Sahâbe ne demektir?
Sözlükte “bir kişiyle birlikte bulunmak, onunla dost ve arkadaş olmak” ” anlamlarına gelir. Çoğulu sahabe veya ashabdır. Terim olarak, Hz. Peygamber devrine yetişmiş, Müslüman olarak Hz. Peygamber’i görmüş, O’nun sohbetinde bulunmuş ve Müslüman olarak ölmüş olan kimselere sahabî denir. Sahabî kadın olursa, sahabiyye ismini alır.
Sahâbe ile birlikte ashâb da sıkça kullanılmaktadır. Bunun tekili sahâbîdir. Sâhip ve ashap kelimeleri lugat mânalarıyla Kur’ân-ı Kerîm’de birçok âyette geçmekte, Hz. Peygamber’in hicretinden söz edilirken onun arkadaşı Hz. Ebû Bekir’e (li-sâhibihî), “Üzülme, Allah bizimle beraberdir” dediği belirtilmektedir (et-Tevbe 9/40).
Hz. Mûsâ ile birlikte Mısır’dan yola çıkan İsrâiloğulları’ndan da “ashâbü Mûsâ” diye söz edilmektedir (eş-Şuarâ 26/61). Sahâbî, sahâbe ve ashap kelimeleri İslâmiyet’le birlikte, Resûl-i Ekrem’i görüp ona inanan kimseler için kullanılmaya başlanmıştır. Resûl-i Ekrem de onlardan bahsederken “Ashabımdan hiçbirini çekiştirmeyin” buyurmuş ve (Müslim, “Feżâʾilü’ṣ-ṣaḥâbe”, 221, 222) “sahâbenin hayırlıları” (Müsned, I, 294) gibi ifadeler kullanmıştır.
Sahâbe ve tâbiîn döneminde “sâhibü’n-nebî, ashâbü’n-nebî, ashâbü Resûlillâh, ashâbü Muhammed” gibi tamlamalara sık sık rastlanması kelimenin çok erken bir dönemde terim anlamı kazandığını göstermektedir.
Hz. Peygamberin sohbetinde bulunan görme özürlü kimselerle, iyiyi kötüden ayırt edebilen henüz ergenlik yaşına ulaşmadığı halde Peygamber (as)’i gören çocuklar da sahabîdir. Sahabenin sayısı hakkında kesin bir rakam söylenmemekle beraber çoğu kaynaklar, Hz. Peygamberin vefatında yüz binin üzerinde sahabî bulunduğunu ifade etmişlerdir.
En son vefat eden sahabî kimdir?
En son vefat eden sahabî hicrî 110 yılında Ebü’t-Tufeyl Âmir b. Vâsile’dir.
Şehirlere göre en son vefat edenler ise şunlardır:
Mekke’de Ebü’t-Tufeyl Âmir b. Vâsile,
Medine’de Mahmûd b. Rebî‘ (99/717),
Basra’da Enes b. Mâlik (93/711-12),
Dımaşk’ta Abdullah b. Büsr el-Mâzinî (88/707),
Kûfe’de Abdullah b. Ebû Evfâ (86/705),
Mısır’da Abdullah b. Hâris b. Cez ez-Zebîdî (86/705),
Horasan’da Büreyde b. Husayb el-Eslemî (63/682),
Tâif’te Abdullah b. Abbas (68/687-88),
Semerkant’ta Fazl b. Abbas (63/683),
Afrika’da Rüveyfi‘ b. Sâbit el-Ensârî (56/676), İsfahan’da Nâbiga el-Ca‘dî (65/685 [?]).