Evin hanımı hizmetçiye sorar :
- Adın ne kızım?
- Döndü efendim.
- Hoşuma gitmedi. Ben sana Hâle diyeceğim.
- Peki hanımefendi ben size ne diyeyim?
- Sersem!!!!!
Hizmetçi kıpkırmızı olur ve usulca şöyle söyler:
- Dünyada cesaret edemem efendim!!
Bu fıkra sanki Mevlânâ’nın şu sözlerinin anlatımıdır: "İnsanlar seni yanlış anladığında dert etme! Duydukları senin sesin, fakat aklından geçirdikleri kendi düşünceleridir." Öyle ya!! Bazen kişilerin iç sesleri kulaklarını sağır eder. Duymazlar, görmezler ve anlamazlar. Bir de anlamak istemeyen ve başkaları tarafından anlaşılmasına da müsaade etmeyen kaos sevdalılarını da unutmamak gerek..
Toplumda küçük bir azınlık, Diyanet İşleri Başkanlığının toplumda oluşturduğu sinerjiyi, oluşturduğu olumlu intibâı ve itibarı zedelemek için gayret sarf etmekte artık akılları bile zorlayan işlere imza atmaktan çekinmiyorlar. Başkanlığımızda nasıl dini soruları cevaplandırma birimleri varsa bu küçük azınlığın da, filmleri aratmayan "soru bölükleri, tümenleri ve alayları" var. Bu tümenlerde herkesin görevi de hazır. Bir kişi "Sorucu Başı"dır. Diğeri "Oynak Beyi”... "Sorucu Başı" o potansiyel sorusunu sorar ve "Oynak Beyi" de sorunun üzerinde nasıl oynanıp servis edileceğine karar verir.
Soru sorulur: "Hocam! Baldızla zina nikaha zarar verir mi?" Soru çok masum görünse de içinde 3 bilinmeyenin ve bir "Oynak Beyinin" cambazhanesi saklıdır. İşte burada soruya verilecek her türlü cevabı bir algı operasyonun parçası hale getirmeye çalışan “Oynak Beyi”nin rolü devreye girer. Resmi nikah nasıl kişilerin zina yapması ile geçersiz hale gelmiyor, eşlerin şikayeti ile boşanma gerçekleşiyorsa dinen de durumun böyle olduğu ifade edilmeye çalışılan bir fetva, dilimize bile alamayacağımız ahlâksız bir argümana dönüştürülüp "Oynak Beyi" tarafından servis edilir.
Görüldüğü üzere; anlamak, nasıl gayret, emek ve samimiyet isteyen masraflı iş ise anlamamak için biraz kötü niyetinizin biraz da lümpen olmanızın faydası vardır. Çünkü Sigmund FREUD’un dediği gibi "Düşünebilen herkesin insan olması, insan olan herkesin düşünebildiği manasına gelmiyor" ne yazık ki.!! Çünkü hayata aynı pencereden bakan insanlar bile farklı manzaralar görebiliyor içlerindeki dünyaya eş değer... Mehtaplı bir gecede siz dolunayı, yıldızları seyrederken; birileri ruhundaki karanlığı, gökyüzüne yansıtabilir. Onun için demiyor mu Allah: “Rasülüm! Sen ‘Allah’ de! Sonra onları bırak, daldıkları bataklıkta oynayadursunlar." (En’am Suresi, 91 ) "Biz onların gönüllerini ve bakış açılarını yine iman etmedikleri o ilk durumdaki gibi ters çeviririz de onları şaşkın olarak azgınlıkların içinde bırakırız." (En’am Suresi, 110)
"Oynak Beyi", at kaçırana; ya da at, "Oynak Beyi"ni kaçırana kadar bu tip algı operasyonlarına şahit olacağımız için önemli olan oyuna gelmemek. Unutmayalım!. Ortamın istikrarından rahatsız olan bozguncu kimseler bilgi getirdiğinde bu bilginin gerçekliğini araştırmak çağımızın en büyük vazifesi… Sözlerin en güzeline uymakta gayesi...