Neden yazmıyorum? Çünkü okumaktan yazmaya fırsat bulamıyorum ki yazayım. Her sabah, her haberde yüzlerce masumun hunharca katledildiği zulme insanlığın nasıl bu kadar duyarsızlaştığını okumaktan, yazmaya fırsat mı kalır…
Neden yazmıyorum? Çünkü tarih boyunca insanlık namına yazılan ve çizilen her şey hükmünü yitirdi de ondan...
Neden yazmıyorum? Çünkü yazabilmem için kütüphanelerden istifade etmem gerekiyor, 7 Ekim’den sonra kütüphanemin hiçbir hükmü ve değeri kalmadı ki… neyi yazayım?
Neden yazmıyorum? Çünkü yazmak için sağlıklı bir vicdana sahip olmak gerekiyor. Vicdanlar çaresizlikle tanışalı yaklaşık yüz gün oluyor.
Neden yazmıyorum? Çünkü yazdıklarımın makes bulacağı bir sistem olmalı, yeryüzünde yazacaklarımı hayata geçirebilecek hiçbir sistem kalmadı ki yazayım.
Neden yazmıyorum? Çünkü yazılanlar hakikati ifade etmeli, yazdıklarım hakikati ifade etmedikten sonra yazmamın hiçbir kıymeti kalmaz ki…
Neden yazmıyorum? Yeryüzünde eşi benzeri olmayan bir zulüm icra edilirken maddi ve manevi bereketler de azalır ya, artık yazabilmemizi sağlayacak manevi bir bereket kalmadı ki neyi yazalım.
Gazze’de binlerce çocuk şehit edilirken neyi yazayım…
Gözü önünde annesi şehit edilen çocuğun, körleşmiş vicdanlara gönderdiği gözyaşları varken ben ne yazabilirim ki…
Sokak ortasında beyaz bayrak kaldırdığı halde yavrusunun yanında keskin nişancılar tarafından şehit edilen anne yere yıkılırken ben neyi yazayım ki…
Kendi öz yurdunda, işgalci keskin nişancılar tarafından vurulduktan sonra yardım isteyen annenin gözyaşları dururken neyi yazayım ki…
Bedeni yıkıntılar altında çürümüş olan çocuk, renkli kıyafetleriyle aylar sonra bulunduğu halde ben neyi yazayım ki...
Torunu Rîm’i yolcu ederken "ruhumun ruhu, nereye uçup gittin" diyen dedenin duruşu varken ben neyi yazayım ki…
Binlerce çocuk annesiz ve babasız bırakılmışken ben ne yazabilirim ki…
Masum çocukların masumiyeti feda edilirken ne yazabilirim ki…
Kabirlerden cenazelerin çalındığı, ölülerin dahi güvende olmadığı bir dünyada ne yazılabilir ki…
Şehit cenazelerinden organların çalındığı bir dünyada ne yazabilirim ki…
İmkânı olanların vicdansızlaştığı, vicdanı olanların da imkânsız olduğu bir dünyada ne yazılabilir ki…
Çocuklar izzet ve vakar toprağı olan Gazze’de şehit oyunları oynarken ben neyi yazayım ki…
Susup insanlığımızı tazelemenin vaktidir artık…
Susalım ve sadece insanca bir tavır ortaya koyalım… Elimizden ne geliyorsa onu yapalım.
Bu yazdıklarımdan ümitsiz olduğum sonucu çıkarılabilir. Evet, doğrudur ümitsizlik söz konusu, ama âlemlerin Rabbi olan Allah’tan gelecek olan nusretten ümitsiz değilim. Ancak İnsanların vicdanlarından hiçbir ümidim kalmadı.
7 Ekim’den bu yana yüz gündür tarihin kaydedebileceği en büyük zulme şahitlik etmekteyiz. Yazılabilecek hiçbir şey kalmadı. Aylar öncesinden birçok konuda yazılar yazmaya niyetlenmiş ve bu konuları belli başlıklar halinde tasnif etmiştim. Her bir konu ile ilgili dokümanlar bir araya getirmiştim. Ancak şu anda hiçbir şey yazmaya gücüm de takatim kalmadı.
Yazmak özgürlüktür. Yazmak için özgür olmak gerekir. Bugüne kadar biriktirdiğimiz, ilim, irfan, fen, edebiyat eğer yeryüzündeki bu zulme engel olmuyorsa/olamıyorsa biz de, yazdıklarımız/yazacaklarımız da şu fani dünyada özgür değiliz demektir. Madem biz özgür değiliz, bırakalım da özgürlük kenti olan Gazze’nin çocukları dünyaya ders versin. Gazze’nin anneleri âleme şahsiyet ve duruş konferansları versin. Gazze’nin babaları hüzün ve kederin nasıl bastırılacağına dair paneller sunsun. Gazze’nin dedeleri kendi ciğerparelerini yolcu ederken imanın bedene büründüğünü bize ve herkese göstersin. Biz susalım bütün sâfiyetiyle zuhur eden hakikat Gazze’den bozulmadan yayılsın. Kur’an yeniden Gazze örneğiyle tefsir edilsin. Allah Resulü’nün sünneti Gazze olarak doğsun. İslam tap taze olarak yeniden âleme Gazze’den yayılsın.
Bu yazıyı bitirdiğim esnada Pençe Kilit Harekâtı bölgesinde 9 askerimizin şehit olup 4 yiğidimizin de yaralı olduğu haberini aldım. Cenab-ı hak şehadetlerini kabul eylesin, yaralılarımıza da acilen sıhhat ve afiyet ihsan eylesin.
Selam olsun yurdu için şehadete yürüyenlere…
Selam olsun imanı için dim dik duranlara…
Selam olsun bedeni ezilse de ruhu dimdik ayakta olanlara…
Selam olsun Gazze’ye, Aksa’ya ve bütün masumlara…
Selam olsun kanıyla vatan toprağını sulayan bütün şehitlere…
Selam ve dua ile…