"Eğitim ve Öğretim" birbirinden ayrılmayan, birbirini tamamlayan, biri olmadan diğeri eksik kalan iki kavram. Bir yandan "Oku" emrine muhatap olan insana, nasıl okuması gerektiğine dair eğitim esasları öğretilirken,
“Allah'tan kulları içinde ancak ilim sahibi olanlar korkar.” (Fâtır, 35/28) ayeti mucibince öğrendiklerinin insanı nasıl eğittiği gözler önüne serilir.
Öğrenim gerçekleşir ve ilim amele dönüştürülürse, eşyanın hakikatini aşikar eder, varlığın sûretini izhar eder, nesnenin mahiyetini tekrar eder. Böylece öğretim ile hak ve sorumluluklarının farkına varılır, eğitim ile toplum içinde dengeli bir yol alınır.
Öğretim, geçmişten miras kalan tüm bilgileri gelecek nesile sistematik bir şekilde aktarmaktır. Eğitim ise o birikimleri günümüz ilmiyle bir araya getirerek okutmaktır. Öğrenim de irfan mektebinde somutlaştırarak yaşamın içine katmaktır.
"Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" (Zümer, 39/9) ilahi mesajı ile "Hikmet ve ilim mü’minin yitik malıdır, onu nerede bulursa alır."’ (Tirmizî, İlim, 19) nebevi öğüdü eğitim, öğretim ve öğrenmenin mihenk taşıdır. Öğretim hayat boyunca gerekli olan bilgileri teorik olarak verirken, eğitim, edinilen bilgileri tecrübe ile pratiğe çevirir ve kalıcı iz bırakan öğrenme gerçekleşir.
Unutulmamalıdır ki; insan eğitim ve öğretime talip olduğu müddetçe bu hayırlı faaliyeti ömür boyu devam edecektir.