Öfkesine kapılarak iş görenlerin sonunda güç duruma düşeceğini anlatmak için “Öfkeyle kalkan ziyanla veya zararla oturur.” deriz. Bu atasözünü genellikle öfkeyle hareket eden kimseleri uyarmak için kullanırız ve aslında şöyle demek isteriz:

Ortaya çıkarmamız gereken şey öfke değildir, sevgidir.

Mesela bir erkek baba olarak kızına “seni seviyorum” diyebilmelidir. Yine aynı şekilde eşine, oğluna, anne veya babasına karşı da sevgi dolu duygularını aşikâr edebilmelidir.

Niçin erkeklerden misal veriyoruz?

Nedeni şu ki toplumda bazı yanlış kanılar vardır. “Erkek dediğin ağlamaz.” ya da “Erkek dediğin içinden sever, sevdiğini belli etmez.” gibi sözler birileri tarafından kabul görmektedir. Oysa erkek dediğin gerektiğinde ağlamasını da sevgisini belli etmesini de öfkesini yutmasını da bilmelidir.

Kadın olsun erkek olsun, bir kişi öfkesini tutmadığı takdirde şeytanın oyuncağı hâline gelmektedir. Şeytansa çoğu zaman gizli vurmaktadır.

“Sevgili Peygamberimiz, çeşitli vesilelerle ashabına da öfkeli anlarında, hiddeti telkin eden şeytandan Allah’a sığınmalarını öğütlemiştir… İnsan zaaflarıyla var olduğu müddetçe (ki her zaman öyle olacaktır) inanmış kişi, kendisinden daha güçlü olan Allah’a sığınmaya devam edecektir.”

O hâlde biz de öfkeyle kalkıp zararla oturmak istemiyorsak, Allah’a sığınalım ve böylelikle öfkenin yol açacağı türlü zararlardan korunmuş olalım.

Bu zararların en fenası nedir biliyor musunuz?

Tabii ki sırların ifşa edilmesidir.

İyi de bu nasıl olmaktadır?

Şöyle olmaktadır; bir insan en çok öfkeli anında hata yapmaya müsaittir. Bu yüzden bir kimse öfkeliyken sağlıklı düşünemez ve ağzından çıkan sözlerin hesabını da yapamaz. Sözgelişi vaktiyle iyi birer arkadaş olup da sonradan bu dostluğu devam ettiremeyen bazı kişiler, öfkeli anlarında ve biraz da intikam hırsıyla hareket ettiklerinden, eski arkadaşlarının sırlarını ifşa ederler. Hatta işi daha da ileri götürüp aile içinde kalması gereken sırları bile başkalarına söyleyenler vardır.

Bakınız, burası işin koptuğu yerdir, yani telafisi yok gibidir.

“Allah Teâlâ eşlerin, birbirlerinin sırlarını ve kusurlarını örten ve koruyan birer elbise / örtü mesabesinde olduklarından bahisle, ‘…Onlar sizin için bir elbise, siz de onlar için bir elbisesiniz.’ buyurmuştur.”

İçi güzelliklerle dolu olan şu âlemde edeple yaşamak varken, bizi edep dışı şeyler yapmaya yönlendiren durumlara fırsat vermeyelim. Yoksa akrebin zehriyle, daha doğrusu telkiniyle yönümüzü şaşırıp da çok güç duruma düşebiliriz. Fakat mesele vatan ve milletin menfaatini gözetmek olunca, aslan kesilmemizde bir sakınca yoktur. Bunu da Allah’ın izniyle yapıyoruz zaten.

Öfkeniz kıvamında, sevginiz kararında olsun.