Samimiyet bir ispat işidir. Dilinin beyanının, niyetinin mührü ile davranışta vücut bulmasıdır. Sözle tasviri yapılanların canlı örneği olmaktır. Şayet böyle olursa içten bir ilişki hasıl olur. Eksiğiyle artısıyla olduğun gibi görünmenin vereceği güven hissi tesis eder bu samimiyeti.
Samimiyet duru bir su gibi berraktır, cam gibi görünür cânın içinde barınanlar. Ama mış gibi yapmak bozar bu berraklığı, bulanır sular.
“Allah sizin görünüşlerinize ve mallarınıza bakmaz, ancak kalplerinize ve amellerinize bakar.” (Müslim, Birr, 34.) buyurur Sevgili Peygamberimiz (s.a.s). Rabbimiz de bizden kalbimizle mühürlenmiş amelimize sahip çıkmamızı ister. Asıl odur çünkü. İnsanın özünü niyeti ve ameli inşa eder.
İnsanın olmak istediği yer ile olduğu yer arasına mesafeler girmişse huzuru ıskalıyor demektir. Bu huzursuzluğu bastırmak için suretler çizer kendine. Yapmış gibi, olmuş gibi, oymuş gibi bir tasvire bürünür. Ama yapmamıştır, olmamıştır; çünkü o değildir. “Ey iman edenler! Yapmayacağınız şeyleri niçin söylüyorsunuz?” (Saff 61/2) ikazı insana tam da burada mühim bir hatırlatma olur.
“Allah’a iman ettim de sonra da dosdoğru ol!” (Müslim, “Îmân”, 62) diyen Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) ihlâsa açılan kapının anahtarını işaret eder. Hakikî bir iman ve dosdoğru olmak. İnsan evvelâ Rabbi ile en samimi irtibatı kurmalıdır ki, bu ilişkideki güven hali, diğer bütün ilişkilerine sirayet edebilsin. Dünyevî kaygılarla az bir bedel karşılığı hareket etmek, ihlâsı nasıl engellerse; asıl rızadan uzak ilişkiler de o denli samimiyetini yitirir. O halde muhabbet ve meveddetin asıl kaynağı olan Rabbimizle olan ihlâs üzere geliştirdiğimiz ilişkidir samimiyet. Çünkü Rabbimiz insanın kendiyle olan irtibatını, diğer tüm yarattıklarıyla olan irtibatıyla bir bütün olarak değerlendirir.
Yakınlık ve içtenlik olarak dilimizde mâkes bulan samimiyet, sözü özünü nakzetmeyene karşı gelişir. Kişi güvendiğiyle yakınlık kesb eder. Bu minvalde “Mümin cana yakındır. (İnsanlarla) yakınlık kurmayan ve kendisiyle yakınlık kurulamayan kimsede hayır yoktur.” ( İbn Hanbel, II, 400) hadisini tekrar tekrar düşünmek gerekir. Elbette ki güven ilk şart olmakla beraber, kişinin kendine âyinedir kurduğu ilişkiler... Kişi kendine benzeyene akar.
Bu sebepledir ki her işte olduğu gibi mesele kendinden başlamaktır. Asıl samimiyet de budur. Aramaktan ziyade olmak. Hani samimiyet ruhun özgürleşmesidir der Kemal Sayar. Niyetini yoklayıp dosdoğru yola baş koyanlar huzurludur çünkü. Huzur ise belki de en büyük özgürlüktür.
Sözün özü; samimiyet, özü sözünden önde gidenlerin, özünü sözle feda etmeyenlerin farkıdır vesselâm...