Peygamberimizin (sas) günlük yaptığı dualar
“Onlar, ayakta dururken, otururken, yanları üzerine yatarken (her vakit) Allah’ı anarlar, göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler (ve şöyle derler:) Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın. Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem azabından koru!” (Âl-i İmrân, 3/191) ayet-i kerimesi insanın her an ve her durumda dua edebilirliğine işaret eder.
Peygamberimizin (sas) gündelik hayatında en çok yer alan ibadetlerden biri de zikir ve dua idi.
Mü’minlerin annesi Hz. Âişe: “O (sav) her zaman Allah’ı zikrederdi.” (Müslim, Hayız, 117)
Resûllah (sas) günlük hayatında zikir ve dua için her fırsatı değerlendirirdi. Elbisesini giyerken, devesine binerken, bir yokuş inişinde veya çıkışında, yatağına yatarken ve uykudan kalkarken, tuvalet ihtiyacını gidermeden önce ve giderdikten sonra, evden dışarıya adım atarken, kısacası her durumda dua eder, Allah’ı anardı. Zikir, gün boyunca onun (sas) dilinde, gönlünde ve zihninde idi. Yemeğe başlarken mutlaka besmele çeker, sonunda da hamd ve senâda bulunup şükrederdi. Gece Allah’ı zikrederek yatar, yine Allah’ı zikrederek kalkardı.
Peygamberimizin (sas) sabah akşam okumamızı tavsiye ettiği dualar
Ebû Hureyre (ra); Hz. Peygamber (sas)’in sabah ve akşam şu duayı yaptığını ve ashabına da öğrettiğini bildirmiştir:
اَللّٰهُمَّ بِكَ أَصْبَحْنَا وَبِكَ أَمْسَيْنَا وَبِكَ نَحْيَا وَبِكَ نَمُوتُ وَإِلَيْكَ النُّشُورُ
"Allah’ım! Senin lütfunla sabaha ulaştık, senin lütfunla akşama eriştik. Sen dileyince dirilir, yine sen dileyince ölürüz. Huzuruna varılacak olan da sensin. " (Ebû Dâvûd, Edeb, 110; Tirmizî, De’avât, 13)
Osman İbn Affân (ra) diyor ki; Resûlullah (sas) şöyle buyurdu: “Bir kul sabah ve akşam üç defa şu duayı okursa hiçbir şey ona zarar vermez:
بِسْمِ اللّٰهِ الَّذٖي لَا يَضُرُّ مَعَ اسْمِهٖ شَيْءٌ فِي الْأَرْضِ وَلَا في السَّمٰاءِ وَهُوَ السَّمٖيعُ الْعَلٖيمُ
İsminin anılmasıyla ne yerde ne de gökte hiçbir şeyin zarar vermeyeceği Allah’ın adıyla. O, hakkıyla işiten, kemaliyle bilendir.” (Tirmizî, De’avât, 13; Ebû Dâvûd, Edeb, 110).
Peygamberimiz (sas) uyanınca şöyle derdi:
بِاسْمِكَ نَمُوتُ وَنَحْيَا ، فَإِذَا اسْتَيْقَظَ قَالَ الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِى أَحْيَانَا بَعْدَ مَا أَمَاتَنَا وَإِلَيْهِ النُّشُورُ
“Bizi öldürdükten sonra dirilten Allah’a şükürler olsun. Yeniden dirilince de ona döneceğiz.” (Buhârî, Tevhîd, 13)
Elbisesini giyerken;
اللَّهُمَّ لَكَ الْحَمْدُ أَنْتَ كَسَوْتَنِيهِ أَسْأَلُكَ خَيْرَهُ وَخَيْرَ مَا صُنِعَ لَهُ وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّهِ وَشَرِّ مَا صُنِعَ لَهُ
“Allah’ım! Hamd sanadır. Bunu bana sen giydirdin. Onun ve yapılış gâyesinin hayırlı olmasını senden dilerim. Onun ve yapılış gâyesinin şerrinden de sana sığınırım.” (Tirmizî, Libâs, 29)
Enes b. Malik’in (ra) rivayet ettiğine göre Peygamberimiz (sas) tuvalete girerken ve çıkarken şöyle dua ederdi:
Girerken:
اللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْخُبُثِ وَالْخَبَائِثِ
"Allah’ım pislikten ve pis şeylerden sana sığınırım."(Buhârî, Da’avât, 15)
Çıkarken:
لْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي أَذْهَبَ عَنِّي الأَذَى وَعَافَانِي
"Üzerimden sıkıntıyı kaldıran ve bana afiyet veren Allah'a hamdolsun." (İbn Mâce, Tahâret, 10)
Yemeğe Allah'ın adını anarak başlayan Peygamberimiz (sas), yemekten sonra da şu ifadelerle Allah’a hamdederdi:
الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِى أَطْعَمَنَا وَسَقَانَا وَجَعَلَنَا مُسْلِمِينَ Elhamdülillâhi’llezî et"amenâ ve sekânâ ve cealenâ müslimîn.
"Bizi yediren, bizi içiren ve bizim Müslüman yapan Allah’a hamdolsun." (Ebû Dâvûd, Et’ıme, 52)
Şu şekilde dua ettiği de olurdu:
لْحَمْدُ لِلَّهِ كَثِيرًا طَيِّبًا مُبَارَكًا فِيهِ ، غَيْرَ مَكْفِىٍّ ، وَلاَ مُوَدَّعٍ وَلاَ مُسْتَغْنًى عَنْهُ ، رَبَّنَا Elhamdülillâhi kesîran tayyiben mübâreken fîhi, ğayra mekfiyyin ve lâ müveddein ve lâ müstağnen anhü, Rabbenâ!
"Güzel ve bereket dilekleriyle dolu, ama bir o kadar yetersiz olan ve dilimizden düşürmediğimiz, vazgeçemediğimiz tüm övgülerle sana çokça hamdediyoruz ey Rabbimiz!" (Buhârî, Et’ıme, 54)
Bazen de şöyle dua ediyordu:
أَفْطَرَ عِنْدَكُمُ الصَّائِمُونَ وَأَكَلَ طَعَامَكُمُ الأَبْرَارُ وَصَلَّتْ عَلَيْكُمُ الْمَلاَئِكَةُ Eftara ındekümü"s-sâimûn ve ekele taâmekümü"l-ebrâr ve sallet aleykümü"l-melâike.
"Oruçlular sizin yanınızda iftar etsinler, iyiler sizin yemeklerinizden yesinler, melekler de size selâm ve dua etsinler."
Evden dışarıya adım atarken;
اَللّٰهُمَّ إِنّٖي أَعُوذُ بِكَ أَنْ أَضِلَّ أَوْ أُضَلَّ أَوْ أَزِلَّ أَوْ أُزَلَّ أَوْ أَظْلِمَ أَوْ أُظْلَمَ أَوْ أَجْهَلَ أَوْ يُجْهَلَ عَلَيَّ
“Ey Allah’ım! Hak yoldan sapmaktan, saptırılmaktan; ayağı kaymaktan, kaydırılmaktan; zulmetmekten, zulme uğramaktan; cahillik etmekten veya cahillikle karşılaşmaktan sana sığınırım.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 11)
Hz. Enes b. Malik (ra) diyor ki; Rasûlullah (sas) şöyle buyurdular: “Kim, evinden çıkarken;
بِسْمِ اللّٰهِ تَوَكَّلْتُ عَلَى اللّٰهِ وَلٰا حَوْلَ وَلٰا قُوَّةَ إِلّٰا بِاللّٰهِ
“Allah’ın adıyla (dışarı çıkıyorum), Allah’a tevekkül ettim. O’ndan başka gerçek güç ve kuvvet sahibi yoktur’ diye dua ederse kendisine; ‘Doğruya iletildin, ihtiyaçların karşılandı, düşmanlarından korundun’, şeklinde cevap verilir. Şeytan da ondan uzaklaşır.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 112; Tirmizî, De’avât, 34)
Hz. Peygamber’in (sas) bunun dışında çeşitli zaman ve mekânlarda ağzından eksik etmediği sığınma duaları vardı. O (sas), evinden çıkarken dışarıda yaşayabileceği olumsuzluklara karşı şöyle dua ederdi:
بِسْمِ اللَّهِ رَبِّ أَعُوذُ بِكَ مِنْ أَنْ أَزِلَّ أَوْ أَضِلَّ أَوْ أَظْلِمَ أَوْ أُظْلَمَ أَوْ أَجْهَلَ أَوْ يُجْهَلَ عَلَىَّ
“Bismillâh! Allah’ım! Ayağımın kaymasından veya kaydırılmasından, sapmaktan veya saptırmaktan, haksızlık etmekten veya haksızlığa uğramaktan, kaba/cahilce davranmaktan ya da davranılmaktan sana sığınırım.” ( Ebû Dâvûd, Edeb, 102-103)
Peygamberimizin (sas), yolculuğa çıkmadan önce dudaklarının arasından şu cümleler dökülürdü:
اللَّهُمَّ إِنِّى أَعُوذُ بِكَ مِنْ وَعْثَاءِ السَّفَرِ وَكَآبَةِ الْمُنْقَلَبِ وَالْحَوْرِ بَعْدَ الْكَوْرِ وَدَعْوَةِ الْمَظْلُومِ وَسُوءِ الْمَنْظَرِ فِى الأَهْلِ وَالْمَالِ
"Allah’ım! Yolculuğun yorgunluk ve sıkıntılarından, yoldan kötü bir şekilde dönmekten, iyi hallerden kötü hallere düşmekten, mazlumun bedduasından, mala ve aileye gelecek kötülüklerden sana sığınırım." (Müslim, Hac, 426)
Devesine (bineğe, herhangi bir vasıtaya) binerken
سُبْحَانَ الَّذِي سَخَّرَ لَنَا هَذَا وَمَا كُنَّا لَهُ مُقْرِنِينَ وَإِنَّا إِلَى رَبِّنَا لَمُنْقَلِبُونَ
اللَّهُمَّ إِنَّا نَسْأَلُكَ فِي سَفَرِنَا هَذَا الْبِرَّ وَالتَّقْوَى وَمِنَ الْعَمَلِ مَا تَرْضَى
اللَّهُمَّ هَوِّنْ عَلَيْنَا سَفَرَنَا هَذَا وَاطْوِ عَنَّا بُعْدَهُ
اللَّهُمَّ أَنْتَ الصَّاحِبُ فِي السَّفَرِ وَالْخَلِيفَةُ فِي الأَهْلِ اللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنْ وَعْثَاءِ السَّفَرِ وَكَآبَةِ الْمَنْظَرِ وَسُوءِ الْمُنْقَلَبِ فِي الْمَالِ وَالأَهْلِ Müslim, Hac, 425
Bunu bize boyun eğdiren Allah noksanlardan münezzehtir, yoksa biz buna güç yetiremezdik! Ve biz kuşkusuz rabbimize geri döneceğiz. (Zuhruf, 43/13-14)
"Ey Allah’ım! Biz, bu yolculuğumuzda senden iyilik ve takvâ, bir de hoşnut olacağın ameller işlemeyi nasip etmeni dileriz.
Ey Allah’ım! Bu yolculuğumuzu kolay kıl ve uzağını yakın et!
Ey Allah’ım! Seferde yardımcı(mız), geride (bıraktığımız) çoluk çocuğu(muzu) koruyucu sensin.”
Ey Allah’ım! Yolculuğun zorluklarından, üzücü şeylerle karşılaşmaktan, dönüşte malımızda ve ailemizde kötü haller görmekten sana sığınırım."
Peygamberiiz bir yerde konakladığında ise Allah’a şöyle sığınırdı:
اللَّهُمَّ إِنِّى أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْهَمِّ وَالْحَزَنِ ، وَالْعَجْزِ وَالْكَسَلِ ، وَالْبُخْلِ وَالْجُبْنِ وَضَلَعِ الدَّيْنِ ، وَغَلَبَةِ الرِّجَالِ
Peygamberimiz (sas), çarşı pazara çıkarken şu duayı okuyan kişi için Allah binlerce sevap yazar ve binlerce günahını siler, cennette de bir ev ihsan eder buyurmuştur:
لَا إِلٰهَ إِلَّا اللّٰهُ وَحْدَهُ لَا شَرٖيكَ لَهُ لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ يُحْيٖي وَيُمٖيتُ وَهُوَ حَيٌّ لاَ يَموُتُ بِيَدِهِ الْخَيْرُ وَهُوَ عَلٰى كُلِّ َشْيءٍ قَدٖيرٌ
Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. O, birdir ve ortağı yoktur, mülk O’nundur ve hamd O’na aittir, yaşatan, öldüren O’dur, O daima diridir, ölmez, hayır O’nun elindedir ve O her şeye gücü yetendir. (Tirmizî, Da’avât, 36; Hâkim, Dua, I, 538)
“Allah’ım! İhtiyarlıktan, kederden, âcizlikten, tembellikten, cimrilikten, korkaklıktan, borç sıkıntısından ve güç sahibi olan kişilerin haksızlığına uğramaktan sana sığınırım.”
Peygamber Efendimiz (sas) uyumadan önce ve sonra bazı özel dualar etmiş, bu duaları bizim de okumamızı istemiştir.
Hz. Âişe (ra) diyor ki; “Resûlullah (sas), her gece yatağına yatacağı zaman avuçlarını birleştirir, besmele çekerek sırasıyla;
۞قُلْ هُوَ اللّٰهُ أَحَدٌ۞ اَللّٰهُ الصَّمَدُ ۞ لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ ۞ وَلَمْ يَكُنْ لَهُ كُفُوًا أَحَدٌ
“De ki: ‘O, Allah’tır, tektir. Allah sameddir. Doğurmamış ve doğmamıştır. O’nun hiçbir dengi yoktur.’” (İhlâs, 112/1-4)
۞قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِ۞ مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَ۞ وَمِنْ شَرِّ غَاسِقٍ إِذَا وَقَبَ۞ وَمِنْ شَرِّ النَّفَّاثَاتِ في الْعُقَدِ۞ وَمِنْ شَرِّ حَاسِدٍ إِذَا حَسَدَ
“De ki: ‘sabahın Rabbine sığınırım; yarattığı şeylerden gelebilecek kötülüklerden; karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden; düğümlere üfürenlerin şerrinden; bir de kıskandığı vakit kıskanç kişinin şerrinden!’” (Felâk, 113/1-5)
۞قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِ۞ مَلِكِ النَّاسِ۞ إِلٰهِ النَّاسِ۞ مِنْ شَرِّ الْوَسْوَاسِ الْخَنَّاسِ۞ اَلَّذٖي يُوَسْوِسُ فٖي صُدُورِ النَّاسِ۞ مِنَ الْجِنَّةِ وَالنَّاسِ
“De ki: ‘Cinlerden olsun insanlardan olsun, insanların kalplerine vesvese sokan sinsi şeytanın şerrinden insanların rabbine, insanların mâlik ve hâkimine, insanların mâbuduna sığınırım!’” (Nâs, 114/1-6)
Sûrelerini okur, ellerine üfler, sonra da ellerinin uzanabildiği yere kadar vücuduna sürerdi. Bu işlemi yapmaya önce başından başlar, yüzüne ve vücudunun ön taraflarına mesh ederdi. Bunu üç defa yapardı. Uyandıktan sonra ise Âl-i İmrân sûresinin son on âyetini okuması onun uykuya dair özel uygulamalarına örnektir.
Peygamberimizin (sas) uykuya dalmadan önce okunmasını tavsiye ettiği dualardan birisi şöyledir: “Berâ İbn Âzib (ra) diyor ki; Resûlullah (sas) yatmadan önce abdest alıp şöyle dua edilmesini tavsiye etti:
اَللّٰهُمَّ أَسْلَمْتُ نَفْسٖي إِلَيْكَ وَوَجَّهْتُ وَجْهٖي إِلَيْكَ وَفَوَّضْتُ أَمْرٖي إِلَيْكَ وَأَلْجَأْتُ ظَهْرٖي إِلَييْكَ رَغْبَةً وَرَهْبَةً إِلَيْكَ لَا مَلْجَأَ وَلَا مَنْجٰى مِنْكَ إِلَّا إِلَيْكَ آمَنْتُ بِكِتَابِكَ الَّذٖي أَنْزَلْتَ وَبِنَبِيِّكَ الَّذٖي أَرْسَلْتَ
“Allah’ım! Kendimi sana teslim ettim. Yüzümü sana çevirdim. İşimi sana havale ettim. Rızanı isteyerek, azabından korkarak sırtımı sana dayadım, sana sığındım. Sana karşı yine senden başka sığınak yoktur. İndirdiğin kitaba ve gönderdiğin peygambere inandım.” (Buhârî, De’avât, 6, 7, 9; Müslim, Zikir ve Dua, 56-57)
Huzeyfe (ra) diyor ki; Rasûlullah (sas) uyumak istediği zaman sağ elini yanağının altına koyarak şöyle derdi:
اَللّٰهُمَّ بِاسْمِكَ أَمُوتُ وَأَحْيَا
“Allah’ım! Senin isminle ölür, senin isminle dirilirim.” (Buhârî, De’avât, 7-8; Müslim, Zikr, 59)
Resûlullah (sas), yatacağı zaman abdest alıp sağ tarafına yatarak bu duayı okuyan kimsenin, o gece ölürse fıtrat üzere ölmüş olacağını müjdelemiştir. Buhârî, Vudû’, 75)
Öte yandan Hz. Peygamber (sas), uyumak istediği zaman sağ elini başının altına koyarak:
اللَّهُمَّ قِنِي عَذَابَكَ يَوْمَ تَجْمَعُ عِبَادَكَ
“Allah’m! Kullarını mahşerde topladığın veya mahşerde kaldırdığın gün beni azabından koru.” Tirmizî, Deavât, 18 şeklinde dua etmekte, “Bizi doyuran ve içiren, ihtiyaçlarımızı gideren ve bizi meskenlerimizde barındıran Allah’a hamdolsun.”
الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِى أَطْعَمَنَا وَسَقَانَا وَكَفَانَا وَآوَانَا فَكَمْ مِمَّنْ لاَ كَافِىَ لَهُ وَلاَ مُئْوِىَ
diye şükrederdi.
Ayrıca Hz. Peygamber (sas) bizlere yatacağımızda,
الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِى عَافَانِى فِى جَسَدِى وَرَدَّ عَلَىَّ رُوحِى وَأَذِنَ لِى بِذِكْرِهِ
“Rabbim, senin adınla yatağa bedenimi koydum ve senin vereceğin güç, kuvvet ve izinle o yataktan bedenimi kaldıracağım. Eğer ruhumu tutarsan ona rahmet et. Şayet ruhumu alıp götüreceksen salih kullarını muhafaza ettiğin yerde ruhumu muhafaza et.” (Tirmizî, Deavât, 20) diye dua etmemizi tavsiye etmiştir.