Kur'an-ı Kerimden Bazı Mesajlar 3. Cüz

Abone Ol

3. CÜZDEN BAZI MESAJLAR

BAKARA SÛRESİ

261- "Mallarını Allah yolunda harcayanların örneği, her başağında yüz tanenin bulunduğu yedi adet başak çıkaran bir tohum tanesi gibidir..."

İyiliklerin sevabı bire on olarak belirtilirken Allah yolunda harcama yapanların  alacağı karşılık, toprağa ekilen ve bire yedi yüz veren buğday tanesi örneği ile bire yedi yüz olarak açıklanmıştır.

Bu ifade hem çok önemli bir teşvik unsurudur hem de infak etmenin diğer ibadetlerden daha zor olduğunu gösterir. Çünkü “Nefisler cimriliğe meyillidir” (Nisâ 4/128).

262- "Mallarını Allah yolunda harcayan, sonra da harcadıklarının arkasından başa kakıp incitmeyenler için Rablerinin katında özel karşılık vardır. Artık onlar için korku yoktur, onlar üzüntü de çekmeyeceklerdir."

İnfak ve sadakanın Allah rızâsı için yapılmış olmasının işareti, yardım yapılan kimseden hiçbir menfaat veya teşekkür beklememek, onu yardım sebebiyle minnet altında tutmamak, incitmemek, hiç böyle bir şey olmamış gibi davranmaktır.

Bu şekilde yardım edenler büyük ecri alacak, korku ve üzüntüden kurtulma saadetine onlar ulaşacaktır.

263- "İyi bir söz ve bir bağışlama, arkasından eziyet gelen bir sadakadan daha iyidir..."

Kendisine sadaka verilecek kişiyi incitmemek, ihtiyacını arzeden kişiyi hoş görmek, durumunu başkalarına duyurmamak gerekir.

Sadaka verilen kişiyi incitmek yasaklanmıştır.

İnciterek verilen sadakadansa gönül alan güzel bir söz söylemenin daha iyi olacağı vurgulanmıştır.

264- "Ey iman edenler! Allah’a ve âhiret gününe inanmadığı halde malını insanlara gösteriş yapmak için harcayan kimse gibi sadakalarınızı başa kakmak ve incitmek suretiyle boşa çıkarmayın. O kimsenin misali, üzerinde toprak bulunan düzgün ve yalçın bir kayadır; kayanın üzerine şiddetli bir yağmur yağmış, onu çıplak halde bırakmıştır. Bu gibilerin kazandıkları hiçbir şeyden istifadeleri olmaz ve Allah, inkârcı topluluğa hidayet vermez."

Sadaka Allah rızâsı için verildiği ve karşılığında bir menfaat beklenmediği, ihtiyaç sahibi incitilmediği takdirde infak edene bereket ve ecir getirir.

Aksi halde verilen boşa gider, hem maldan olunur hem de sevaptan mahrum kalınır.

268- "Şeytan içinize yoksulluk korkusu düşürür ve çirkin şeyler yapmanızı emreder. Allah ise kendinden bir bağışlama ve lütuf sözü vermektedir..."

Şeytan, yoksulluk korkusunu salarak insanların gelecekle ilgili kaygılar yaşamasına sebep olur. Sadaka verme niyetinde olanı da bu kaygılarla iyi niyetinden vazgeçirmeye çalışır.

Mümin, Allah'ın bağışı ve lütfunu mu, yoksulluk korkusuyla bencillik ve cimrilik yapmayı mı seçeceğine karar vermelidir.

275- "Faiz yiyenler ancak şeytanın çarparak sersemlettiği kimse gibi kalkarlar. Bunun sebebi onların, “Alım satım da ancak faiz gibidir” demeleridir. Hâlbuki Allah alım satımı helâl, faizi ise haram kılmıştır..."

 278- "Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve gerçekten iman etmiş iseniz faizden kalanı bırakın."

 279- "Bunu yapmazsanız Allah ve Rasûlü tarafından size bir savaş açıldığını bilin..."

Faizin yasaklanması konusunda kullanılan bu sert üslûp, din düşmanlarını dost  edinme günahı dışında hiçbir günah ve yasak için kullanılmamıştır.

Çünkü bir topluluk içinde faizcilik serbest olduğunda bunun zararı ve kötü etkileri yalnızca faizi alan ve verenle sınırlı kalmamış, bütün topluluğun ekonomik, sosyal ve ahlâkî hayatını etkilemiştir.

282- "Ey iman edenler! Belirlenmiş bir zamana kadar bir borç ilişkisi kurduğunuzda bunu yazın..."

Borcun zamanında ve eksiksiz olarak ödenmesinin sağlanabilmesi için hem unutmayı hem de inkârı önleyecek tedbirlere ihtiyaç vardır. Borç ilişkisinde yazma, şahit tutma, teminat alma gibi tedbirler alınmalıdır. Kur’an-ı Kerîm’in bir sayfa tutan bu en uzun âyetiyle onu takip eden âyet bu tedbirleri açıklamaktadır.

ÂL-İ İMRÂN SÛRESİ

26- De ki: “Ey mülkün gerçek sahibi olan Allahım! Mülkü dilediğine verirsin, dilediğinden çekip alırsın. Dilediğini yüceltirsin, dilediğini de alçaltırsın. Her türlü iyilik senin elindedir. Hiç kuşku yok sen her şeye kādirsin.”

“Her türlü iyilik senin elindedir” buyurularak “hayr”ın, yani görünen ve görünmeyen yüzüyle gerçek anlamda iyinin yalnız yüce Allah’ın kudretinde olduğu belirtilmiştir.

 Âyette, imkânsız görülen başarıları lutfetmenin Allah’ın kudretinde olduğuna dikkat çekilmektedir.

Mümin, en ümitsiz anlarında bile karanlıklardan aydınlıklara çıkaran bir Rabbi olduğunu unutmamalıdır.

27- “Geceyi gündüze katarsın, gündüzü de geceye katarsın. Ölüden diriyi çıkarırsın, diriden ölüyü çıkarırsın ve dilediğine sayısız rızık verirsin.”

Bu âyette geçen “Ölüden diriyi çıkarırsın, diriden ölüyü çıkarırsın” cümleleri, topraktan bitkilerin, ölü gibi duran kuru çekirdekten ve tohumdan çeşit çeşit ağaçların, meyvelerin, çiçeklerin çıkması şeklinde anlaşılabileceği gibi müminden kâfirin ve kâfirden müminin, iyi insandan kötü insanın ve kötü kişiden iyi kişinin, âlimden cahilin ve cahilden âlimin dünyaya gelmesi gibi anlamalara da gelir.

Yine bu âyette geçen “Ve dilediğine sayısız rızık verirsin”  ifadesinden anlaşılıyor ki rızık Allah'ın kendi irade ve takdirine göredir.

Rızık konusunda isyana düşmek –hâşâ– Allah'a adaletsizlik nisbet etme fikrini çağrıştırır.

Rabbizin hakkımızdaki takdirinin insan aklının idrakinin çok ötesinde hikmetler taşıdığını göz ardı etmemek gerekir.

GÜNÜN DUA AYETLERİ

ÂL-İ İMRAN SÛRESİ

8- “Rabbimiz! Bizi doğru yola eriştirdikten sonra kalplerimizi saptırma, bize tarafından bir rahmet bağışla. Hiç kuşku yok, lütfu bol olan yalnız sensin”

رَبَّنَا لَا تُزِغْ قُلُوبَنَا بَعْدَ اِذْ هَدَيْتَنَا وَهَبْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةًۚ اِنَّكَ اَنْتَ الْوَهَّابُ

16- “...Ey Rabbimiz! Biz gerçekten iman ettik, günahlarımızı bağışla, bizi ateş azabından koru”

...رَبَّنَٓا اِنَّـنَٓا اٰمَنَّا فَاغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَقِنَا عَذَابَ النَّارِۚ

38- “...Rabbim! Bana tarafından temiz bir nesil ihsan eyle! Kuşkusuz sen duayı işitmektesin.”

...رَبِّ هَبْ لٖي مِنْ لَدُنْكَ ذُرِّيَّةً طَيِّبَةًۚ اِنَّكَ سَمٖيعُ الدُّعَٓاءِ

53- “Rabbimiz! İndirdiğine inandık ve peygambere tâbi olduk; artık bizi şahitlerle beraber yaz.”

رَبَّنَٓا اٰمَنَّا بِمَٓا اَنْزَلْتَ وَاتَّبَعْنَا الرَّسُولَ فَاكْتُبْنَا مَعَ الشَّاهِدٖينَ

HZ MERYEM’İ DÜNYAYA GETİRİRKEN

ANNESİNİN  YAPTIĞI DUA

“...Kovulmuş şeytana karşı onu ve soyunu senin korumanı diliyorum.”

...اِنّٖٓي اُعٖيذُهَا بِكَ وَذُرِّيَّتَهَا مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجٖيمِ

(Al-i İmran 36)

(Bu metin DİB Kur’an Yolu Tefsiri’nden istifade edilerek hazırlanmıştır.)