Her gün binlerce insan açlıktan ölürken bir o kadarı da tokluktan ölüyor.
Dünyanın nimet ve imkanları bütün yaşayanlara yetebilecek durumda.
Çevremizde, kazancıyla geçinemeyenlerin yanında; kazancı ihtiyaçlarından çok fazla olup lüks ve savurganlık içinde olanları da görüyoruz.
Birkaç saatlik bir eğlence için bir ailenin bir ay boyunca geçinmeye çalıştığı asgari ücretin fazlasını ödeyenler üstün yetenek ya da olağanüstü performans göstermiyorlar.
Kurban bayramında kesilen kurbanları takip etmek üzere başka ülkelere giden arkadaşlarımızdan ilginç gözlemler aktaranlar oldu.
Kimi ülkelerde teneke evlerde yaşayanlardan bir kaç kilometre ötede kimlik kontrolüyle girilebilen, etrafı çevrili, özel zengin mahallelerinin olduğunu anlattılar.
Böyle bir şehirde olabilecek bir sıkıntıda nasıl bir tablo ortaya çıkar düşüncesi bile ürkütücü!
Nisa Suresi 29. ayette “Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin” buyurulduktan sonra “ kendinizi öldürmeyin” diye devam etmesi çok dikkat çekicidir.
Batıl/yanlış/haram yollar çoğalır; gayrimeşru mal edinme sıradanlaşır; fakir,yoksul ve muhtaçlar ihmal edilirse hiçbirinin huzurlu yaşama imkanı kalmaz. Bu da o toplumun kendi eliyle kendisini öldürmesidir.
O halde yine emek vermemiz gereken kalbimizdir:
Hırs, tamahkarlık, gurur, kibir, riya gibi hastalıklar tedavi edilecek; kanaat, diğergamlık, merhamet, muhabbet ve şefkat gibi güzellikler kazanılacak!
Maddi gözüken problemlerin temelinde de manevi sıkıntılar oluyor genellikle. Onlara çare bulmadan huzura erilemiyor.