Şebinkarahisar ilçesinde 839 yıllık Behramşah Camisi, 546 yıllık Fatih Camisi ile 122 yıllık Tamzara Camisi, şehirdeki önemli kültür varlıkları arasında yer alıyor.
Farklı zamanlardaki depremlerden etkilenerek neredeyse tamamen yıkılan Behramşah ve Fatih camileri, devletin ileri gelenlerinin öncülüğü ve halkın yardımlarıyla yeniden yapıldı. Anıtsal nitelikteki yapılardan çoğu restore edilerek bugüne kadar ayakta kalmayı başardı.
Bu kültürel değerler arasında Avutmuş Mahallesi'ndeki Behramşah Camisi, Giresun'un en eski camisi olma özelliğiyle Şebinkarahisar'a gelen ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.
İlçe merkezindeki 15. yüzyıl eseri Fatih Camisi, 17. yüzyıl eseri olan ve bu yıl tamamlanan "Taşhan Arastaları Projesi" kapsamında yenilenen tarihi Taşhan çarşısındaki dükkanlar ile bütünleşerek bulunduğu bölgeye ayrı bir turizm değeri katıyor.
Restore edilen evleriyle ziyaretçilerine Anadolu'nun kültürünü hissettiren Tamzara Mahallesi'ndeki Tamzara Camisi de farklı mimarisiyle ilgi görüyor.
- "Behramşah Camisi 1184'te tamamlandı"
Giresun Üniversitesi Görele Güzel Sanatlar Fakültesi Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım Bölümü Başkanı Doç. Dr. Gazanfer İltar, AA muhabirine, Behramşah Camisi'nin Mengücekliler hanedanı Muzafferiddin Mehmet Bey tarafından 1184'te yaptırıldığını söyledi.
Caminin 16. yüzyılda yıkılıp 3 kubbeli son cemaat yeri ve tek kubbeli harim kısmından oluşan plan geleneğiyle yeniden inşa edildiğini belirten İltar, kültür varlığı olarak yöredeki en eski cami olmasının önemini vurguladı.
Şebinkarahisar'ın geçmişte büyük şiddetli depremlerden etkilendiğini anlatan İltar, "Şebinkarahisar'daki camiler çeşitli sebeplerle pek çok defa yıkılıp yeniden yapılmış. Beylikler döneminde inşa edilen Behramşah Camisi'nin 16. yüzyılda yıkılıp çağının plan geleneğiyle yeniden inşa edildiğini anlıyoruz. Caminin 1839 yılındaki depremde tekrar zarar gördüğünü ve restorasyon çalışmalarıyla ayağa kaldırıldığını biliyoruz." bilgisini verdi.
- "Fatih Camisi, sultan camisidir, terk edilmesi kolay olamaz"
İltar, inşası 1477'de tamamlanan Fatih Camisi'nin ise Fatih Sultan Mehmet tarafından bölgenin fethi ile yaptırıldığı bilgisini paylaştı.
Caminin Osmanlı mimarisiyle inşa edildiğinin altını çizen İltar, "Cami depremde yıkıldığı için Mahmut ve Rasih Paşalar tarafından 1888 yılında mevcut haliyle yeniden inşa ettirilmiş, 1939 yılındaki depremde yine önemli bir tahribat oluşması üzerine 1950 yılında şehrin Kaymakamı Mukadder Öztekin öncülüğünde halkın yardımlarıyla yeniden inşa ettirilmiş." diye konuştu.
İltar, Fatih Camisi'nin şehrin merkez camisi olduğuna işaret ederek, "Şehirdeki bir nevi selatin camisi olarak değerlendirilebiliriz. Fatih Camisi, sultan camisidir, terk edilmesi kolay olamaz. Hiçbir dönemde terk edilmemiş, sürekli ayakta tutulmuştur." ifadesini kullandı.
- "Tamzara Camisi eşi benzeri olmayan bir örnek"
İltar, tarihi Tamzara Mahallesi'nde 1901'de yapılan Tamzara Camisi'nin de bağdadi kubbesinin tasarımı bakımından eşi benzeri olmayan bir örnek olduğuna dikkati çekti.
Bu camiye ilişkin bilgilerin kayıtlı olduğu bir kağıdın restorasyon aşamasında ortaya çıktığına değinen İltar, "Caminin mimarı, müteahhidi, baş ustası ve halktan kimin ne kadar yardım ettiği tek tek bir kağıda not edilip şişenin içerisine konulmuş ve harimde döşemenin altına yerleştirilmiş. Bu bilgi şu anda caminin duvarında tercüme edilerek sergileniyor." ifadelerini kullandı.
İltar, Şebinkarahisar'ın Orta Çağ'ın en önemli kale kentlerinden biri olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Şebinkarahisar, Karadeniz limanlarından gelen kervanların toplandığı, buradan iç bölgelere, doğuya ve batıya devam ettiği bir kesişme noktasıdır. Burası aynı zamanda Osmanlı ordularının sefere çıktıklarında konakladıkları önemli bir menzilgahtır. Dolayısıyla burası 70-80 bin kişilik ordu geldiğinde birkaç gün dinlenebileceği şekilde korunaklı büyük bir kale, o kadar ordunun ihtiyacını karşılayacak derecede önemli bir kenttir. Şehrin stratejik noktada bulunması bakımından burada çok sayıda cami, kaynaklarda ayende ve revende olarak tanımlanan gelip geçenlere hizmet veren tekke ve zaviye gibi tarikat yapılarının bulunmasının sebebi de bu özelliğiyle ilişkilidir."