Yüreklerimiz yandı.
Her şehit haberi bu ülkenin yediden yetmişe herkesin ortak hüznüdür.
Her şehit esasında bir muştudur.
Ben "şehit ateşi" yerine "şehit muştusu" demeyi tercih ediyorum.
Evet, genç yaşta bir evladın vefatı zor bir imtihandır.
Kolay mı? Hepimiz çocuklarımıza ve onların geleceğine yatırım yaparız.
Ve bir gün bir haber: oğlunuz şehit oldu.
Siz hiçbir aileye şehit haberi vermeye gittiniz mi?
O anlar ne zordur Ya Rabbi,
Bir anneye, bir babaya gözlerine bakarak "oğlunuz mertebesine erdi, şehadeti mübarek olsun” demek,
Boğazınız düğümlenir, kelimeleri seslendiremezsiniz.
Ama o dağ yürekli babalar "vatan sağ olsun” der ve gözyaşlarını içine akıtırlar. Ya annelere ne demeli, o koca yürekli anneler. Her anne mübarektir. Ama şehit annelerinin ise mübarek ötesi bir güzellikleri vardır.
Hiç unutmazlar, nasıl unutulur ki? Bu evlat yaraları hiç kapanmaz, hep kanar. Ama Müslüman olmanın verdiği duyarlılık ve teslimiyetle bilirler ki oğulları cennette onları bekleyecektir.
Son gelen 9 şehit haberi sadece kendi ailelerine değil, hepimizi hüzne boğdu. Teröristlerin ve katilerin arkasındaki ellerin bu ülke üzerinde, maddi ve manevi değerlerimiz üzerinde hesapları olduğunu iyi biliyoruz. Ve biz de bu topraklarda yaşamanın bir bedeli olduğunu biliyoruz. Ve devam eden terör olaylarının gayesinin bu ülkenin ayaklarına pranga vurmak olduğunu da artık herkes biliyor.
Sınır boylarında ve ötesinde kolluğa, askerimize ve askeri birliklerimize yapılan her saldırı tarihlerine bakıldığında farklı tablolar ile karşılaşıyoruz. Ve yakın uzak, hatta içimizde barınma imkânı bulan bu topraklara ve bize düşmanlık besleyenler kendi üzerine düşeni yapmaya devam edecekler.
Biz ise, sabırla ve teenni ile ama yapılması gerekenleri sırası ile yapmaya devam edeceğiz.
Şehitlik mefkûresi kıyamete kadar devam edecek.
Şehitlerimizin yakınları topluma emanettir.
Bu topraklara hainlik yapanları asla affetmeyeceğiz.
Bu toprakların ve toplumumuzun daha ileriye gitmesi için daha çok çalışıp, daha çok üretmeye devam etmeliyiz.
Birliğimizi bozmaya çalışanlara asla müsaade etmemeliyiz.
Şehitlik ve şehadet gibi yüce bir değer üzerinden dünyevi güç devşirmek, farklı hesaplar yapmak ve en acısı da fitne tohumları ekmek isteyenler olabilir. Dikkatli olmak zorundayız.
Şehitler bu toplumun mayası ve en önemli değeridir. Çünkü onlar peygambere komşu olan özel insanlardır.
Şehitler, bizim dillerimizle söylediğimiz kelime-i şehadeti bedenleri ile söyleyen aziz insanlardır.
Hak-batıl mücadelesi kıyamete kadar devam edecektir. Önemli olan bu davada kimin nerede durduğudur.
Rabbim şehadetlerini makbul eylesin.
Yakınlarına sabr-ı cemil ihsan eylesin.
Bu topraklar aleyhine kim plan kurarsa, Rabbim kurdukları planı kendi başlarına ma’kus eylesin.
Mehmet Akif Ersoy merhumun dizeleriyle yazımızı bitirelim:
“Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber,
Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.”
Ruhları için el-Fâtiha…