Bu başlık Kur’an’da geçer. Ayet, "Allah‘ın Has Kulları" diye başlar ve Allah’ın sevdiği kulların üstün niteliklerini özetleyerek sayar.
İşte Kur’an’a göre has kulların özellikleri:
"Rahman’ın has kulları yeryüzünde vakarla yürüyen, cahiller onlara laf attığı zaman, 'selam' deyip geçen kullardır" (Furkan,63). Ağırbaşlı, yumuşak huylu ve mütevazi karekter sahibidirler. Barbar ve kibirlilikten uzak, uygar ve barışçıl duruşları vardır. Huzursuzluk ve kaos peşinde koşanların sözlü sataşmalarına, "barış" anlamında olan "selamé deyip yoluna devam ederler. Cehalet çukuruna saplanmışların tuzağına düşmez, barışa hizmet eden medeni bir duruş sergilerler.
"Gecelerini rablerine secde ederek, huzurunda durarak geçirirler. Ey Rabbimiz! derler; bizi cehennem azabından uzak tut; çünkü onun azabı bitip tükenme bilmez" (Furkan,64-66,77). Ahiret hayatını akıllarından çıkarmazlar ve cehenneme götüren davranış içerisinde bulunmaktan kaçınırlar. Yakıcı ateşe sokan nedenlerin başında zikredilen namazsız hayatı değil, günde beş defa hatırlatılan kurtuluş çağrısına icabet ederler. Dua ve niyazı olmayana Allah’ın değer vermediğine inandıkları için, hem uygulamalı, hem de sözlü dua ederler.
"Yine o iyi kullar, harcama yaptıkları zaman ne saçıp savururlar ne de cimrilik ederler; harcamaları bu ikisi arasında makul bir dengeye göre olur. (Furkan,67). Kazançlarını helal yollarda aradıkları gibi, alın teri kazançlarını da gelişi güzel harcamazlar. Alınteri kazancı harcarken titiz davranmayı emreden ve israfı yasaklayan bir dine göre, başkasının alınterini çalan veya dolambaç yöntemlerle gaspedenlerin Allah ile bir bağı olabilir mi? Allah insanların gönlündedir. O’na yaklaşmak isteyen gönüllere yaklaşacak, gönülleri imar edecektir. Cana ve mala kastetmek gibi gönülleri yakan davranışlar kulu Allah’tan uzaklaştırır. Bu ayet, gösteriş ve eğlenceler söz konusu olduğunda kesenin ağzını sonuna kadar açıp, gerçek muhtaç söz konusu olduğunda elini cebine götüremeyenleri kınadığı gibi, başkasının alınteri kazancına yan gözle dahi bakılamayacağına dikkat çekmiştir. Allah’ın özel kulları, değil başkasının malına göz dikmek, kendi kazancını bile harcarken yerinde harcamaya özen gösterir, sorumluluğu altında olanlar ile yetim ve yoksullara karşı oldukça cömert, Allah’ın razı olmadığı yollarda harcama yapmakta ise tutucudurlar.
"Onlar, Allah ile birlikte başka bir tanrıya tapmazlar; haksız yere, Allah’ın dokunulmaz kıldığı insan hayatına kıymazlar, zina etmezler" (Furkan,68). Allah’ı iyi tanırlar. Sadece O’na kulluk ederler, O’nun hiçbir kimseye muhtaç olmadığını, aksine bütün ihtiyaçları giderenin, yedirip içirenin Allah olduğunu bilir ve bu inançla yaşarlar. Allah’ın cana verdiği kıymetin bilincindedirler. Bir cana kıymanın, bütün insanları öldürmekle eşdeğer bir vahşet sayıldığından (Maide,32), has kullar insan hayatına kıyamazlar. Şirk, katil ve zina gibi büyük günaha saplanmış olurlarsa, tövbe ederler ve inanarak erdemli işler yaparlar. Çok bağışlayıcı ve çok merhametli olan Allah da, böylelerin kötü hallerini iyiye çevirir. Yani yüz günah işlemiş olsa, sonra pişmanlık duyup tövbe eder ve iyi işler yaparsa, o yüz günahı yüz sevaba dönüştürür. Zira vicdan muhasebesi yapıp duyduğu pişmanlığın ardından erdemli davranışlarda bulunan kimse Allah’a yönelmiştir (Furkan,68-71). Allah kendisine yöneleni çok sever, seven sevdiğinden hiçbir şeyi esirgemez.
"Yine o iyi kullar, asılsız şeylere şahitlik etmezler; boş ve mânasız davranışlarla karşılaştıklarında onurluca çekip giderler" (Furkan,72). Kendisinin veya anne babasının ve akrabasının aleyhine bile olsa, tarafların zengin veya yoksul olmalarına bakmaksızın ve hislerine de kapılmaksızın adaleti ayakta tutmak uğruna Allah için doğru şahitlik ederler (Nisa,135). Düşman veya herhangi bir topluluğa duydukları kinleri de adaletsiz davranmaya itemez (Maide,8). Kötülüğe kötülükle karşılık vermeyi tercih etmezler. Kötülüğü güzellikle savuşturarak dost kazanırlar. Çünkü kötülüğe kötülükle karşılık vermek daima düşmanlığı, iyilik ise dostluğu artırır.
"Kendilerine rablerinin ayetleri hatırlatıldığında o ayetler karşısında körler ve sağırlar gibi bilinçsizce davranmazlar" (Furkan,73). Allah’ın has kulu olabilmenin belki de en dikkat çekici özelliğidir bu duruş. Akıl, kulak, göz ve dilin hakkını verirler. Duyamayan, göremeyen, düşünemeyen ve işitemeyen gibi duyarsız kalmazlar. Kur’an barışa davet eder, hep birlikte Allah’ın ipi Kur’an’a sarılmayı, bir ve beraber olmayı, ticarette dürüst olmayı, komşuya güven vermeyi, ehliyet ve liyakata riayet etmeyi, insan ve hayvan haklarını korumayı, adaleti hakim kılmayı, canı, malı, aklı, dini ve nesli korumayı, yoksula ve muhtaçlara yardım etmeyi emreder; kötü ve zararlı olan şeyleri, parçalanmayı, bölücülüğü, fitne, dedikodu, gıybet ve yalanı yasaklar. Has Kullar, Kur’an’ın bu ayetleri okunduğunda imanları artar ve kalbinde tereddüt olmadan tam bir teslimiyetle Allah’a yönelirler. Allah ve resulünün önüne kimseyi geçirmezler.
"Onlar, Ey rabbimiz! “Bize mutluluk getirecek eşler ve çocuklar bahşet; bizi günahtan sakınanlara öncü yap! derler" (Furkan, 74). Aile, toplumun çekirdeğidir, toplum ailelerden oluşur. Anne sadece çocuğu değil, toplumu doğurur. Güçlü ve düzenli aile güçlü ve düzenli toplum demektir. Bu nedenle has kullar, kötülüklerin azalması, huzurlu ve güvenli bir toplumun inşası için aileyi yaşatmak için mücadele ederler, eş ve çocuklara sevgi, saygı ve sabırla yaklaşarak Allah’a iyi bir kul, insanlığa yararlı bir nefer olma yolunda öncüdürler.
Bu davranışları yaşantı haline getirenler Allah’ın özel kulu olmayı haketmiştir. Bu davranışlar nefse ağır gelebilir, ancak Allah’ı tanıyanlara kolaydır. Ayrıca, zorluk olmadan başarı yoktur. Şu dünyada, dört duvardan müteşekkil bir eve sahip olabilmek için ömür boyu gece gündüz demeden insan çaba sarfeder. Kimi o meskene sahip olabiliyorken, kimi ise onca çabaya rağmen yine sahip olamadan göçüp gider. Sınırsız nimetler ve konforla mücehhez sonsuz bir hayattan bahseder Kur’an. İşte Has Kullar, bu zorluklara katlanmalarının karşılığı olarak cennet konağıyla ödüllendirilecek, orada sağlık ve esenlik dilekleriyle karşılanacaklardır (Furkan,75).
Kur’an’ın oluşturduğu "Allah’ın Has Kulları" grubuna katılma arzusu taşıyanlar, yüzlerini Allah’a dönmeleri ve davetine sağır ve dilsiz kalmamaları yeterlidir.
Allah (cc) Kur’an’ında şöyle sesleniyor:
"Ey imanın huzuruna kavuşmuş insan!
Sen O’ndan hoşnut, O da senden hoşnut olarak Rabbine dön!
Böylece has kullarımın arasına sen de katıl!
Cennetime gir!" (Fecr,27-30)
Allah en doğrusunu bilendir.