İslâm’ın, titizlikle korunmasını istediği beş esastan birisi de hayat ve sıhhattir.
Bu nedenle sağlığı korumak ve bunun için gerekli tedavi yollarına başvurmak dinî bir görevdir. Nitekim Peygamberimiz (sas) sahabeyi “Allah, hiçbir hastalık vermemiş ki onun şifasını da vermemiş olsun.” (Buhârî, Tıb, 1) buyurarak tedavi için teşvik etmiş, kendisi de günün imkânları içinde tedavi olmuştur. Peygamber Efendimiz (sas) bizlere şifayı Allah’ın vereceğini öğretmiştir. Zira Şâfî olan ve derdi de dermanını da yaratan O’dur.
Maddî tedavi ile beraber manevî tedaviye de müracaat etmiş, bunun için dua ve âyetler okumuştur.
Hz. İbrâhim’in şu duası Allah’ın verdiği nimetlerin farkında olarak yaşamanın güzel bir örneğidir: “O, beni yaratan ve bana doğru yolu gösterendir. O, beni yediren ve içirendir. Hastalandığımda da bana şifayı O verir. O, benim canımı alacak ve sonra diriltecek olandır. O, hesap gününde, hatalarımı bağışlayacağını umduğumdur. Rabbim! Bana hikmet ver ve beni salihlerin arasına kat!” ( Şuarâ, 26/78-83)
Uzun yıllar hastalık çeken Eyyûb (as), hastalığının iyileşmesi ve sıkıntısının giderilmesi için Allah’a şöyle dua eder:
أَنّٖي مَسَّنِيَ الضُّرُّ وَأَنْتَ أَرْحَمُ الرَّاحِمٖينَ
Şüphesiz ki ben derde uğradım, sen merhametlilerin en merhametlisisin. (Enbiya, 21/83)
Allah Resülü (sas) Şifa İçin Tavsiyeleri
Bir ara Medine’ye doktor iki kardeş gelmişti. O sırada sahâbeden biri okla yaralanmıştı. Allah Resûlü (sas), yaralının yakınlarına, “Onu tedavi edecek birini bulun!” talimatını verdi. Bunun üzerine tabip iki kardeş getirildi. Hz. Peygamber, “Neşterle tedavi edin.” buyurdu. Tabipler, “Biz câhiliye döneminde bu tür tedavi yapardık; İslâm’da da aynı tedavi var mı?” diye merakla sordular. “Tedavi edin.” emrini verdi Hz. Peygamber (sav). Doktorlar hemen işe koyulup, okun battığı yeri yardılar. İlk müdahalenin ardından sağlığına kavuşuncaya kadar yaralı sahâbîyi tedaviye devam ettiler. (Heysemî, Mecmeu’z-zevâid, V, 168)
İslâm’ı tebliğ ederken, “kalplerin tabibi” olarak insanların ebedî mutlulukları için çırpınan Allah Resûlü, onların beden sağlıkları için de ciddi gayret sarf etmiştir. İnsanın bütün hayatî faaliyetlerini etkileyen sağlık kadar hastalık da hayatın bir gerçeğidir. Hz. Peygamber (sas), ashâbına sağlığın kıymetini bilmelerini, sağlıklarını korumalarını ve hastalandıkları zaman tedavi olmalarını tavsiye etmiştir. Söz gelimi ashâbdan Üsâme b. Şerîk bu uyarılardan birine nasıl şahit olduğunu şöyle anlatır: “Peygamber’in (sas) yanına varmıştım. Ashâbı onun yanında sanki başlarının üzerinde bir kuş varmış gibi (saygı içinde, sessiz ve hareketsiz) durmaktaydılar. Selâm verip oturdum. Bu arada çeşitli bölgelerden bedevîler geldi. "Ey Allah’ın Resûlü, tedavi olabilir miyiz?" diye sordular. Hz. Peygamber de, "Tedavi olun. Çünkü Yüce Allah, her hastalıkla birlikte şifasını da yaratmıştır. Ancak bir hastalık müstesna; o da ihtiyarlıktır." buyurdu.”
Hz. Aişe validemizin bildirdiğine göre Peygamberimiz (sas); aile fertlerinden biri hastalandığı zaman sağ eliyle hastayı sıvazlayıp;
أَذْهِبِ الْبَأسَ رَبَّ النَّاسِ، اشْفِهِ أَنْتَ الشَّافِي، لَا شِفَاءَ إِلَّا شِفَاؤُكَ، شِفَاءً لَا يُغَادِرُ سَقَمًا.
Ey insanların rabbi! Rahatsızlığı gider ve şifa ver. Şifayı veren ancak Sensin. Senin vereceğin şifadan başka şifa yoktur. Öyle şifa ver ki hiç hastalık izi kalmasın. (Müslim, Selâm, 47)
اللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ الْعَافِيَةَ فِي الدُّنْيَا وَالآخِرَةِ
Allah’ım! Senden dünya ve ahirette afiyet (sağlık) istiyorum. (Ebû Dâvûd, Edeb, 110)
Hastalanan bir kimse, şifa vermesi için samimiyetle Allah’a yönelip dua etmeli, hastalığının tedavisi için tedavi yollarını aramalıdır. Kötü sözlerden sakınmalıdır.
Nitekim Resûlullah (sav) bir gün, Ümmü Sâib veya Ümmü Müseyyeb künyesiyle anılan kadını ziyaret etmişti. Ona, “Ümmü Sâib! Sana ne oldu da böyle titriyorsun?” demişti. Kadın, “Sıtmaya tutuldum, Allah onu bereketsiz kılsın!” deyince Resûl-i Ekrem şöyle buyurdu: “Sıtmaya sövme. Zira o, körüğün (yaktığı ateşin), demirin cürufunu giderdiği gibi âdemoğlunun hatalarını giderir.” Böylece Allah Resûlü, bir yandan hastayı teselli ederken, bir yandan da çözümün hastalığa lânet okumak olmadığını ifade etmiştir.
Hadis-i Şeriflerde Hasta Ziyaretinin Önemi
Hastalığında ziyaret edilmeyi müminin mümin üzerindeki haklarından biri olarak nitelendiren Hz. Peygamber (sas), şiddetli veya hafif oluşuna bakmaksızın ashâbından hasta olanları ziyarete gitmiştir. Hatta rahatsızlığının uzun sürmesi durumunda onları tekrar tekrar ziyaret etmiştir. Meselâ ağır hasta olan Câbir b. Abdullah'ı evinde ziyarete gitmiş, kendinden geçmiş bir vaziyette bulduğu Câbir'i daha sonra Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer'le birlikte tekrar ziyaret etmiştir.
Hastalandığında bir mümini ziyaret ederek gönlünü almaya çalışmak dinimizde büyük değeri olan bir davranıştır. Peygamberimiz (sas) birçok hadisinde hasta ziyaretinin önemine işaret etmiş, hasta için dua edilmesini, ona moral verecek iyi dilek ve temennilerde bulunulmasını tavsiye etmiştir: “Bir hastanın yanına girince, sağlık ve uzun ömür temennisiyle onu rahatlatın. Zira böyle yapmak –ondan bir şeyi uzaklaştırmaz ama– onun gönlünü hoş eder.” (Tirmizî, Tıbb, 35).
لاَ بَأْسَ طَهُورٌ إِنْ شَاءَ اللّٰهُ
Bir şey yok, iyi olur inşallah. (Buhârî, Merdâ, 10, 14)
كَفَّارَةٌ وَطَهُورٌ
Günahlarına keffâret ve temizlik olsun. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 21/223, No: 13616)
أَسْأَلُ اللّٰهَ الْعَظٖيمَ رَبَّ الْعَرْشِ الْعَظٖيمِ أَنْ يَشْفِيَكَ
Arşın Rabbi olan yüce Allah’tan sana şifa vermesini istiyorum. (Ebû Dâvûd, Cenâiz, 12)
İbn Abbâs"tan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sas) şöyle buyurmuştur: “Her kim eceli gelmemiş olan bir hastayı ziyaret eder de onun yanında iken yedi defa, "Büyük arşın Rabbi Yüce Allah'tan sana şifa vermesini dilerim." diye dua ederse, Allah o hastaya afiyet ihsan eder.” (Ebû Dâvûd, Cenâiz, 8)
Enes b. Mâlik"in naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur:
“Kim güzelce abdest alır ve sevabını Allah'tan umarak (hasta olan) Müslüman kardeşini ziyaret ederse, yürünerek yetmiş yılda kat edilecek bir mesafe kadar cehennemden uzaklaştırılır.” (Ebû Dâvûd, Cenâiz, 3)
Ömer b. Hattâb diyor ki, “Peygamber (sas) bana şöyle dedi: "Ziyaret için bir hastanın yanına girdiğinde ondan senin için dua etmesini iste. Zira onun duası, meleklerin duası gibidir." ” (İbn Mâce, Cenâiz, 1)
Hz. Peygamber (sas) şöyle cevap vermiştir: “Evet. Başına bir sıkıntı gelen hiçbir Müslüman yoktur ki Allah (bu sıkıntı sebebiyle) ağacın yapraklarının dökülmesi gibi onun günahlarını dökmesin.” (Buhârî, Merdâ, 2)
Resûlullah'ın sünnetine uygun bir yaklaşımla, hastalık nimete dönüştürülebilir. Hastaya verilecek moral, onun kendisini toparlayarak hastalığı yenmesini sağlayabilir. Dua edip iyileştiğinde yapabileceği hayırlı işleri ona hatırlatmak, sonraki hayatına yön verebilir. Ölümü temenni etmemesini tavsiye etmek suretiyle hastayı hayata tutunmaya özendirmek de çok önemlidir. Sahâbî Habbâb b. Eret, kendisini ziyarete gelen Hârise b. Mudarrib'e; “Hastalığım çok uzadı. Ben Resûlullah'ı (sas), "Ölümü istemeyin." derken duymasaydım, (kurtulmak için ölmeyi) isterdim.” demiştir.