İlçeye bağlı Darıca Mahallesi'nde yaşayan, çocukluğundan itibaren toprakla iç içe olan Köşeli, 2009'da İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü Doğu Karadeniz Projesi kapsamında organik çilek yetiştiriciliğine başladı.
Organik çilek yetiştiriciliğinde DOKAP-TARIM projesi kapsamında aynı yıl "lider kadın çiftçi" seçilerek Japonya'ya gönderilen Köşeli, 19 gün organik tarım, kooperatifleşme, ürün işleme ve pazarlama konularında eğitim aldı.
Japonya'da öğrendiklerini kokulu üzümde uyguladı
Japonya'daki eğitiminin ardından çiftçiliği artık ciddi bir iş ve gelir kapısı olarak gören Köşeli, öğrendiklerini bu kez halk arasında "kokulu üzüm" olarak bilinen Karadeniz'e özgü isabella üzümünde uygulamaya başladı.
Köşeli, özenle toplanan üzümleri ilk olarak geleneksel yöntemlerle ezerek sıkma işlemini yapıyor. Ardından kara kazanın başına geçen Köşeli, tatlı ve ekşi olmak üzerine iki tür pekmez için kolları sıvıyor.
Posa ve çekirdek alma, süzme gibi çeşitli aşamalardan geçirerek odun ateşinde köz ve toprakla buluşturduğu üzüm suyunu, eşi ve ailesinin de yardımıyla yaklaşık 8 saat pişiren Köşeli, kıvam alan ürünü cam kavanozlara doldurarak satışa hazır hale getiriyor.
Köşeli, pekmezi çevresindekilerin yanı sıra İpekyolu Kadın Kooperatifi çatısı altında alıcılarıyla buluşuyor.
"Japonya ufkumu açtı"
3 çocuk annesi Fatma Köşeli, AA muhabirine, kırsalda doğup büyüdüğü için çocukluğundan itibaren tarımın içinde olduğunu söyledi.
"Lider kadın çiftçi" seçilerek gittiği Japonya'da öğrendiklerini memleketinde uygulamaya karar verdiğini anlatan Köşeli, "Japonya ufkumu açtı. İlk üretmiş olduğumuz çilekleri o kadar heba ettik ki yani bu şekilde tekniklerini bilmediğimiz için çileklerimizi işleyemedik, satamadık. Daha sonra reçel yapmaya, marmelat yapmaya başladık. Kadın sivil toplum örgütleriyle buluştuk, görüştük ve sağ olsunlar, onların bana çok yararı oldu. Tarım müdürlüklerinin yani tüm kurumsal müdürlüklerin bana gerçekten çok yararı oldu." diye konuştu.
Köşeli, öğrendiklerini Karadeniz'e özgü kokulu üzümde de uygulamaya karar verdiğine işaret ederek, şunları kaydetti:
"İlk başta pekmezleri kendi yememiz için yapmaya başladık, beğenildi. Konu komşu için yapmaya başladık, beğenildi. Pazar için yapmaya başladık derken teknik gezilerini almaya başladık. Daha iyi nasıl yaparız, daha güzel nereden öğrenebiliriz diye. Bu şekilde İç Anadolu'ya gittik. Nerede bir bilgi varsa onu almaya çalıştık. Nerede bir kişi varsa ona ulaşmaya çalıştık ve bu şekilde pekmez yapmaya başladık."
"Kendi markamı oluşturmaya çalışacağım"
Kokulu üzümden şu anda çeşitli tekniklerle tatlı ve ekşi pekmez ürettiklerini vurgulayan Köşeli, "Tabii ki de çok zor. Tek başına başarılabilecek bir şey değil. Biz aileyle örgütleniyoruz. Yani kayınbiraderim sağ olsun, eşim, amca çocuğu, hep birlikte yapıyoruz. Yani 3 kişi tahmini bir haftada ancak 100 kilogram pekmez çıkartabilir. " diye konuştu.
Köşeli, tahmini 500 kilogram üzüm topladıklarını ifade ederek, "10 kilogram üzüm 1 kilogram pekmez ancak verebiliyor. Tabii ki de çok zahmetli bir iş ama zahmetsiz hiçbir şey yok. Biz severek yaptığımız için hiç zahmetli gelmiyor. Bizim için zoru başarmak güzel." dedi.
Yurt dışından da talep geldiğini belirten Köşeli, "Yurt dışına açılmak için markalaşmak gerekiyor. Markamızı almadığımız için yurt dışına gönderemiyoruz. Sadece bireysel olarak bazı kişilerle gönderebiliyoruz. Az miktarda, öyle fazla değil ama zaten ancak iç piyasaya yetebiliyoruz. Doğal olduğu için pekmezimiz, hiçbir katkı maddesi yok. Şekeri falan hiçbir şeyi yok. Onun için çok talep var." şeklinde konuştu.
Kooperatif üzerinden ilerlediklerini kaydeden Köşeli, "Allah nasip ederse kendi markamı oluşturmaya çalışacağım." ifadesini kullandı.