.
Başka bir hadis-i şerif de mealen şöyledir:
“Sizden birinizin bir kor üzerinde oturup da o korun elbisesini yakması ve derisine işlemesi, kabir üzerine oturmasından daha hayırlıdır.”146
Mezar taşlarına el yüz sürülmez. Ölülere adak yapılmaz, mezarlardan istekte bulunulmaz.
Kabirleri çiğnemek ve kabir üzerinde uyumak mekruhtur.
Kabirlerde bulunan ağaçlar kesilmez, yeşil otlar yolunmaz. Ancak kurumuş olan ağaç ve otları kesmekte bir sakınca yoktur.
KAYNAKÇA:
142. İbn Mâce, “Cenâiz”, 47.
143. Müslim, “Cenâiz”, 36, Tirmizî, “Cenâiz”, 60, Ebû Dâvûd, “Cenâiz”, 80, İbn Mâce, “Cenâiz”, 47, Nesâî, “Cenâiz”, 100.
144. Sahih-i Buhârî Muhtasarı, Tecrid-i Sarîh Tercemesi, IV, 374.
145. Müslim, “Cenâiz”, 33.
146. Müslim, “Cenâiz”, 33, İbn Mâce, “Cenâiz”, 45.