Teravih ne anlama gelnektedir?
Sözlükte “rahatlatmak, dinlendirmek” anlamındaki tervîha kelimesinin çoğulu olan terâvîh, ramazan ayına mahsus olmak üzere yatsı namazından sonra kılınan nafile namazı ifade eder.
Namazın her dört rekatinin sonunda bir miktar oturulup dinlenmek müstehap olup buna tervîha denilmiş, sonra bu kelimenin çoğulu olan terâvih kılınan bu namaza isim olmuştur. Zaman içinde, her bir tervîhayı oturup dinlenmek yerine zikir ve salavat gibi nâfile ibadetlerle değerlendirme veya ara vermeden namaza devam etme şeklinde uygulamalar ortaya çıkmıştır.
Hadislerde de “kıyâmü şehri ramazân” (ramazan ayının namazı) veya “ihyâü leyâlî ramazân” (ramazan gecelerinin ihyası) diye anılan bu namaza dört rek‘atta bir dinlenme amacıyla biraz oturulduğundan (tervîha) teravih denmiştir.
Teravih namazının vakti yatsı namazının arkasından fecre kadar geçen süredir; vitirden sonra kılınması câiz olmakla birlikte uygulamada vitirden önce kılınmaktadır.Teravih namazının eda edilmesi için ezan okunmaz ve kamet getirilmez; kılamayan kişinin kazâ etmesi gerekmez.
Asr-ı Saadette Teravih namazı
Peygamber Efendimizi en iyi tanıyan sevgili eşi Hz. Âişe anlatıyor: “İnsanlar, Ramazan geceleri Resûlullah’ın (sas) mescidinde gruplar hâlinde namaz kılardı. Kur’an’dan biraz (ezberi) olan bir kişinin arkasında beş-altı kişi toplanır ve ona uyarak namazı birlikte kılardı. Resûlullah (sas) bir gece bana odamın kapısının önüne bir hasır sermemi söyledi ve ben de serdim. Kendisi yatsı namazını kıldıktan sonra bu hasırın üzerine geçti. Mescitte bulunanlar da etrafında toplandı. Bunun üzerine Resûlullah (sas) onlara o gece uzunca namaz kıldırdı ve hasırı orada öylece bırakarak yanlarından ayrılıp odaya girdi. Sabah olunca insanlar Resûlullah’ın (sav) o gece mescitte bulunan kimselerle birlikte kıldığı namazı konuşmaya başladılar. Akşam mescit insanlarla doldu. Hz. Peygamber onlara yatsı namazını kıldırdı ve evine girdi. İnsanlar ise dağılmayıp mescitte kaldı. Resûlullah (sas) bana, "Ey Âişe! İnsanların bu durumu da nedir?" diye sordu. Ben de, "Yâ Resûlallah! İnsanlar dün gece mescitte bulunanlara kıldırdığın namazı işitmişler ve kendilerine de kıldırman için toplandılar." dedim. Bunun üzerine, "Hasırını dürüp kaldır Ey Âişe!" buyurdu, ben de dediğini yaptım. Resûlullah (sas) o geceyi de ibadetle geçirdi, insanlar ise Efendimiz sabahleyin yanlarına çıkıncaya kadar mescitte öylece beklediler. Sonra onlara, "Ey insanlar! Allah’a hamdolsun ki, vallahi ben bu geceyi gaflet içinde geçirmediğim gibi, durumunuzdan da habersiz değildim. Fakat bu namazın size farz kılınmasından endişelendim (ve bu nedenle beklediğiniz namazı kıldırmaya çıkmadım). Siz, gücünüzün yeteceği amelleri yapın! Allah usanmaz, ama siz usanırsınız!” buyurdu.” ( İbn Hanbel, VI, 267)
Ebû Hüreyre’nin anlattığına göre Ramazan’da insanlardan bir kısmı, mescidin bir kenarında namaz kılıyorlardı. Resûlullah (sas) mescide çıkıp da onları görünce, ne yaptıklarını sordu. Cevaben, Kur’an’dan fazla ezberi olmayan kimselerin Übey b. Kâ’b’ın arkasında toplanıp birlikte namaz kıldıkları söylenince Rahmet Elçisi, “Doğru! Doğru yapmışlar! Ne de güzel yapmışlar!” buyurdu. Peygamberimizin Übey b. Kâ’b’ın bu gayretini tasvip etmesi, aslında onun, bu namazın cemaatle kılınmasını arzu ettiği şeklinde yorumlanabilir.
Hz. Ebû Bekir döneminde teravihin tek başına kılınmasına devam edilmiş, bu uygulamanın camide meydana getirdiği dağınıklığı, artık farz kılınma ihtimali bulunmadığını ve Resûl-i Ekrem’in konuyla ilgili sözünden çıkan anlamı dikkate alan Hz. Ömer, 635 yılında Übey b. Kâ‘b’dan cemaate teravih namazı kıldırmasını istemiş ve bu uygulama günümüze kadar sürmüştür.
Teravih namazı kaç rekattır? <<<< TIKLAYINIZ
Teravih namazının hükmü nedir? <<<< TIKLAYINIZ
Evde Teravih Namazı nasıl kılınır? <<<< TIKLAYINIZ
Enderun usulü teravih nedir? <<<< TIKLAYINIZ