Uzun Yaşamanın Sırları!

Sağlıklı yaşamanın yollarını aradığımız gibi mağfirete ulaşmanın yollarını da arayacağız!

Abone Ol

Dünyanın nimet, fırsat ve imkanları büyük hakikati unutturabiliyor.

Ebedi olduğuna inandığını söyleyen insan cennette bir kulübeyle bile yetinecek kadar mütevaziyken; “üç günlük dünyada” elde edebilirse katlar, yatlar, bağlar ve bahçelerini çoğaltmaya çalışma çelişkisinden kurtulamıyor!

“Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak!
Haykırsam, kollarımı makas gibi açarak:
Durun, durun, bir dünya iniyor tepemizden,
Çatırdılar geliyor karanlık kubbemizden,
Çekiyor tebeşirle yekûn hattını âfet;
Alevler içinde ev, üst katında ziyafet!” (NFK)

Kur’an-ı Kerim’de “yakınî” imandan bahsedilir:

“Sana indirilene ve senden önce indiri­len(ler)e iman ederler; ahiret gününe de yakınî olarak/kesin bir şekilde inanırlar. (Bakara, 4)

Uzun yaşamın sırları!

Ne çok yazılıyor ve konuşuluyor değil mi?

Uzun yaşam dediğimiz ahirete kıyasla bir akşam veya bir kuşluk vakti kadar. (Naziat, 46)

İman yakınî olmazsa bir kuşluk vaktiyle oyalanır insan. 

Kaçırır sonsuz olanı; ebedi olanı!

Koşarken,çoğaltırken, yığarken; yiyip içerken durmalı bazen!

Nereye koşuyorum?

Neyi elde etmek istiyorum?

Sormalı!

Bir saat daha, bir gün, bir hafta, bir ay, bir yıl daha yaklaştım süremin sonuna!

Nereye yaklaştırdı beni tükettiğim zamanlar?

“Şu tepenin ardında düşman var, size saldıracak! desem inanır mısınız?” diye soruyor Efendimiz (sav).

Buna inandığınız gibi inanın:

Dirilmek var yeniden!

Hesap var!

Cennet var!

Cehennem var!

Hangisine gitmek ister insan?

Ona koşmalı!

Ona götüren yolda yürümeli.