Müminler Kesinlikle Yaşadılar

Abone Ol

Yüce Allah, Firdevs Cennetini  yarattıktan sonra ortaya çıkan şahesere bakmış; "Müminler kesinlikle kurtuluşa ermiştir, yaşadılar." buyurmuş. (Mü’minun,1)

Hz. Peygamber’in, ayeti böyle açıkladığını nakleder Taberi Tefsiri.

Evet, "Mü'minun" adında Kur’an’da bir sure vardır ve “Müminler kesinlikle kurtuluşa ermiştir” müjdesiyle başlar.

Okuyanın dikkatini cezbeden bu muhteşem müjde karşısında “Acaba ben de o müminlerden miyim” diye merak etmemek elde değildir.

İşte o müjdenin muhatabı Müminler;

“Onlar, namazlarında derin bir saygı hali yaşarlar.

Anlamsız, yararsız söz ve davranışlardan uzak dururlar.

Zekatı verirler.

İffetlerini korurlar.

Emanetlere ve verdikleri sözlerine sadakat gösterirler.

Namazlarını titizlikle eda ederler.

İşte Firdevs cennetine varis olacaklar bunlardır; orada onlar ebedi kalacaklardır.” (Mü'minun, 1-11)

Müslüman, inancı gereği Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak ve O’na yakın olabilmenin gayreti içerisinde dünya hayatını sürdürmek ister. Nitekim Kur’an’da buyrulur ki;

"Ey iman edenler! Allah’a saygılı olun, O’na yaklaşmaya vesile arayın ve O’nun yolunda çaba harcayın ki kurtuluşa eresiniz." (Maide, 35)

Maide suresindeki bu ayette kurtuluşa ulaşmak isteyenlere  emredilen vesile, Mü'minun suresinde tek tek sayılmış ve yerine getirenlerin kesinlikle kurtulacağı bildirmiştir. Dolayısıyla, Allah’a yaklaştıran vesile, Mü’minun suresinde şu şekilde sıralanıyor;

Allah’ın huzurunda olduğu bilinçle namaz kılmak. Gelişi güzel ve gösteriş amacıyla namaz kılanlar elenmiştir.

Anlamsız ve yararsız davranışları belirleyen haram ve helal çizgisine riayet etmek. Cana kıymak, hırsızlık ve yolsuzluk gibi yollarla kazanç sağlamak, yalan, iftira, sahtekarlık, haksızlık, adaletsizlik, zina ve faiz gibi Kur’an’da haram olarak sayılan söz ve davranışlar cennetin önünde en büyük engeldir.

Helal kazançtan fakir ve yoksullara harcama yapmak. Yetim gülmeden, fakir doymadan cennetin muhal olduğu vurgulanmıştır.

Namus ve iffete özenle dikkat çekilmiştir; yuvayı dağıtan, aile yapısını tehdit eden ve nesli tüketen  fuhuş ve LGBT gibi her türlü sapkın akımlara göz kırpan, her ne ad altında olursa olsun hoş gören ancak şeytana ve onun yurdu cehenneme yakın olur. Allah, toplumun dengesini sağlayan namus ve iffete çok önem vermiş ve ancak namusluların kendisine yakın olabileceğini ifade buyurmuştur.

Emanetlere ve verilen sözlere sadakat göstermek de cennete girebilmeye vesile kabul edilmiştir. Emaneti korumak, teslim edilen bir eşyanın korunmasından ibaret değildir sadece. Bununla birlikte din, vatan, bayrak eş ve evlat da emanettir. Vatana, mukaddesata ve aileye güven vermeyen ahirette felah bulamaz. Söz verip sözünü yerine getirmeyen, borcunu zamanında ödemeyen, sahtekarlık ve hileyle insanlar arasında güvensizlik tohumu ekenler Allah’tan uzak, cennetten mahrumdur.

Son olarak beş vakit namaza devam etmek cennetin anahtarı sayılmıştır. Allah’a yaklaştıran ve cennete götüren vesilelerin ilki, namazı özenle kılmaktı, sonuncusu da namazı vaktinde devamlı kılmak şeklinde tamamlanmış oluyor. Din, bir binaya benzetilir. Namaz, dinin direğidir. Direkleri sağlam olmayan bina misali, namazsız din de ayakta kalması risklidir. O nedenle özenle ve devamlı kılınan namaz mümini yükseltir, Allah’a yaklaştırır ve cennete varis kılar.

Kim bu vesileleri yerine getirirse Allah’a yaklaşmış ve o cennetin sahibi olmuştur, başka kimseye bu konuda ihtiyacı yoktur. Zira Allah vadinden dönmez.

Kim de ayetlerde tek tek sayılan vesileleri yaşamına yansıtmamışsa Allah’a uzak kalmış, dolayısıyla da cennete girebilme olasılığını riske atmıştır. Bu durumda olanı kimse de cennete koyamaz. Çünkü Kur’an’a göre, insana ancak kendi çabasının karşılığı vardır.

Sonuç olarak Mü'minun Suresi, isminden de anlaşılacağı üzere mümin olarak yaşamak, mümin olarak ölmek ve kıyamet günü mümin olarak dirilmek isteyenlere ne yapması gerektiğini ve ne yapmaması gerektiğini öğretmiştir.