Hicretin sekizinci yılı, bir Ramazan günüydü. Peygamberimiz (sas) bu kez Mekke’ye yapacağı seferi gizli tutuyordu. Müşrikler bu seferin farkına varana kadar iş işten geçmiş olacaktı. Sa’d b. Ubâde, Ebu Süfyan'a “Bugün büyük bir destan yazılacak. Bugün Kâbe’de kan dökmek helal olacak ve bugün Allah Kureyş’i zelil kılacak.” sözünü sarfetmişti. Bunu duyan Allah Resûlü, “Hayır, hayır. Tam aksine. Bugün merhamet günü. Bugün Allah’ın Kâbe’yi yücelteceği gündür.” diyordu.
Merhamet Peygamberi (sas) “Ey şehir, senden çıkarılmasaydım vallahi seni terk etmezdim!” dediği şehre, Mekke'ye girerken Fetih sûresini okuyor ve Allah’a tazimde bulunuyordu. O, şehrin fethinden hemen sonra da gönülleri şu sözlerle fethediyordu:
“Ben de Hz. Yusuf’un kardeşlerine dediği gibi diyorum ki: ‘Bugün size kınama ve ayıplama yok! Allah sizi affetsin! Şüphesiz O, merhametlilerin en merhametlisidir.’ Haydi, gidiniz! Artık serbestsiniz.” (Beyhakî, es-Sünenü'l-kübrâ, IX, 195)
İşte bu fetih, Kâbe'yi putlardan temizlediği gibi Mekke halkını da şirkten temizlemişti.