Trabzon İl Müftülüğü tarafından "Mevlid-i Nebi ile Camiler ve Din Görevlileri Haftası" etkinlikleri kapsamında "Peygamberimiz, Cami ve İrşat" konulu konferans düzenlendi.
Hamamizade İhsanbey Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen programa Diyanet İşleri Başkan yardımcısı Prof. Dr. Huriye Martı konuşmacı olarak katıldı.
Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan programın açış konuşmasını İl Müftüsü Osman Aydın yaptı.
Ardından "Peygamberimiz, Cami ve İrşat" konulu konferansı vermek üzere kürsüye gelen Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Huriye Martı, "Din hizmeti sunan çok kıymetli din görevlilerimize selam ediyor ve minnetlerimi sunuyorum. Onların varlığı bu ülke için bir bereket vesilesidir. Onların varlığı, bu ülkenin geleceği için bir huzur teminatıdır. Onların varlığı gerçekten bir hamd vesilesidir. İyi ki varsınız." dedi.
Hz. Peygamber'in şemailine dair asr-ı saadetten örnekler sunan Prof. Dr. Martı, "Sevgili Peygamberimizin biliyoruz ki adı güzeldi, kendi güzeldi. Özü güzeldi, sözü güzeldi, yüzü güzeldi. Efendimizde insanları rahatsız edecek en ufak bir hal olmazdı. Bağırıp çağırmaz, küfretmez, lanet okumaz, bedduadan nefret ederdi. Çok öfkelendiğinde bile sabrederek sakince uyarırdı. Çok cesur bir insandı. Güçlü kudretli ve cesur bir erkekti. Ama daima yumuşak huylu ve sakin olmayı sever asla şiddetli ve öfkeli davranmazdı. Alemlere rahmet olsun diye gönderilmişti. O merhamet hayatının her anında hissedilirdi." ifadelerini kullandı.
- Hz. Peygamber'in çağrısının imana ve güzel ahlaka
Mevlid-i Nebi ile Camiler ve Din Görevlileri Haftası'nda Hz. Peygamber'in çağrısının gündeme taşınacağını ifade eden Başkan Yardımcısı Martı, Hz. Peygamber'in çağrısının imana ve güzel ahlaka olduğunu belirterek şunları kaydetti:
"Hz. Peygamber Medine'ye hicret ettiğinde ilk iş olarak Mescid-i Nebevi'yi inşa ederek insanları imana davet ediyordu. Allah’ın var ve bir olduğunu kabul etmeye tevhide davet ediyordu. Peygamber Efendimiz iman esaslarını Allah’a imanı, peygamberlere imanı, kitaplara imanı, ahirete imanı, kaza ve kadere imanı, meleklere imanı hep o mescitte anlattı. Peygamber Efendimizin etrafında kimi zaman hanımlar oluyordu. Mescitte hanımlara özel olarak bir gün ayırmış ve o günde sadece hanımlara ders veriyordu. Kimi zaman etrafında gençler oluyordu. Kimi zaman muhacirler oluyordu kimi zaman ensar oluyordu. Bazen huzurunda birbiriyle tartışan veya Rasulallah aramızı bul diyenler oluyordu. Peygamberimiz mescitte davaları görüyordu. Mescitte cenazeleri kaldırıyordu. Mescitte ilim ve irfan hikmet dağıtıyordu. İşte o süreçlerde mescidin son derece herkesi birleştiren, buluşturan kaynaştıran bir rolü vardı. Şehrin kalbi mescitte atıyordu. Dolayısıyla bugün bizimde camilerimizin mescitlerimizin ve din görevlilerimizin son derece büyük bir vazifeyi icra ettiğini, Peygamber mesleğini devam ettirdiğini söyleyebiliriz."
- Diyanet personeli bu ülke için en büyük nimet ve kıymettir
Peygamber mesleğini icra etmenin İslam'ı anlatmanın meşakkatli olduğunu belirten Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Martı, "Bu zorluğu yüklenen Diyanet İşleri Başkanlığımızın kıymetli personeli bu ülke için en büyük nimet ve kıymettir. Bizim geleceğimiz din görevlilerinin emekleri ve gayretleri üzerinde yükselmektedir. Allah hepsinden razı olsun." dedi.
- Peygamber davetine kulak vermek Mü’minin vazifesidir
Hz. Peygamber'in çağrısının kıyamete dek süreceğini vurgulayan Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Martı, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Biz şuna hepimiz iman ediyoruz ki Peygamber Efendimizin o mukaddes daveti dünyanın son gününe kadar geçerliliğini koruyacak. Bizler birer Mü'min olarak O'nun davetine kulak vermeye devam edeceğiz. Merhametten yana Peygamberimizin sünnetine kulak vereceğiz ve hayatımıza asla şiddeti bulaştırmayacağız. Peygamberimizin daveti dürüstlüğe doğruluğa ise nezakete edebe ise biz o davete kulak vereceğiz. Peygamber Efendimizin yolundan giderken elimizden ve dilimizden hiç kimsenin zarar görmediği Mü’minler olmak için gayret edeceğiz. Peygamber davetine kulak vermek Mü’minin vazifesidir. Çünkü sünnete ittiba farzdır. Allah bizi onun yolundan ayırmasın. Biz Peygamberimizi çok seven bir toplumuz. Bizim toplumumuzda bu topraklarda Peygamber sevgisi, Peygamber aşkı olarak anılır. Aşığım Muhammede diye başlar bizim ilahilerimiz. Sıradan bir sevgi değildir. Biz O'nu aşk derecesinde yürekten seven Mü’minleriz. Ne kadar seviyorsak o kadar da tanımaya çalışacağız. Onunla ilgili daha çok kitap okuyacağız, daha çok dergi, daha çok sohbeti vaazı takip edeceğiz. Peygamberimizi daha yakından tanımaya, onu görüyormuşçasına sevmeye ve O ne yapmışsa, nasıl davranmışsa, nasıl yaşamışsa onu gibi davranmaya devam edeceğiz. Gayretimiz bu yönde olsun inşallah."
Programın sonunda 2022 yılında emekliye ayrılan personele plaket verildi.